Yoongi bir süredir sırasında oturuyor, ayağıyla istemsizce ritim tutup parmaklarıyla alnını ovuşturuyordu. Ne yapacağını bilmiyordu çünkü içinden bir ses Joy'un söylediklerinin doğru olabileceğiydi.
Olabilir miydi?
Kafasını sinirle sağa sola salladı. Kendi kendine bu aptal düşüncelere gülerken sınıfta kimsenin olmayışı da ayrı bir ironiydi.
Bir süre sonra sınıf kapısının açılmasıyla içeri Jennie girdi. Yoongi'yi böyle gördüğüne şaşırmamış olacaktı ki ifadesini değiştirmeden çantasına doğru ilerleyip birkaç kitap almaya başladı.
Yoongi kaşlarını çattı. "Hey... konuşmuyor muyuz?"
Genç kız çantasından ihtiyacı olanları aldıktan sonra Yoongi'ye dönmüştü. "Konuşuyoruz elbette. Ama bana neler olduğunu anlatmalısın Yoongi."
Jennie elindekileri sırasının üzerine bırakıp Yoongi'nin önündeki sıraya ters bir şekilde oturdu. Arkadaşını bu derece endişeli görmek onu da endişelendirmişti.
"Neler oluyor?" Diye sordu.
Yoongi hafifçe gülümsedi. "Bir şey olduğu yok. Gerçekten iyiyim."
"İyi olduğunu biliyorum." Diyerek genç adamın elini tuttu Jennie. "Ama bize söylemen gereken bir şey var Yoongi. Bunu sende biliyorsun."
Genç adam başını eğdi hafifçe. Jennie'nin neyden bahsettiğini biliyordu ve bunu bildiğini de biliyordu. Neden kendisinden duymak istiyordu ki bu sözleri!
"Sakladığım bir şey yok Jennie." Diyerek üsteledi Yoongi. "Ayrıca tüm sınıf nerede?"
Yoongi bu soruyu sorduğunda Jennie ayağa kalkmıştı. Arkadaşının yüzüne bakmadı -ya da cesaret bulamamıştı- ve sıraya koyduğu kitapları alıp sınıf kapısına doğru ilerledi.
"Yah! Jennie!"
Genç adam ayağa kalkıp Jennie'nin peşinden gideceği sırada kapının önünde tanıdık bir ses duymasıyla adımları sabitlenmişti.
"Jennie? Tüm sınıf nerede?"
"Bunu yaptığım için üzgünüm Wendy." Dedi Jennie, Wendy'yi sınıfın içine doğru hafifçe ittirerek. "Aranızdaki sorunu hallettiğinizde bana mesaj atın. Kapıyı öyle açacağım."
Jennie'nin arkalarından kilitlediği sınıf kapısı ile ikisininde gözleri irileşirken Yoongi hemen kapıya koştu ve açmayı denerken arkadaşına bağırmaya başladı.
"Jennie saçmalama ve aç şu kapıyı!"
Genç kızın adımları kapıdan uzaklaşırken Yoongi de bağırmayı bırakmış kapıya sert bir tekme indirmişti.
"Yah! Okul malına zarar vermemelisin Min Yoongi!" Diyerek kaşlarını çattı Wendy.
"Şu an umrunda olan tek şey bu mu gerçekten?"
Wendy sessizliğe büründüğünde kucağındaki ders kitaplarını öğretmen masasına bırakmıştı. "Jennie'yi ara. Bu kapıyı açana kadar aramaya devam et."
"İşe yaramaz." Dedi Yoongi. "Jennie tanıdığım en inatçı kızdır. Bizi buradan ancak Taeyong çıkartabilir. Sanırım..."
"Görevlilerden birini aramalıyım!" Diyerek mutlulukla sıçradı Wendy. "Yedek anahtar vardır. Değil mi?"
"Sence yedek anahtarları toplamayacak kadar aptal bir kız gibi mi görünüyor?"
Wendy hafifçe yüzünü astı. "Hayır..."
Yoongi ise pes edercesine kendisini kapının önüne bırakmıştı. Kalçası soğuk zemine değdiği gibi dizlerini kendine çekti ve ellerini saçları arasına daldırdı.
"Aramızdaki sorunu çözene kadar kapıyı açmayacağını söyledi." Dedi Wendy sıralardan birine oturup. "Ama benim seninle bir sorunum yok."
Genç adam griye kaçan saçlarını elleriyle karıştırdıktan sonra ofladı. "İşte benim var."
"Taeyong'la aramda bir şey olmadığını biliyorsun. Jennie'ye bunu anlatırsan arkadaşın da üzülmemiş olur Yoongi. Her şeyi düzeltmek senin elindeyken neden yapmıyorsun bunu?!"
Wendy'nin sesinin yükselmesine karışık Yoongi oturduğu yerden kalkıp ona doğru yürümeye başladı. Ancak ne yaptığının farkına varınca adımlarını aniden durdurmuştu.
"Seninle olan sorunumun Jennie ya da Taeyong'la bir alakası yok Wendy." Hemen yanındaki sıraya yerleşip bakışlarını kara tahtaya sabitledi. "Tamamen kendi içimde yaşadığım bir sorun sanırım."
Sesindeki değişimi fark eden Wendy kaşlarını çatarak yanındaki öğrencisine baktı. "Ne demek bu?"
"Aish... unut gitsin." Diyerek hızla ayağa kalktı Yoongi.
Söylemek istediklerini bir türlü dile getiremiyordu sanki. Jennie de bu meseleyi halletmesi için onları bu sınıfa kilitlemişti. Orası kesindi zaten. Ancak doğru olup olmadığını bilmiyordu. Yoongi'nin kendine bile kabul ettiremediği aptal duyguları kendisiyle aynı yaşta olan bir öğretmene anlatması doğru değildi. Jennie bunu bilmiyordu.
"Gerçekten seninle anlaşamıyorum." Sinirle ayağa kalktı Wendy de. "Okuldan gitmemi istiyorsun, biliyorum."
"Hayır." Diyerek karşı çıktı Yoongi. "Kafamdan çıkmanı istiyorum! Lanet olası aklımdan bir türlü çıkmıyorsun!"
Genç kız iri gözleriyle olduğu yerde kaldığında sertçe yutkunmuştu. Hiçbir şey söyleyemez hâle geldiğinde karşısındaki öğrencisinin çaresizliğini izliyordu.
"B... ben..."
Yoongi, Wendy'nin konuşmasına izin vermeden kontrol edemediği adımlarını genç kıza doğru ilerletti. Önce tereddüt etti ancak bunu yapmazsa bir daha asla yapamayacağını biliyordu.
"Yoong-"
Wendy'nin kelimelerini, onun dudaklarını örterek kesti. Ellerini genç kızın ateş gibi sıcaklık yayılan yanaklarına yerleştirmişti ve üzerine gitmeye devam ediyordu.
Wendy'nin kalçası öndeki bir sıra ile buluştuğunda ellerini Yoongi'nin göğsüne yaslayıp onu ittirmeye çalıştı. Ancak öylesine güçlüydü ki genç kızın ittirişi hafif bir dokunuş gibiydi.
Sonunda Yoongi Wendy'nin dudaklarından yavaşça ayrıldığında genç kızın iri gözleri genç adamı izliyordu. Ne yapacağını bilemeyerek bir elini dudaklarına götürdü.
Şimdi gerçekten ikiside ne yapacaklarını bilmiyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
school love affair ✓
Short StoryWENGA - "Sen benim öğrencimsin, sevgilim değil." © joyrist | 2018 short story. ➳ min yoongi & son seunghwan.