Nefes alışlarım canımı yakıyordu. Nefes alırken kalbime giren sancılar yaşadığımı hissettirdiği kadar güçlüydü. Ağrılar dolaşan gözkapaklarımı açmak için kendimle savaşıyordum. Bulanık görüşüm yavaşça düzelirken etrafımı seçmem zaman alıyordu.
Yan yattığım için görüş alanımda siyah saten nevresimli kocaman yatak vardı. Tek başıma değildim. Tam karşımda camın önündeki adam kollarını pervaza koymuş, başını kollarına yaslamıştı. Sanırım dışarıda yağan karı izliyordu. Saatin kaç olduğuna emin değildim ama en net gördüğüm şey dışarıda lapa lapa yağan kar ve lacivert gökyüzüydü. Ya sabaha karşı ya da akşamüstü diye düşünmeden edemedim.
Nefeslerim sıklaşmaya başladıkça kalbimdeki sancı artıyordu. Aniden gelen kasılmalar beni zorluyordu. Muhtemelen çenemdeki ağrı dişlerimi sıkmaktan dolayıydı.
Çatallaşan boğazımı öksürerek temizlemeye çalıştım. Camın önündeki beden seri bir şekilde toparlanarak bana doğru döndü. Meraklı ve dikkatli bakışları üzerimdeyken bana doğru gelmek yerine oturduğu yerden beni izlemeyi tercih etti. Yavaşça doğrulmaya çalışırken bedenimin her yerine ayrı ayrı iğneler batırılıyormuş gibi bir sızı kol geziyordu.
Yavaşça sırtımı yaslamak için yastığı düzeltiyordum ama halsizliğim beni çok zorluyordu.
"Ahu, korkmazsan sana yardımcı olayım."
Duyduğum pürüzsüz sesle keskin bakışlarımı suratına çevirdim. Attığım bakıştan sonra dalgalanan ademelması dikkatimi çekti. Sanırım böyle bir tepki beklemiyordu. Saçmalık. Gülümseyerek onunla tanışmalıydım öyle değil mi? Acılarıma rağmen yavaş ve zorlanan hareketlerle yastığı sırtıma doğru yerleştirip oturdum.
Kalbime giren ağrıya zihnimden küfürler savuruyordum. Dışarıdan nasıl gözüktüğüm, ne kadar beter olduğumu bilmiyordum. Belki iyi gelir umuduyla kalbime elimle baskı yapmaya çalıştım ama gücüm yoktu.
"Sana yardımcı olabilirim. Ben doktorum."
Öfkeyle suratına baktım.
"Ben de imamım."
Canım çok yanıyordu ve karşımdaki adamın zırvalamalarına tahammülüm hiç yoktu. Kalbime giren krampları elimle azaltmaya çalışsam da hiçbir yararı yok gibiydi. Bir gün bu atakların son bulacağına emindim ama kesinlikle o bir gün bugün olmamalıydı.
"Anlamadım?"
Tedirgin bakışlarının altında yatan iyi olmadığım düşüncelerini sezebilmiştim.
"Beni ilgilendirmediğini söyledim."
Gerginlikle üzerindeki buz mavisi gömleğin yakasını düzeltti ve burnunu eliyle sıktı. Umursamaz davranmaya çalışarak gözlerimi kapadım.
Süper. Her şey tam planlarıma göre ilerliyordu. Aybarsların elinden kaçacaktım. Evet kaçmıştım. Planlarımın arasında tekrar kaçırılmak olup olmadığı şüpheliydi. Gerginlikle soluklarımın havaya karışmasına izin verdim.
"Benimle hiç konuşmayacak mısın?"
Karşımda benden yaşça büyük olduğuna emin olduğum adam çocuk gibi masum ses tonuyla sorular soruyordu. Gözlerimi açarak acıdan dolayı azalmaya başlayan sinirimle onu incelemeye başladım. Eminim ki Aybars'tan da büyüktü.
"Seninle ne konuşmalıyım ki? Tanışmaktan falan mı bahsediyorsun?"
Garip bir ifadeye bürünürken kaşlarını çattı. Yüzüme bakarak beni takip ediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İhtilal (+18)
Romans🌙 Wattpad'de İhtilal ismiyle yayımlanan ilk kurgudur. Tüm kanıtlarım elimde bulunmakta. Kasım 2017'de yayımlanmıştır. En ufak bir çalıntıda kim olursa olsun hakkımı savunmaktan hiç çekinmeyeceğim.