4. BÖLÜM| BEN BÖYLE İYİYİM

20.9K 492 333
                                    

Kimi zaman bazı insanlarla tanışmak çok sıradandır, kimi zaman çok tesadüflerle dolu, kimi zaman sırlarla, bazen de acılarla. Sarp'la tanışırken bu tanışmanın bunlardan hiçbirine gebe olduğunu bilmeden bu yola girmiştim. Her şeyden emin olmam gerekirdi, çünkü bana böyle öğretilmişti. Benim hata paylarım olamazdı, hata yapmak için şansım da. Yaptığım her hatanın bedeli ya ölümdü ya da en az ölüm kadar kötüydü. Böyle yetiştirilmek çok canımı yakmış olsa da belki bu yaşlarımda sıradan insanların düştüğü birçok hataya hiç düşmemiş olmamı müjdeliyordu bana. Daha önce hiç kandırılmamıştım, aldatılmamıştım. Bunlar insanların günlük hayatlarında kabullenemediği büyük hatalarıydı. Ben bunları hiçbir zaman tatmamıştım. Çünkü bunları tatmak demek İhtilal'den vazgeçmek demekti. Ben hayatımın hiçbir evresinden İhtilal'den vazgeçemezdim. Çünkü İhtilal bendim.

Sarp'ın gözlerinin içine bakarken içimden geçen bu itirafları daha önce kendimle başbaşayken çok defa yapmıştım ama her seferinde bana çok ağır gelmişti. Şimdiyse basit bir içsel konuşmadan ibaretti benim için. Hislerimin karnımda fokurdayan bir su gibi kabarmasını bastırmaya çalışıyordum. Ben güvene ya da duygusal paylaşımlara alışkın değildim. Ben her zaman tektim. Her şeyi tek başıma halletmeli ve her zaman tek başıma varolmalıydım.

"Bence bu sefer kendini tanıtma konusunda önceliği sana devretmeliyim. Kendimi tanıtmak konusunda başarısız olduğumu bugün bir kez daha kanıtladığımı düşünüyorum."

Sessizliği bıçak gibi bölen cümlesi oturduğum sandalyede rahatsızca kıpırdanmama sebep oldu. Ona kötü hissettirdiğimin farkındaydım ama bunu ondan duymak beni bu his çamurunda daha da dibe sokmuştu. Sanırım bu düşüncelere fazla dalmıştım ki içsel hesaplaşmamı bölen yine onun konuşması oldu.

"Vazgeçtim. Ben anlatmalıyım."

Yüzünde hislerimi ve düşüncelerimi sezmeye çalışan bir tavır hakimdi. Muhtemelen az önceki cümlesine karşı olan durgunluğumu güvensizlik olarak yorumlamıştı. Hala güvenmediğim için önce onun anlatmasını beklediğimi düşündüğünü fark etmiştim. İçini rahatlatmak istercesine sakince konuşmaya başladım. En azından bunu yapabilirdim.

"Ben daha önce kimseye kendimi tanıtmadım. Bu biraz garip gelecek ama gerçekten en son lisedeki, hadsizce özel bütün soruları soran hocalarımdan birine sorularının yanıtını vermiştim sadece."

Gülümseyerek elinde tuttuğu bira şişesinden bir yudum aldı. Elleriyle saçlarını karıştırarak benim duyabileceğim şekilde sesli bir nefes aldı.

"Sanırım mesleğimi söylemiştim."

Şokla başını eğdiği yerden kaldırarak yüzümdeki ciddiyeti ölçen bir ifadeyle devam etmemi bekliyordu. Kollarımı önümde birbirine bağlayarak hiçbir mimik vermeden onun tepkisini bekledim.

"İmam olmadığını biliyorum."

"Hayır, gayet imamım."

"Ahu gerçekten imam değilsin."

"Hayır öyleyim."

Birbirimizden yanıt beklemeden hazır cevap bir şekilde aramızda geçen ilk seri konuşmanın bu olmasını beklemiyordum ve komiğime gitmesine engel olamadım. Yüzüme yerleşen gülümseme hızla onun suratında da karşılık buldu. Ellerini teslim olurcasına kaldırarak gülümsemeye devam etti.

"Tamam, inatlaşmayacağım."

Ensemden dökülen saçlarımı sağ yanıma çekerek parmaklarımla yavaşça karışıklığını açmaya başladım.

İhtilal (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin