Varlığımızdan önce neredeydik ? Ne oldu da biz var olduk nasıl bir mücadele verdik. Ezelimize dair hiçbir bulgu kanıt yok. Tıpkı ebedeyitemizde olduğu gibi. Aslında bu gizemli yaradılış boyutsal olabilir mi ? Evrenin mantığını anlamak için nasıl bir yol izlenmeli ? Sürekli yeni bir boyuta mı geçiyoruz yoksa oluşumumuz gibi sonumuz da bir hiçlik mi ?
Aslında bütün dinlerin temeli tamamıyla bu sorular üzerine kurulmuş bir kurgudur.
İnsanlar evrim sonrasında toplumsal yaşama geçmeleriyle düşünmeye ve sorgulamaya başlamışlardır. Bu netice doğrultusunda dinler ortaya çıkmıştır. Arz-talep dengesi gibi. İnsanlar nereden geldiklerini nereye gideceklerini nasıl var olduklarını ve sonlarının olmadığı bir ölümsüzlük kaynağını sorgulamıştır. Buda beraberinde Tanrı'nın bizi var ettiğini ve onun huzuruna çıkılacağını ölümden sonra yeni ve ebedi bir hayatın başlayacağı gibi teoriler üretmiştir. Dinler düşünmeye başlayan homo sapiensin toplumsallaşmasıyla suçların ve hak istismarlarının önüne geçmek için o yıllarda en el verişli ve olanaklı bir sistem olarak kullanılmıştır. Ahlaki değerleri ve toplumda insanların birbiriyle uyum içinde yaşamalarını sağlamıştır. Aslında her insanın aklındaki sorulara cevap vererek hayatımıza çok çabuk girmiştir. O yıllar için bu izlenen en mükemmel yoldu.
İki bilinmeyenli bir denklemin tam ortasındayız ve bu denklemde ne x ne de y bilinmemektedir yüzyıllarca buna kafa yoran insanoğlu bir adım olsun ilerleyememiştir. Yani x var olmak y ise ölmek dersek x ve y asla bilnmeyecektir. Hikayeler ve düşünceler söylenebilir ama bunlar sadece soyut olarak kalır. Somut bir delil asla sağlanamaz. Sadece bilmemiz gereken bizler HİÇ idik ve HİÇLİĞE doğru gidiyoruz.