İyide ben ona nasıl bir yardımda bulunabilirdim ki ? Ancak onu dinleyip sorunlarına çare bulabilirdim. Ya da hep yaptığım gibi egosunu şişirebilirdim. Zaten insanlar o yüzden geliyorlardı psikologa sorunlarını anlatıp birininin ona sen haklısın demesini istedikleri için. Gerçi ben Alex'in egosunu şişiremezdim. Çünkü zaten onda yeterince vardı...
Solmuş mavi gözlerine bakıp acısını bende hissettim. O gözler aslında ne kadar acı çektiğini anlatıyordu. Gözlerinin maviliğini bu acıyı gizlemek için perde olarak kullanıyordu. Ama bu sefer farklıydı. Bu sefer gizleyemiyordu... Ne diyeceğimi bilemiyordum açıkçası. Acının kaynağını bilmeden teselli edemezdim. Derin bir nefes verip konuşmaya başladım. Sadece bu sefer ciddi bir havaya bürünmeden dostça sordum.
" Sana nasıl yardımcı olabilirim peki ?" Sesimde samimiyet vardı. Çünkü o gözler benimde acı çekmeme neden oluyorlardı. Daldığı düşüncelerden bir anda uyanmış gibi irkildi ve :
" Benimle uyusan ?" Dedi küçük bir çocuk gibi. Ne diyeceğimi bilemedim. Ne diyebilirdim ki ?
" Belki anlatsan daha iyi olur. " dedim. O ise mavi gözlerini bana dikip yorgun sesi ile konuşmaya başladı.
" Benim uykularım kaçıyor. Anlatamam anlatırsam eğer bu acının altından asla kalkamam. Sorgulama sadece uyuyacağız. " dedi. İşte yine onun yerine egosu konuşmaya başlamıştı. Gerçi benimde uykularım kaçıyordu. Duyduğum ya da duyduğumu sandığım çığlıklar uyumama izin vermiyorlardı. Ama bir yabancıyla uyumak ? İşte bu biraz garip bir istekti. Alex'in küçüklüğünden gelen bir sorunu olabilirdi. Eğer biriyle uyumak istiyorsa ?! Gözlerinin altı sanki günlerdir uyumamış gibi mosmor olmuş ve mavi gözleri kırmızıya dönmüştü resmen. Ruh gibi bakıyordu etrafa sanki varla yok arası ?! Bir karar vermem gerektiğini anlayıp ne olacaksa olsun artık dedim. Bu mavi gözleri kıramazdım sonuçta. Bir kerelik eğer uyumasını sağlayacaksa neden olmasın ? Çünkü bu acı o kadar samimi duruyor ki beni bile içine çekiyor kendi acılarımı unutturuyor.
" Birlikte uyumamız senin uyumana nasıl bir fayda sağlayacak. " dedim merakıma engel olamayarak. Ne geliyorsa meraktan geliyordu ya insanın başına orası ayrıydı. Cidden neden benimle uyumak istiyordu bunu hiç sorgulamamıştım.
" Psikoloji ile ilgilenen sensin. Bunuda sen bul o zaman. " dedi belli belirsiz bir gülümseme ile. İşte yavaş yavaş kendine geliyordu. Ama gözlerdeki acı yerli yerindeydi. Yarın uyandığımda umarım pişman olmam diyerek tamam dedim. Bir an gözlerinden belli belirsiz bir parıltı gecti sandım ama bu benim uydurmamda olabilirdi. Ayağa kalktı ve ince yorganı yatağın üstünden çekti ve yatağın sağ tarafına yattı. Bende diğer tarafa kıvrılıp ondan olabildiğince uzak durmaya çalışarak uyumaya çalıştım. Uyumam çok zor olacaktı bu akşam anlaşılan. Kendimi kasarak uyuyamazdım ki ben ! Neredayse yataktan düşecek gibi oldugum sırada Alex ani bir hareketle belimden tutup beni iyice kendine yasladı. Ani bir şok dalgası tüm bedenimi sarstı. Sadece uyuyacaktık sarılacağım dememiştim ben.
Tam boynumun üstünden konuşmaya başladı.
" Yataktan düşmek istemezsin herhalde ? "
" İstemem ama sana bu kadar yakın olmakta istemem. " dedim. Ne dedim ben az önce ??
" Yakışıklılığıma ve muhteşem vücuduma dayanamayacağını biliyordum. " dedi. Eminimki şuan yüzünde pis bir sırıtmada olmuştu.
" Kendini iyi hissettiğine göre yalnızda uyuyabilirsin. " dedim. Yüzüm kızarmıştı ama karanlıkta gözükmüyordu.
" Boşuna gözükmüyor diye sevinme yüzünün kızardığını biliyorum prenses. " dedi bir yandanda tek parmağı ile yüzümü okşuyordu. Lanet olsun bu kadar kötü bir durumda bile beni çözüyordu. Kusursuzdu ama aynı zamanda o göstermeye çekindiği acısı onu kusurlu yapıyordu. Dışarı yansıtmaktan korktuğu ama içini kavuran acısını merak ediyordum. Bir an kendime engel olamayıp
" Acı hissedilmeyi talep eder. " dedim John Green'den alıntı yaparak. Yüzümde gezinen elini çekti ve bana sardığı kollarını gevşeterek yataktan kalktı. Yanlış birşeymi söylemiştim acaba ? Bende yattığım yerden doğrulup ne yapacağına baktım. Işıkları yakıp cebinden küçük bir çakı çıkardı. Cebinde çakı taşıması ayrı bir konuydu gerçi. Sonra yanıma gelip yatağa oturdu.
" Gerçekten hissetmek istermisin. " diye sordu ama bir cevap beklemediği açıktı. Boş gözlerle ona bakmaya devam ettim. Çakıyı alıp avucunun içine yaklaştırdığında beynim idrak etmeye başlamıştı. Dehşet içinde ona baktım. Cidden kendine fiziksel acı vermeyecekti değil mi ?
Yavaş yavaş avucunu kesmeye başladı. Kırmızı kan avucuna dolarken hissizleştiğimi hissediyordum. Bunu yapmak akıl işi değildi.
Avucunda kocaman bir kesik bırakınca mavi gözlerini bana dikti. İçinde ki acı azalmış gibi duruyordu. Fiziksel acı ile ruhundaki acıyı bastırmak ?!?! Beni dehşete sürüklemişti. Dur bile diyememiştim. Gözlerimi ondan kaçırıp artık koyu kırmızı olmuş beyaz çarşafa diktim.
" Canının acıdığını biliyorum seninde benim ki gibi. Hissetmek istermisin ?" Dedi tekrardan. Evet benimde canım yanıyordu ama bunu yapmayı hiç düşünmemiştim. Sadistlik değildi bu yada mazoşistlik. Bu çok daha farklıydı. Doğruydu aslında acı hissedilmeyi talep ederdi. Fiziksel ya da ruhsal.....
Ya da ben bu mavi gözlerde kendimi kaybediyordum....
Bir süre suratını inceleyip her ne kadar bu bana ruhsal bir problemmiş gibi gözüksede elimi uzattım. Hiç tereddüt etmeden elimi nazikçe tuttu ve küçük çakıyı avucuma bastırdı. Hafifçe inledim. Acıyı hissediyordum. Bu çok çok farklı bir duyguydu aslında. Damarlarımdaki kanda adrenalinin hiç olmadığı kadar coşkulu dolaştığını hissedebiliyordum. Çakının izlediği yolu takip eden gözlerim sona geldiğinde kendimi hiç olmadığım kadar iyi hissediyordum. Evet bu psikopatça bir düşünceydi ama sanki ruhen acım azalmıştı. Uzun zamandır hissizleşmiş olan duygularım şu anda hissediyordu. Avucumu sıkıp acıyı dahada hissettim. Alex'te merakla beni inceliyordu bu arada. Bense kendimden geçmiştim sanki...
Bir süre daha avucumu sıkmaya devam ettim. Sonunda kolum uyuşmaya başlayınca kendime geldim ve avucumdan çarşafa damlayan kanları gördüm. O kadar çok sıkıyordum ki kan daha hızlı damlıyordu. Yataktan kalkıp diğer elim ile çarşafı çıkardım. Alex'te elinde bir sargı bezi ile yanıma geldi. Ellerimizi iyice bağlayıp tekrardan yattık. Bu sefer bana sarılmasına karşı çıkmamıştım. Buna gücüm yoktu.
Acı sanki bir uyuşturucu gibi beynimi uyuşturmuştu. Ve şimdi bu acıya bağımlı olmaktan korkuyordum.....
![](https://img.wattpad.com/cover/15471168-288-k856159.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün Büyüsü
Mystery / Thriller"Zamanın birinde çook uzaklarda çok güzel tek bir kusuru bile olmayan bir ülke varmış. Bu ülkenin insanlarıda kusursuz güzellikteymiş tabi. Erkekler yakışıklılığı ile kadınlar ise güzelliği ile dillere destanmış. Ama hiçkimse bilmiyormuş ki a...