-3-

45 4 6
                                    

Medaya: Işık
           Eve geldiğimde babam uyumuştu. Biraz daha şu azar işi ertelendiği için çok mutluydum. Ne de olsa biraz daha siniri geçecekti ve daha az kızacaktı.
                                                        -OKUL-
           Sanırım ben dünyanın en şanssız insanıyım. Bugün sınıfta Serpil hoca sorumluluk projesi vereceğini söyledi ve olaylar aynen şöyle gerçekleşti.

-Evet çocuklarr. Bugün aklıma harika bir fikir geldi. Ben üç hafta burada olamayacağım. Bu yüzden köpeğim Max bir hafta arayla sizin aranızdan seçtiğim altı kişinin sorumluluğunda olacak. Bayağıdır öğrencilerime sorumluluk ödevi vermiyordum. Haydi bakalım kim gönüllü?

Hoca kısacası "Ben köpeğimi gideceğim yere götüremem siz bakıcılığını yapacaksınız " diyordu. Bunu anlamayan salaklar hemen elini kaldırdı ama hoca elini kaldırmayan bizleri seçti.

-Tamam o zaman ilk hafta Işık ve Ali,ikinci hafta Simay ve Ömer, üçüncü hafta Burcu ve İlknur bakacak. İtirazı olan var mı? Kabul edilmiştir.
Tenefüs zili çalınca ilk defa Ali ben bişey demeden konuştu.

-O ite ben bakmam.

-Tüh ben de Ali bize gelse de köpekçiğe bakalım diyordum. Bak şimdi bütün hayallerim yıkıldı.

-Bana ukala diyen bücüre bak sen.

-Başka bir seçeneğimiz olmadığı için bakmak zorundayız. Yalnız babam eve köpek almaz sizinki müsait mi?

-Bizim evde bir tek ben ve amcam yaşıyoruz.O da bir şey demez heralde ama bizde kalırsa sen bakarsın.

-Yok yaa... Bak oğlum köpek sana alışmadan eve alırsan ısırır haberin olsun.

-Valla mı? Hem oğlum ne yaa! Teskere  ortağı mıyız?

-Ben seninle hiçbir şeye ortak olmam.

-Diyosun... Köpeğe birlikte bakmalıyız diyen kimdi? Ortak olmayacaksan sen bak!

-O başka bu başka. Ben ortak olmam dedim. Bizi hoca ortak yaptı.

-Bücür cadı.

-Ukala.

-Bak bücür cadı o zaman şöyle yapıcaz. Bende kalacak köpek. Sonra sabah onu yürüyüşe çıkartıcaz parka. En son akşam bana gelesiye kadar da bakarsın. Sonra da bana getir ya da ben alırım senden. Tamam mı?

-Bana uyar.

          Bir hafta boyunca Gölge denen ukalayla sabah akşam görüşeceğimi düşündükçe sinirlenmeye başladım. Ressam olmak için uğraşan ben şimdi hocanın köpeğine bakacaktım. Neyse ki hoca iyi bakalım diye biraz para vereceğini tenefüs arasında söyledi. En azından o parayla boya alabilirdim. Aksi gibi boyalar da çok pahalıydı.
                                                              -EV-

        Sinirli bir boğa düşünün; burnundan dumanlar çıkaran kırmızı pelerine doğru en kızgın, en kinli şekilde koşan... Bu hikayedeki o boğa babam, rüzgâra bile karşı koyamayan pelerin ise bendim. Boğa tabiki tek hamlesiyle beni alt edebilirdi. Benim ise tek yaptığım şey o pelerin gibi beklemekti.
-Işık benim telefonlarım niye açılmıyo. Ne diye aldık sana o telefonu.

-Baba şeyy... Bana dün araba çarptı da... Bak bileğime, hastaneye gittim. Zaten sen ararken çarptı. Çantada telefon arıyordum.

-Yalana bak. Başka yalan bulamadın dimi? Kim bilir hangi arkadaşınla kavga ettin de araba çarptı ,bilmem ne diye yalan söylüyosun.

-Yemin ederim araba çarptı-

-Bide Allah'ı sokma yalanının içine.

-Doktor raporum v-
Derken tokatı yedim suratıma. Zaten üstüne basamadığım bileğim tokatla birlikte savrulmama sebep olmuştu. Sehpanın köşesine çarptığım başımda inanılmaz bir ağrı vardı

-Zaten bugün fırında müşterinin tekiyle kavga ettim. Daha fazla sinirimi senden çıkarmadan siktir git odana.

Babam hala arkamdan söyleniyordu ama bu sefer anneme.
"Bi tane erkek çocuk verebilseydin kucağıma bunlar gibi sürtük olmazdı. Aslan gibi yetiştirirdim onu. Sonrası benim için kulağıma uğultu gibi geliyordu.

Anlaşılan babam fırında yaşanan olayın sinirini yine benden çıkarmıştı. Bana daha doğrusu ablamla bana kinli, sinirli, asabi olmasının sebebi erkek olmadığımız içindi. Erkek olsak kesin onun göz bebeği olurduk. Elimi başıma götürdüğümde bir ıslaklık hissettim. Kanıyordu ama bunu düşünemeyecek kadar mutsuz olan içim daha çok kanıyordu. Babamın bize sırf erkek olmadığımız için güvenmediğini düşündükçe kalbim elinden şekeri alınmış bir çocuk gibi daha da kırılıyordu. Hemen banyoya gidip kanamayı durdurdum ve bir duş aldım. Sonra yanıma annem geldi ve "Götünü devirip yatcene azcık anana yardımın dokunsa n'olur?" Dedi ve başladım temizliğe. Temizlik bittikten sonra yemeği ben hazırladım. Babamın gönlünü yemekle alabilmek güzeldi en azında orada gözüne girebiliyordum.

Haftanın son dersinde Ali'den telefon numarasını istedim. Ne de olsa köpeğe bakmak için bir plan yapmamız gerekti ve ben hafta sonu dışarı çıkamayacağıma göre telefon numarasını almak en mantıklısıydı.
-Ali?

-Ne istiyosun?

-Telefon numaranı verir misin?
(Yüzüme sanki ahlaksız bir teklifte bulunmuşum gibi bakıyordu.)

-Niye öyle bakıyosun sanki beni nikahına al dedim.
(Az önce düşündüğüm şeyi söylemeye utandığım için böyle söyledim.)
Hiç bir şey demeden defterinden küçük bir parça kağıt yırttı ve üstüne kalemle bir şeyler yazıp bana verdi.

-Al numaram bu.
Buzdolabı gibi soğuktu bana karşı ama bilmediği bir şey vardı. Benim en  sevdiğim mevsim kıştı. Hafta sonu plan yaptıktan sonra pazartesi saat öğleden sonra birde buluşmaya karar verdik.
         Okulda Serpil hocaya köpek için babamdan izin alabilir mi diye sormasını rica ettim. Aslında babam köpeğe izin verirdi ama dolaylı yoldan Ali için de izin almış olacaktı. Okuldan sonra Ali'yle birlikte köpeği parka çıkardık. O kadar hızlı koşuyordu ki onu kaybedeceğim diye ödüm koptu. Bir anda köpek Ali'nin üzerine atladı ve suratını yalamaya başladı o an o kadar komikti ki... Parktaki kuş seslerine benim kahkaham ve Ali'nin tepki olarak ağzından kaçırdığı birkaç küfür karıştı... Sonra Max'in oyun oynamak istediğini anlayan Ali'de gülmeye başladı. O kadar güzel gülüyordu ki... Sanki zaman benim için durmuştu. Güldüğünde oluşan gamzesinde huzuru bulmak istiyordum o an. Ilk defa görmüştüm gamzesini. Bunun nedeni Ali'nin ilk kez güldüğünü görmemdi. Bu kadar güzel gülen bir insan neden sürekli somurtur hiç anlayamamıştım. Max'i üstünden indirdikten sonra biraz daha gezdirdik ve sonra tamirhaneye döndü. Bir hafta boyunca günlerimiz hiç Ali'den beklemediğim gibi güle oynaya geçti. Bazen buzdolabı oluyor bazen ise bir gülüşü ile bütün dünyayı ısıtıyordu ama illaki bir aksilik çıkacak ya... Çıkmıştı işte... Vermeden bir gün önce Max parkta birden kayboldu. Bütün mahalleyi hatta neredeyse bir kaç mahalleyi aradık ama bulamadık. En sonunda aynı cinsten olan bir köpeğin fotoğrafını bulduk ve çıkarttık. Herkese dağıtmaya başladık. Sorumluluk ödevinin son gününe gelmiştik ve böyle bir şey olurken düpedüz evren bana orta parmak çekip, sırıtıyordu. Ne zaman yapmamıştı ki zaten?

-Ayy böyle bir yerde kesmek istemezdim ama biraz heyecan olsun...
-Spoi vereyim diğer bölümle ilgili :çocuk gelin varr.

Çok heyecanlıyım nasıl olmuş?

Umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı bekliyorum.💖🤙🏻

GÖLGE TAYF

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 10, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÖLGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin