Pencemere vuran yağmur sesiyle uyandım içimden yağmura küfür ettim saate baktığımda 04:17'yi gösteriyordu. Kasım ayında olmamıza rağmen hava çokta soğuk olmuyordu ama penceremi açtığımla kapamam bir oldu hava buz gibiydi. İşte başarmıştı uykum kaçmıştı. Mutfağa indim ve kendime latte hazırlamaya başladım. Uyuyacağım yerde daha çok uykumu açıyordum. Kahvemi elime alıp yukarı çıktım Hira'nın odasına girdiğimde uyuyordu, odadan çıktım. Çalışma masama oturdum laptopumu açtım kısık sesle müzik dinlemeye başladım.
Uzun zamandır yazmadığım günlüğümü elime aldım en son 2 ay önce yazmışım. Elime tükenmez kalemimi alıp yazmaya başladım.
Sevgili Günlük
Bir cumartesi sabahı daha yağmur beni erkenden uyandırmıştı. Yine sana latte içerken yazıyorum bunu alışkanlık haline getirmiştim. Berkeden ayrıldım biliyor musun beni aldattı adi herif, sonra karşıma başka bir güzellik çıktı. Yattık mı diye soruyorsan evet ona kendimi verdim. Tamam birazcık sürtük olabilirim ne var yani her kızın altında birazcık sürtüklük yatar. Adı Rüzgar böyle kahverengi gözleri var , her kızın öpmek istediği bir tapılası dudaklarından hiç söz etmiyim istersen. Kaslı vücudu var böyle çok tatlı zenginler bide ama bu benim pekte umrumda değil açıkçası. Lunapark eğlencemiz çok güzeldi korku tünelinde sevişmiştik. Yani senin anlayacağın ben bu çocuğu seviyorum. Bana senin gönlün orospu olmuş tripleri yapma günlük öyle olmadığımı biliyorsun. Enazından sadece şuana kadar 2 erkekle yattım biri Berke diğeri Rüzgar ay aşkım ya çok seviyorum çok. Neyse yeter bu kadar.
Günlüğümü kapatıp çekmeceme koydum zaman ne kadarda hızlı geçmişti öyle. Saat 05:31 gösteriyordu. Laptopu kapadım yağmur dinmişti sanırım şimdi dışarı çıkma vakti gelmişti. Siyah taytımı, gri uzun kollu t-shirtimi kafamada siyah beremi aldım yağmurluğumu giydim siyah botlarımıda giydim mi tamamdır. Telefonumu alıp evden çıktım. Yürüyüş parkına doğru yola çıktım dışarıdan tek tük arabalar geçiyordu. Güneş yavaş yavaş doğuyordu. Güneş gözlüğümü takıp yola devam ettim.
Telefonum çalmaya başladı inanmıyorum arayan Rüzgar'dı küçük çaplı bir şok geçirip telefonu açtım.
"Günaydın prenses sanırım bugün erkenciyiz. "
"Günaydın da sen benim dışarıda olduğumu nereden biliyorsun? "
" Ben bilirim , yürüyüş parkında bekle beni biryere kıpırdama sakın ben 10 dakikaya geliyorum. "
" Tamam. "
Telefonu kapattıktan sonra banka oturup beklemeye başladım. Oha yani nereden haberi olabilirki Rüzgar beni gerçekten şaşırtıyordu. Acaba peşime adam mı takmıştı.
Rüzgar'ı parka girerken gördüm havalı bir yürüyüşü vardı oldukça çekici ve yakışıklıydı güneş gözlükleriyle ortalığı yakıyordu.
Suratıma bir gülümseme yerleştirdim.
"Günaydın. " dedim
"Günaydın tatlım. "
Yanağıma eğilerek bir öpücük kondurdu.
" Benim burda olduğumu nerden biliyorsun Rüzgar gerçekten de çok şaşırdım yani. "
"Senin arkanı kollayan 2 tane adamım var peşinde ordan korkmana gerek yok. "
" Neden ? buna gerek yokki. "
"Sana zarar vermek isteyen insanlar olabilir etrafında riske girmeyi değmez. "
" Bunu her sevgilin de yaptın mı ?" bunu imalı bir şekilde söyledim.