"Jungkook. Bunu yapamayız."
Lalisa tırnağıyla oynamaya başlamıştı. Karşısındaki çocuk söylediklerini dinlemiyordu. Lalisa sinirlenmeye başladığını hissediyordu.
Jungkook onu anlamıyordu. Neler yaşayacağından haberi yoktu. Lalisa onu bu çıkmazdan kurtarmaya çalıştıkça o, bu batağa girmeye can atıyordu.
Lalisa en sonunda pes etti. Cebinden kibrit çıkardı ve yaktı. Sadece yanan ateşi izleyip rahatlamak istiyordu. Bu küçüklüğünden kalma bir alışkanlıktı.
Daha beş yaşında babası tanıştırmıştı onu kibritle. Annesi yoktu. Babası hep onun kötü adamlar tarafından öldürüldüğünü söylemişti ve bu konu bir daha hiç açılmamıştı.
Bir gün babası onu ormana götürmüştü. Küçük bir kulübeleri vardı ormanda. Annesi öldüğünden beri gelmedikleri bir kulübeydi orası.
Lalisa ürperdiğinde babası elini biraz daha sıkmıştı. Lalisa o an hissettiği güveni bir daha hiç hissedememişti.
O gün babası ona silah ve bıçak kullanmayı öğretmişti. Lalisa ilk seferi olduğu için silah hep geri tepse de gecenin sonuna doğru öğrenmişti.
Babası ona birkaç önemsiz görünen ama birleşince patlayıcı olan materyalleri de öğretmişti. Her an her şeye hazırlıklı olması gerektiğini de söylemişti.
O günden sonra her şey bozulmuştu. Babası annesinin sonunu paylaşmıştı. Lalisa ise babasının öğrettikleriyle zor da olsa kurtulmuştu oradan.
Şimdi ise buradaydı. Yanında daha bugün tanıştığı ve ona aşık olmuş bir adamla bankta yan yanalardı.
"Jungkook. Bu gece. Her şeyin biteceğini biliyorsun değil mi?"
Jungkook kafasını kaldırdı ve Lalisa'nın kızarmış gözlerine baktı. Ne zaman ağlamıştı biriciği? O nasıl fark etmemişti?
Jungkook yine kendine kızdı. Düşüncelere dalmıştı. Lalisa'nın ağladığını bile duymamıştı. Düşüncelerine lanet etti.
"Neden bitmek zorunda? Birlikte olduğumuz sürece her şey daha kolay olacaktır."
Lalisa, Jungkook'u susturdu. Aklındaki düşünceleri onu kırmadan nasıl söyleyeceğini düşünüyordu. Ama bunun imkanı yoktu. Her türlü üzülecekti.
"Jungkook... sanırım beni anlamıyorsun. Belki de dinlemiyorsun. Sana söylediğim şey..."
Lalisa Jungkook'un gözlerine baktığında bir an duraksadı. Gözleri korkuyla titriyordu. Lalisa bir anda ne söyleyeceğini unutmuştu.
Her şey birbirine karışmıştı. Kendini toparladı ve derin bir nefes aldı. Ne kadar çabuk bitirirse o kadar iyiydi.
"Jungkook daha seni tanıyalı saatler oldu. O yüzden sana karşı bir şeyler hissettiğimi düşünemiyorum. Bunu anlıyor musun? Biz diye bir şey yok. Sadece sen ve ben var."
Jungkook sadece Lalisa'nın gözlerine baktı. İdrak etmekte biraz zorlanıyordu ama en sonunda anladığında hızlıca gözlerini kaçırdı.
Lalisa haklıydı. Daha adını öğreneli dakikalar geçmişken ona aşık olduğunu düşünmesi tamamen delilikti. Jungkook platonikti. Lalisa için hiçbir şey ifade etmiyordu.
Yavaşça oturduğu bankta kaydı. Lalisa ne yapacağını anladığında bir an onu durdurmak istedi ama ona umut veremezdi. Seveceği daha güzel kadınlar olacağına inanıyordu.
Jungkook ayağa kalktığında son kez Lalisa'ya baktı. Onu durdurmasını istiyordu. Gitmemesi gerektiğini söylemesini istiyordu. Ama Lalisa, hiçbir şey yapmadan sadece yere bakıyordu.
Jungkook daha fazla kendini küçük düşürmemek adına birkaç adım attı. Lalisa'nın peşinden gelmesini istiyordu ama hiçbir ayak sesi duymuyordu. Bu yüzden daha fazla beklemedi ve o banktan ve gerçeklikten yavaşça karanlığa doğru uzaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rope
Fanfiction"Bu akşam tüm sorunlarımızı bu ip ile keseceğiz. İlk sen başla." [ • liskook fanfiction ] © 2018 | readerlittlewitch