"Eğer bir adım daha atarsan Jeon Jungkook, yemin ederim seni de yakarım."
Jungkook Lalisa'nın sesini duyunca donmuştu. Banktan çok uzaklaşmadığına emindi. Çünkü gittikçe yavaşlamıştı. Lalisa'nın peşinden gelirse yetişmesi için.
Tahmin ettiği gibi olduğu için fazlasıyla seviniyordu. Lalisa'sını daha fazla bekletmemek adına hızlıca arkasına döndü.
Lalisa yavaş adımlarla Jungkook'a doğru yürüyordu. Hiç acelesi yokmuş gibi duruyordu.
Jungkook, Lalisa'nın ona doğru attığı her bir adımda kalbi daha da hızlanıyordu. Çok yakınına geldiğinde kalbinin duracağından veya ağzından çıkacağından korktu.
Lalisa yanına geldiğinde sadece bakıştılar. Lalisa onu öldürecekmiş gibi bakarken, Jungkook tüm teslimiyetini gözler önüne seriyordu.
Onu daha yakından tanımak için her şeyi yapardı ama Lalisa bu fikri desteklemiyordu. Jungkook bulundukları durumda düşünmek istemiyordu. Lalisa ona bir şey dediğinde kaçırmasından korkuyordu.
"Ee? Neden yanımdan son hızla kalktığını açıklamak ister misin?"
Jungkook bir süre düşündü. Verebileceği en mantıklı cevabı bulmaya çalıştı. Ama her seçeneği Lalisa'nın karşısında kendini küçük düşüreceğine işaret ediyordu.
Bu yüzden sadece omuz silkti. Lalisa da derin bir nefes aldı be küfredercesine dışarı verdi. Sonra kafasıyla yolu işaret etti.
Jungkook bir süre ne yaptığını anlamamıştı. Bu da Lalisa'nın aynı hareketi bir defa daha tekrarlamasına neden olmuştu. En sonunda pes edip dudaklarını sıkı bir şekilde kapatarak öksürdü.
"Diyorum ki biraz yürüyelim mi? Senin beyninde biraz oksijen almış olur ne dersin?"
Jungkook hızlıca kafasını salladı ve Lalisa'nın yanından caddeye doğru yürümeye başladılar. O gece Jungkook tarif edemeyeceği birçok duygu karmaşasının içindeydi.
Ama o gecenin hiç bitmemesini diliyordu. Lalisa için ise asla bitmeyen bir geceydi.
Lalisa da Jungkook'un yanından ayrılmak istemiyordu ama buna mecburdu. Jungkook yanında asla güvende olmayacaktı. Aralarında da çok büyük farklar vardı.
Kendini bir an Romeo ve Juliet'in sahnesini canlandırıyormuş gibi hissetti. Aynı çatı altında ama birbirinden tamamen uzak iki aşık. Aileleri yüzünden kavuşamayan ama her gün daha da birbirine aşık olan iki insan.
Sırf aşkından dolayı ölmeyi göze alan iki genç ve dünyaya bu güzel aşkı öğreten üstatlar. Lalisa kendini bu sahnenin heyecanına kaptırmıştı.
Jungkook'u Romeo'su olarak görüyordu ama onların aşkı da imkansızdı. Romeo'su Juliet'ine asla kavuşamayacaktı. Juliet ise bu aşktan dolayı perişan olacaktı.
Romeo belki diğer dünyalarında Juliet'ine kavuşmuş olabilirdi ama bu dünyada Romeo asla Juliet'ine sahip olamayacak, bir daha ona dokunamayacaktı.
"Hey Lalisa. Beni dinliyor musun?"
Jungkook'un sesiyle Lalisa kendine gelmişti. Gözlerinden bir damla yaşın yanağından aktığını hissedince kendine inanamadı.
Jungkook korkmuş gözlerle Lalisa'ya bakıyordu. Elleri Lalisa'nın kollarındaydı. Neden ağladığını bilmiyordu ama bunu görmek onu perişan etmişti.
Lalisa gözündeki yaşı sildi ve gülerek Jungkook'a döndü. Jungkook ise bu ani ruh değişimine tepkisiz kaldı. Ellerini ise Lalisa'nın kollarından çekmedi.
Lalisa sessiz bir şekilde dokunuşuna karşılık veriyordu. Bunu fiziksel olarak değil, ruhsal olarak yapıyordu. Bu Romeo'suna son hediyesiydi belki de.
"Jungkook... benimle caddede koşmak ister misin? Kimsenin ne dediğine bakmadan benimle birlikte yapar mısın?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rope
Fanfiction"Bu akşam tüm sorunlarımızı bu ip ile keseceğiz. İlk sen başla." [ • liskook fanfiction ] © 2018 | readerlittlewitch