14. Bölüm

189 18 1
                                    

Kayla'dan

Arabayı park edip aşağı indim ve karşımdaki kafenin kapısından içeri girdim.

Yine teras kata çıktım ve karışımdaki masada oturan Tae'nin yanına gidip kendimi koltuğa attım.

Ben
"Ee? Ne buldun bakalım?"

Tae
"Sanada merhaba."

Gözlerimi devirip oturduğum yerde dikleştim.

Telefonumdan biraz önce gönderilen mesajı açıp telefonu Tae'nin önüne koydum.

Tae anında telefona bakarken bende tepkisini inceliyordum.

Aniden bana baktığında bende elimi telefona götürüp elime aldım ve dün gece çektiğim ekran fotosunu açıp yine aynı şekilde Tae'nin önüne koydum.

Tae yine fotoğrafı incelemeye başlarken kafamı geriye atıp derin bir nefes aldım.

Yavaştan baş ağrım kendini gösterirken yüzümü buruşturarak başımı kaldırıp Tae'ye döndüm.

Döndüm ama Tae bey zaten telefonu bırakmış bana bakıyordu.
Takmayıp telefonumu geri aldım.

Ben
"Ne düşünüyorsun?"

Derin bir nefes alıp verdiğinde vereceği cevabı merakla beklemeye başladım.

Tae
"Aynı mesaj değil ama benzeri Jungkook'ta da var."

Telefonunda birşeyler yapıp önüme koyduğunda mesajı incelemeye başladım.

Mesajda

Sanırım sen Jungkook'sun. Yanlış sulardasın Jungkook. Yerinde olsam Beril ve Kayla denilen o kızlardan uzak dururdum. Çünkü onlar bir katil ve ölecekler. Aynı şekilde sizde.

Yazıyordu. Cidden mi?

Şuan tek merak ettiğim şey geçmişte ne yapmış olmam. Veya olmamız.

Ben
"Başka var mı? Yoksa sadece Jungkook mu?"

Tae
"Diğerlerinde de var."

Ayağı kalkıp yanıma gelip oturduğunda ona doğru döndüm. Telefonda birşeyler yapıp bana göstermeye başladı.

Onlarada aynı şekilde mesaj gelmişti. Gözüm mesajın yanındaki saate takılınca aklıma gelen şeyle telefonu hızlıca alıp diğer mesajlarla karşılaştırdım.

Jungkook'a
13 Eylül
Saat gece 02:12'de atılmış.

Suga'ya
13 Eylül
Saat gece 02:13'de

Rm'ye
13 Eylül
Saat gece 02:14'de

Jin'e
13 Eylül
Saat gece 02:15'de

Jimin'e
13 Eylül
Saat gece 02:16'da

Ve Jhope'a ise
13 Eylül
Saat gece 02:17'de atılmış.

Gözlerim anında kocaman olurken kafamı kendi telefonuma çevirdim. Beril'e gelen mesaj Tae ve benimkiyle aynıydı.

Hemen Tae'yi dürtüp telefonu gösterdim.

Ben
"Tae bak. Bize 12 Eylül 16:00'da mesaj atıldı. Arkadaşlarına ise geceleyin başta Jungkook olmak üzere 1 dakika arayla atılmış. Yani hepsinin arasında 1 dakika fark var. Ama Beril'e atılan mesaj bizimkiyle aynı."

Tae
"Yani?"

Gözlerimi devirip tekrar telefona baktım.

Ben
"Yanisi bu bilinmeyen kişilerin 3 kişi olduğunu göstermez mi?"

Cümlemin sonunda ona döndüğümde gözlerini kocaman açmış bana bakıyordu.

Tae
"Bir dakika arayla atıldığını söylüyorsun. Peki ya aynı kişi bize aynı anda mesaj atmış olamaz mı?"

Ben
"Nasıl yani?"

Tae
"Şöyle bize mesaj atılan numarayı bilmiyoruz. Dolayısıyla mesaj atarken kullandığı telefon hattı sayısıda fazla olabilir."

Ben
"Ne yani bu adam 9 tane telefonu veya hattını alıp bize öyle mi mesaj attı. Sırf aynı anda atabilmek için mi? Ciddi misin?"

Tae
"Tamam mantıksız oldu. İyi ama dediğin gibiyse bu 3 kişi kim o zaman?"

Ben
"Atılan mesajlara bakacak olursak geçmişte olan bir düşmanım. Düşmanımız."

Tae
"Bu düşman sadece senin ve Beril'in düşmanı değil biliyorsun değil mi?"

Ben
"Sizinde düşmanınız gibi gözükmüyor."

Tae
"Ama artık bizimde düşmanımız. Baksana bildiğin tehdit ediyorlar."

Ben
"Ama yinede onları nasıl bulacağımız hakkında hiçbir fikrimiz yok."

Tae
"Bence bu konuyu bizimkilerle toplanıp öyle konuşalım. Çünkü olayın sadece son kısmı kaldı. Yani bilinmeyeni bulma kısmı. Ve bence bu kısmı hep beraber yapmalıyız."

Haklıydı. Hep beraber yapmalıydık. Çünkü bu düşmanlar her kimse sadece bizimle oynuyordu ve bu oyun yavaş yavaş çirkin bir hal almaya başladı.

Aşkın Başlangıcı¹/KTH✔✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin