Part 12

1.7K 79 84
                                    

Kazanılan iletişim oyunu sonrası kaybedilen dokunulmazlıklarla bir darbe daha yiyen Gönüllüler takımı üyeleri kendilerini yeniden konseyde bulmuşlardı. Birinci dokunulmazlık sonucu kolyeyi alan Hilmi Cem, Murat'ın adını yazan Hakan'ı patates ederek ismini söyledi ve Cumali'nin karşısına çıkardı. Hilmi Cem'in Hakan'ı aday göstereceğinden haberi olmayan Murat şaşırmıştı. Adalarına dönerken kameraların yokluğundan faydalanarak arka sırada yanında oturduğu Hilmi'yi diziyle dürterek dikkatini çekti.

"Hakan'ı niye söyledin?" diye sordu Hilmi'nin kulağına uzanarak.
"Niye söylemiyim? O kim ki senin adını yazabiliyor? O seni yazarsa bende onu söylerim bu kadar basit." Murat onun kesin ses tonuyla gülmeden edemedi.
"İntikam diyorsun yani?"
"Ödeşme diyorum."

Murat başka yöne dönerek güldükten sonra herkesin kendi halinde takıldığına emin olduğunda Hilmi'nin dizindeki eline uzandı. Murat'ın dokunuşunu hisseden Hilmi Cem'in parmakları kendiliğinden onunkilere dolanırken ikiside yaramaz çocuklar gibi sırıtarak başlarını önlerine eğdiler. Yan taraflarından Damla ve Anıl'ın hareketliliğini farkeden Murat elini Hilmi'nin elinden çekmek yerine kucağında duran sweat shirtünü hızlı bir hamleyle ellerinin üzerine örttü.

Murat'ın atik hamlesiyle kaşları şaşkınlıkla kalkan Hilmi Cem hızlanan kalp atışlarıyla onun elini daha sıkı tuttu. Baş parmağıyla elinin üzerini okşamaya başladığında gözleri çaktırmadan Murat'ın yüzünü buldu ve onun derin bir nefes alarak dudaklarını yalayışına şahit oldu. Bir insanın kalbi nasıl titrerdi bilmiyordu ama kalbi resmen titremişti. Murat kendisine bakıldığının farkına vararak ona döndüğünde bile bakışlarını onun ıslattığı dudaklarından çekemedi.

"Hilmi Cem" dedi Murat hafif uyarıcı bir tonla. Ama ses tonu öyle bir tınıda çıkmıştı ki Hilmi Cem çok başka bir şekilde uyarılmaktan kendini alamadı.
"Hı?" dedi girdiği transtan çıkamayarak.
"Önüne dön." Murat'ın komutuyla iç çekerek önüne dönen Hilmi Cem hafif bir öksürükle boğazını temizledi.

Adaya varana kadar bir daha konuşmadılar ama birbirlerinin elinide bırakmadılar. Murat'ın bulduğu bu formül çok hoşuna gitmişti Hilmi Cem'in. Artık ada yolculuklarını el ele geçirebileceklerdi...

*****

İkinci dokunulmazlığı da hüsranla kaybettiklerinde takımdan Cumali'nin-Murat'ın deyişiyle Cumaali'nin elenmesi için Damla kendini potaya aldırdıktan sonra dualarla geçen bir günlük süre başlamıştı.

Yine gergin geçen konseyin ardından yorgunlukla kendilerini tahta zemine atarak uykuya dalmışlardı.

Ertesi sabaha neredeyse titreyerek açtı gözlerini Murat. Dominik'in değişken havası bu sabah terör estirerek tüm soğukluğunu sergiliyor gibiydi. Üzerinden sıyrılmış olan battaniyesini omuzlarına kadar çekerek ısınmaya çalıştı. Güneş tam doğmamıştı ama etrafı aydınlatmaya yetiyordu. Gözleri hemen yanında yatan Hilmi Cem'e kaydığında onun battaniyesininde beline kadar inmiş olduğunu gördü. Üstüne üstlük Murat'ın aksine Hilmi Cem fosfor yeşili t shirtle uyumuştu ve şu an donuyor olmalıydı.

Baraka içini çeken kameranın canı cehenneme diyerek yattığı yerden doğruldu ve Hilmi Cem'in battaniyesine uzanarak dikkatli bir şekilde boynuna kadar çekti. Uykusunda masum bir yavru kediyi andıran suratına uzanmamak için kendiyle bir savaş vererek ellerini battaniyeden çekiyordu ki, Hilmi Cem'in kıpırdanmasıyla yüreği ağzına geldi.

Üzerindeki hafif dokunuşu hisseden Hilmi Cem kendinide şaşırtarak uyandı ve aniden gözlerini açtığında üzerine eğilen Murat'ı görmesiyle derin bir nefes verdi. Bedeninde hissettiği soğukluk ve boğazına kadar çekilmiş battaniyenin farkına vardığında Murat'ın üzerini örttüğünü anlamakta gecikmedi. Uyku mahmurluğuyla bu hareket karşısında şapşalca gülümseyerek elini Murat'a uzattığında Murat'ın kaşlarını 'hayır' anlamında kaldırmasından sonra baraka içini çeken kamerayı hatırlayarak durdu.
"Günaydın, daha çok erken uyumaya devam edebilirsin." dedi Murat eğilip fısıldayarak.

Yine, YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin