Part 14

561 23 45
                                    

Upuzuuun bir aradan sonra ben geldim. Hayat telaşesinden yarım kalmış bu HilMur hikayesine ve okuyucularına daha fazla haksızlık edemedim ve klavyem döndüğünce bir şeyler yazdım. Epey paslanmışım itiraf edeyim 😂 Beklentinizi karşılar mı bilemiyorum ama umarım beğenirsiniz.
- BB

******

Hilmi Cem kafasından aşağı bir kova soğuk su dökülmüş gibi irkilerek çekti dudaklarını Murat'ınkilerden, sanki bir rüyadan uyanır gibi... Kendisine soru dolu gözlerle bakan Murat'a kalbi titreyerek baktı.

"Murat...bu topa şimdi girmeyelim istersen" dedi nefesini kontrol etmeye çalışarak. Karşılığında aldığı ufak muzip gülümseme şahaneydi.

"Hangi topa anlayamadım, bir şey yapmıyorum ki ben"
"Bir şey yapmıyorsun öyle mi?" derken Murat'ın dudaklarına kilitlenmişti Hilmi Cem'in gözleri.
"Evet, yapmıyorum. Beni ağaca yapıştıran sensin, ayrıca elinin hala bacağımda ne işi olduğunu sorabilir miyim? Hani bu topa şimdi girmeyelim istersen diyorsun ya, o yüzden sorma gereği duydum."

Hilmi Cem Murat'ın dudaklarından güçlükle ayırdığı bakışlarını yavaşça hala Murat'ın bacağında olan eline indirdi yutkunarak. Hava henüz kararmamıştı, kafasını sağa sola çevirerek çevresini kolaçan ettiğinde sahile yakın olduklarını gördü.

Murat Hilmi Cem'in aklından geçenleri okuyabiliyordu, hava hala kararmamışken, sahile bu kadar yakın bir bölgede basılma ihtimallerinin yüksek olduğunu aklının bir yerlerinde o da düşünüyordu. Amma velakin şu an düşünmek için kullandığı uzvu belinin yukarısında değildi...

Hilmi Cem'in ikilemde kalması ve bu ikilemden çektiği acı gözlerinden okunurken Murat düşünce uzvunu bel yukarısına çekerek Hilmi Cem'in ikilemine son vermek üzere bacağını yavaşça yere indirdi. Hilmi Cem o kadar büyük bir çelişki içindeydi ki kıyamamıştı onun bu haline. Zavallı Hilmi Cem ayaklarını yere vura vura itiraz etmek istiyordu Murat'ın bacağının belinden ayrılışına. Murat elini O'nun yüzüne götürerek hafifçe parmaklarıyla dokundu sakallarına.

"Şu an resmen kitap gibisin biliyor musun, aklından geçen herşeyi okuyabiliyorum." dedi gülümseyerek.
Hilmi Cem yüzünde hissettiği sıcacık dokunuşla gözlerini kapatarak cevap verdi;
"Herşeyi okuyabilsen şu an gülecek durumda olmazdın." dedi dudaklarını ıslatarak.

"Öyle mi, anlatsana biraz."
"Göstermeyi tercih ederim." Hilmi Cem verdiği ani kararla yüzündeki eli tutarak, sahilin ters istikametine doğru Murat'ı sürükleyerek ormanın içine çekmeye başladığında Murat'ın kalbi kulaklarında atmaya başladı.

Başlattığı ufak oyunun şu an gitmekte olduğu nokta O'nu hem korkutmuş hem de heyecandan titremesine neden olmuştu. Hilmi Cem hiç konuşmadan onu peşinden sürükleyerek koşarcasına ilerlerken ne kadar uzaklaştıklarını fark edemedi bile.

Bir anda durduklarındaysa Hilmi Cem hızla ona dönerek yüzünü elleri arasına almış ve dudaklarına yapışmıştı. Tabi ki karşılık vermekte gecikmedi Murat. Hilmi Cem O'nu öyle bir baskıyla öpüyordu ki bu baskıyla bir kaç adım gerilediğini, bir başka ağaca yaslandığını hissedince fark etti. Hilmi Cem'in bu ağaç sevdasına neredeyse gülecekti ki, dudaklarının arasından sızan dili kendi dilini usulca okşadığında nefesinin kesildiğini hissetti.

Dudakları ve diliyle o hayran olduğu ağzı keşfe çıkmış olan Hilmi Cem, Murat'ın boğazından kaçıp ağzında boğuklaşan sesi duyduğunda ellerinden birini Murat'ın t-shirtünün içine daldırarak yukarı doğru sıyırmaya başladı. O'nun niyetini anlamakta gecikmeyen Murat ise bir salise bile düşünmeden tshirtünü uçlarından yakalayarak Hilmi Cem'e yardım etti. Tshirtü vücudundan sıyrılırken dudakları ayrılmak zorunda kalmıştı ama Hilmi Cem bu boşluğu dudaklarını Murat'ın boynuna gömerek değerlendirdi. Elleri ise kaslı göğsünde gezintiye çıkmışken kendi tshirtünün çekiştirilmesiyle dudaklarını ayırmak zorunda kaldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 06, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yine, YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin