Part 13

1.6K 62 51
                                    

Bir gece ansızın gelebilirimmmmm 😂
Selam canım HilMur cularım, iş hayatının bitirmiş olduğu özel hayatımla ancak şimdi vakit bulabildim. Editlemeye bile üşendim. Bölüm-olay örgüsünün canına okumuş olabilirim ama kimin umrunda? Benim değil 😂
Keyifli okumalar diliyorum ve yeni bölümü geciktirmemeye çalışacağıma söz veriyor, güzel yorumlarınızı bekliyorum.
Pamuk eller klavyeye 🌈. -BB

*****

Cumali'nin elenmesiyle iki oyun sonra gönüllüler takımı şahlanmaya başlamıştı. Dolayısıyla Hilmi Cem'in solmuş yüzü artık nihayet gülmeye başlıyordu. Yemek ve iletişim ödüllerini ardı arkasına kazanmışlardı ama sıra dokunulmazlığa geldiğinde hüsranla sonuçlanmıştı.

"Artık cidden zorluyor bu durum psikolojimi." dedi Murat derin bir of çekerek. Sabahki ilk dokunulmazlık oyunlarını oynamış, adalarına dönmüşlerdi. Murat'ın buğulu gözlerini fark eden Hilmi Cem gündüz vakti, kamera vs. demeden Murat'ı bir şekilde barakadan uzaklaştırmayı başardı.

"Oğlum takma kafana bu kadar."
"Nasıl takmıyım Hilmi Cem, garanti sayı diye seçilen kişi benim artık. Gururuma dokunuyor. 100metre geriden gelip iki atış yapıp kazanıyorlar, kafayı yiyeceğim." diyerek elleriyle yüzünü ovuşturdu Murat. Derin derin aldığı nefesler Hilmi Cem'i endişelendirmiş olacaktı ki yaprak hışırtılarından anladığı kadarıyla ona yaklaşmıştı.

Hilmi Cem Murat'ın bileklerini usulca kavrayarak yüzünden uzaklaştırdıktan sonra, o yüzü kendi avuçları içine alarak başını kaldırdı. Gözleri buluştuğunda o çok sevdiği elmacık kemiklerini okşayarak konuşmaya başladı.
"Ne kadar iyi olduğunu sende biliyorsun, moralini yüksek tutman lazım."
"Kaybettiğim sayılara baksana, nerem iyi Allah aşkına." sızlandı Murat.
"Nerelerinin iyi olduğu konusuna girmeyelim istersen." diyerek muzur bir gülüş yerleştirdi Hilmi Cem dudaklarına.

Murat kendini tutamayarak gülümsediğinde Hilmi onu güldürebilmiş olmanın başarısıyla keyiflendi. Ama keyfi Murat'ın konuşmasıyla yeniden kaçmakta gecikmedi.
"Bugün potadayım biliyorsun değil mi?" Hilmi Cem'in solan gülüşüne burukça baktı Murat.
"Elenmeyeceğini ikimizde biliyoruz." dedi Hilmi Cem onu rahatlatmak istercesine.
"Belli olmaz, bakarsın alırım meşalemi giderim. Hem bana koyan elenme ihtimalim değil, potaya girme ihtimalim biliyorsun."
"Biliyorum ama bizim önümüzde uzun bir yol var daha, sende bunu bil." diyerek Murat'a güç verircesine ensesini sıktı Hilmi.

*****

Ada konseyinden döndüklerinde Murat sessizdi, aday olmuştu ve beklediği birşey olmasına rağmen yine de modu yerlerdeydi. Anıl ve Damla sinir küpü olarak gezerken Hilmi Cem ağrımaya başlayan başıyla kime çatacağını şaşırmıştı. Damla öfkeyle bir Birsen'i, bir Nagihan'ı, bir Yağmur'u sorguya çekerken Anıl gülümseyerek onu izliyordu. Arkadaşına karşı olan bu bağlılığı gerçek anlamda yüreğine dokunmuştu. Ama Anıl'ın asıl takıldığı nokta Hilmi Cem'in sessizliğiydi. Ağzını bıçak açmıyordu resmen. Tuhaf diye düşünerek uzandı kazandıkları yatağına. Murat'ın bu potada elenmeyeceğini düşünüyordu ama daha ikinci dokunulmazlık oyunu vardı ve neler olacağını kestirmek güçtü...

*****

Murat uzunca süren günün ve psikolojisinin ağırlığıyla mayışmıştı, uykusu yoktu ama uzandığı yataktan kalkası da yoktu ilk defa. Havada çok güzel bir esinti vardı ama keyfini çıkarmak için kalkıp yürüyecek dermanı yoktu. Hilmi Cem'in omzunu dürtüklemesiyle ağır çekimde ona döndü.

"Hadi kalk, yürüyelim biraz."
"Yürümesek olur mu? Uykum geldi benim." dedi Murat yorgun bir sesle. Hilmi Cem saatin uyumak için erken olduğunu düşünüyordu oysaki.
"Yürüyünce açılır uykun, biraz konuşmamız lazım." diye cevap verdi Hilmi ve yataktan kalkarak Murat'a itiraz kabul etmediğini göstermiş oldu.

Yine, YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin