• I

48.2K 994 89
                                    

#İlk

Başımdaki tanıdık ağrı ile gözlerimi uyanmak istemediğim bir güne daha açarken açık kalan balkondan gelen hava nedeniyle bedenim titredi.Yine yerde bira şişelerinin içerisinde uyuya kalmıştım.

Kendi halime acıyıp yerden destek alarak kalkmaya çabaladım.Yorgunluktan halsiz düşen bedenim uyarılarıma rağmen kalkmamakta inatçıydı. Yine de kalktım.

Bu kaçıncı kalkışımdı ? Günlerdir , aylardır her gün.Uzun zaman önce saymayı bıraktım. Yaşamla ölüm arasındaki o çizgide sıkışıp kalmış birisiyim.Ne ölüme yakınsın ne de yaşama.Tam ortada.Hangisini bırakacağını bilemez bir halde.Hayattan tamamen kopuk bir insan düşünün.Kimseyle görüşmeyen 'gerekmediği müddetçe' , dışarı sadece ihtiyaçları için çıkan ve sabah akşam içen bir insan.İşte ben buyum !

Arkadaşlarıyla gezmekten , sevgilisiyle buluşmaktan usanmayan kız Deniz. Ne hale geldin be Deniz ! Kaldın mı şu evde bir başına ? Hayat sanırım en acımasız yüzünü bana 1 yıl önce gösterdi. 3 yıllık ilişkim sevgilim beni terk edince son bulmuştu.Ve ben bir kere yıkılmanın üzerine gelen ikinci yıkılışı aynı gün ailemi kaybedince yaşamıştım. Zaman ilaç değil kandırmayın kendinizi.

Çaresiz aciz birine dönüştüm.Annemle babamdan dışarı çıkmak için türlü taklalar attığım bu evde artık hiç bir ses çıkmıyor. Dışardan bakanlar , yani akrabalarım ve ablam kendime eziyet ettiğimi düşünüyorlar. Bu yaşadığımı eziyet olarak görenler ahmak !

Bir gün toparlanırsam üzülmeyip ayağa kalkarsam o gün annem ve babama ihanet etmiş gibi olacağım. Ben artık kalkamam. Bu düştüğüm çukurda nefesimi kaybedene kadar kalacağım.

Artık dönüştüğüm insan kendinden başkasına zararı dokunmayan birisi oldu. Kısaca ölü gibi yaşıyorum.

Kalk Deniz kalk daha çekecek çok acın var kızım diye diye mutfağın yolunu tuttum. Isıtıcıya yeterli miktarda su koyduktan sonra kupalardan birinde kahve hazırladım. Kahve bağımlılığımdan da bir ara söz ederim. Her sabah kalktığımda önce kahve içerim ki karnımı tok tutsun. Çok fazla yiyecek bir şeyim maalesef yok. Üzülmeyin kendim almıyorum. Uzun süredir iştahsızlık problemim var.

Isıtıcıdan tık diye gelen kapanma sesiyle yaslanmış olduğum tezgahta adım atıp kaynamış suyu kupaya döktüm. Evin içi kombiyi açmadığımdan buz gibi olmuştu. Üzerimdeki kısa kollu tişörtü umursamadan dışarda yağan fırtınalı yağmuru dinlemek için balkona çıktım.

Eskiden annemin rengarenk çiçekleriyle dolu olan balkon.

Hepsini attım.

Evet attım. Onlarla hergün ilgilenen birisi yok olduğundan kuruyup gittiler. Şimdiyse bomboş balkonda sadece üç kapaklı orta boyda bir dolap bulunuyor. Mutfak camının altında bulunan fakat balkonun içinde balkona ait olan sandalyeyi çekip oturdum. Ayaklarımı balkonun mermerine uzatıp yağmur damlalarının ıslattığı çıplak bacaklarıma baktım. Usul usul üstünde dumanı tüten kahveme üfledim.

Öyle mükemmel manyak derecede bir manzaram yok. Salondan gözüken ufacık deniz var o kadar. Ama karşım bulunduğum apartmanın diğer bloğu. Benden başka akıllı dışarlarda görünmüyordu. Hava çok soğuk olduğu için kesilmeyen çocuk sesleri bile duyulmuyordu. Bu güzel.

Her sabah bu saatlerde olduğu gibi yine kapı çaldı. Ablam da bu apartmanda oturuyordu. Ailesiyle birlikte. Yine duymamazlıktan geldim. Kabullenmesini istiyordum. Vazgeçsin benden. Ben eski ben değilim.

İçim yangın yeri. İçim cehennem. Uğradığım haksızlık , kaybettiğim ailem , dayanamıyorum artık. Uğruna herşeyden vazgeçtiğim adam beni bir çırpıda silip attı ya bana da yazıklar olsun. Bana bu yapılır mıydı be ?

HAYATA TUTUN Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin