~Olaydan 1 hafta sonra~
" BIRAKIN DEDİM SİZE!!BIRAKIN LANN!! BEN DELİ DEĞİLİM NASIL OLUR DA BURDA BİR ÖMÜR GEÇİRMEMİ BEKLERSİNİZ!!! " genç adamın sesi bütün hastaneyi inletirken odayı dolduran doktor ve hemşire sayısı da dışarıdan görülen ayrı bir şaşırtıcı manzaraydı. Tam olarak 1 saattir genci sakinleştirmek için her şey denenmişti fakat hiçbir işe yaramamıştı. Anlamsız bir şekilde hala sakinleştirici iğne yapılamamıştı. Direnmek bu olsa gerek...
Olaydan tam olarak bir hafta geçmişti ve bu bir hafta gereğinden fazla yoğun ve stresliydi. En azından Gajeel'in arkadaşları için. Gajeel ise... O çoktan hayata karşı olan bütün ümidini kesmişti. Ne olsa razıyı. Fakat 2 yıl boyunca bir hastanede, özellikle onun' deli' olarak adlandırdığı kişilerin hastanesinde yaşamak... Onun için bile çok fazlaydı.
1 hafta boyunca süren mahkemede Gajeel'in uzun süredir, ilerlemiş şekilde sinir hastası olduğu öne sürülmüştü. Gerçi hiçbir şekilde yalan sayılmazdı, gerçekler bunlardı. Buna karşılık olarak tutuksuz yargılanmış ve tedavisine başlanma kararı alınmıştı. Aslına bakarsanız bütün bunlar hiç de kolay geçmemişti. Herkes Gajeel için çabalarken, o "atın beni içeri bitsin" Diye debeleniyordu. Oysa farkında bile değildi. Hayatı hakimin o kararı sayesinde anlamlı bir şekilde düzelmeye başlayacaktı. Sadece kendisi hayata karşı biraz fazla ön yargılı hepsi bu.
Levy'e gelecek olursak... Hayat onun için pek de iyi sayılmazdı. Hayata karşı her zaman içinde bir umut besleyen kız, artık ölümünün gelmesi için gün saymaya başlamıştı. Ama bu saymaca oyunu ona çok uzun gelmiş ve kazandığı kısma erişmek istemişti. Hem de bir çok defa. Ödül ne mi? Tabiki bir daha asla acı çekilmeyecek olan dünya... İnsanların kin ve nefretle dolu olmadığı o saf ve temiz dünya. Peki ya kolay yolu seçenler, bu kirli dünya oyunlarına dayanamayanlar orayı hak edebilir miydi? İşte bundan asla emin olamamıştı. Kararsızlık ve ikilem hiçbir zaman iç açıcı olmamıştı ama o güçsüzdü. Bütün bu olanları kaldıramazdı.
Her gece gördüğü kabusları, çığlık çığlığa uyandığı sabahları, nereye baksa gözünün önüne gelen ve her zaman tüylerini diken diken eden o yüzü artık unutmak istiyordu. Bir daha böyle şeyler yaşamak istemiyordu. Hayattan bu kadar çok şey beklemek bencillik miydi bilmiyordu... Ama belki de... En azından bu çürümüş dünyadan bir bencillik eksilir diyerek tekrar ve tekrar denemişti. Kesmediği yeri kalmayana kadar, görmediği kan kalmayana kadar. Peki ya sonuç? Delirmişti işte. Okul birincisi, kısa boylu bir deli... Kulağa komik geliyordu ona göre. Ama arkadaşları için... Değer verdikleri kişinin böyle gözlerinin önünden kayıp gitmesi onları da üzüyordu. Ama ellerinden gelen bir şey yoktu.
Mahkeme boyunca Levy oraya adımını bile atmamıştı. Gerekte yoktu gerçi. Oraya gidip, o yüzü tekrar görerek acısına acı katmak istemiyordu. Sadece sessizce veya biraz oyunla ölümünü beklemek istiyordu.
Şimdi ne mi oldu? Kendini yapayalnız, bembeyaz duvarlar arasında buldu... Bir saat sonra da, tam olarak 2 yıl boyunca gözleri bağlı kalacaktı. İnsanlarla olan iletişimi kesilecek sadece doktor ve hemşireler ile kısa diyaloglar kurabilecekti. Hepsi tedavinin bir parçasıydı. Gerçi artık ne olsa da fark etmezdi. Ne de olsa... Ölümünü beklemiyor muydu?
Uzun bir ara sonra yeni bölüm attım. Çok karamsar oldu sanırım ama ruh halime göre yazıyorum ve inanın intihar etmek çok cazip bir seçimmiş gibi geliyor. Yine de... Bu anlamsız hayat için çabalamaya devam etmeliyim. Sanırım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öfkenin Sevgisi ~Gale Texting
Fanfic"Beni bırakıp gitmenden nefret ediyorum. " "Bana acımandan nefret ediyorum. " "Ben...Senden nefret etmekten bile nefret ederken seni seviyor olmaktan... Nefret ediyorum! "