" Uyan hadi bebeğim... Bak evimize geldik. " Harry' nin o kalın ama pürüzsüz sesiyle uyandım. Ama kalkmaya üşeniyordum. Harry bunu anlamış olacak ki yine beni kucakladığı gibi arabadan dışarı çıkarttı. Örtündüğüm battaniye hala üzerindeydi. Ben kucağındayken o da ayağıyla arabanın kapısını ittirip kapıyı kapattı. Gözlerim açıktı. Hava az da olsa kararmıştı. Başımı Harry' nin göğüsüne yasladım. Evimize doğru ilerlemeye başladık. Kapıya yaklaşmıştık. Ben Harry' nin beni yere bırakacağını düşünürken o aksine bana daha da sarılmıştı. Kapının önüne geldiğimize kapıyı tekmeledi. Tam yeniden tekmelemek için ayağını savurmuştu ki kapı açıldı. Kapıyı açan hizmetçilerden biriydi. " Hoşgeldiniz efendim. Siz de hoşgeldiniz hanımım. Bu arada geçmiş olsun..." hizmetçi kadın konuşa dursun, Harry çoktan içeri dalmış salona doğru yürüyordu. " Efendim sizinle beraber geleceğini haber vermişti. Ben de o yüzden size üst katta bir oda hazırladım " diye devam etti hizmetçi. Ev gerçek anlamda cok büyüktü. Harry zengindi. Cok zengindi... O sırada Harry konuştu " Darcy benimle beraber yatacak. Ayrı bir oda hazırlamana gerek yoktu Robny. " Demek adı Robny' ydi. Güzel bir isimdi. Harry merdivenlere yöneldi. Üst kata çıkmaya başladık. Harry' nin odasına gelmiştik. Dediğim gibi daha önce cok kez buraya gelmiştim. Harry ile beraber sarılıp uyumak en sevdiğim şeydi. Ve bu akşam (ve ömrümüzün sonuna kadar) da öyle yatacakmışız gibi geliyordu. Harry kapıyı açtı. İçeri girdikten sonra yine ayağıyla kapıyı ittirip kapattı. Odanın diğer ucundaki yatağa doğru yürüdü. Yataktan hemen önce iki tane basamak vardı. Onları da çıkıp beni yatağın sol tarafına yavaşça yatırdı. Sonra ceketini çıkarttı. Yere fırlattı. Ve kendini benim yanıma, yatağın üstüne attı. Kafasını çevirdi. Gözlerimin içine baktı. Bakışları gözlerimi deliyordu adeta... Sonra elimi tuttu. " Evimize hoşgeldin bebeğim... " dedi. Aramızda neredeyse hiç mesafe yoktu. Bunu fırsat bilerek burnunun ucundan öptüm. Gülümsedi. " Gamzelerin, beni kendimden geçiyor... " dedim. Bisey demedi. Güneş tam yüzüne vuruyordu. Zümrüt gözlerinin parıltısı iki katına çıkmıştı. Söyleyecek söz bulamıyordum. Bir süre öylece yattıktan sonra oturdum. Etrafıma bakındım. Yatağın çaprazındaki duvar yerine boydan boya cam vardı. Dışarıdaki manzarayı rahatlıkla görebilirdiniz. Yataktan kalkıp oraya doğru ilerledim. Tam camın önünde siyah, deri, geniş bir koltuk vardı. Oturmadım. Koltuğun yanından dışarıyı izlemeye başladım. Ben dışarıya bakarken Harry yataktan kalktı. Ayak seslerinden bana doğru geldiğini anlayabiliyordum. Biraz sonra o yumuşak ellerini belime doladı. Ben de ellerini tuttum. Boynuma bir öpücük bıraktıktan sonra başını omzumun üzerine koydu. " Burası ikimizin keyif köşesi olacak... " dedi. Beraber paytak paytak yürüyüp koltuğa oturduk. Koltuk cok rahattı. İkimizde aynı anda başımızı geri yasladık. Ve yine birbirimize baktık. Güldüm. " Sana aşığım. " dedim. " Ben de... " diye fısıldadı. " Saat kaç ? " dedim. " Neden ? Randevun mu var ? " dedi ve gülümsedi. " Hayır ukalâ şey. Karnım acıktı. " dedim laf sokar gibi. " Öyle söylesene prenses. " dedi. Çok tatlıydı bu çocuk yaa. Kalktı. Odadan çıktı. Merdivenlerin oradan aşağı kata bağırıyordu. Sesi çok güçlü ve kalındı. " Robny... Yemek hazır mı ? Burada açlıktan canavara dönmüş bir prenses var. Ve yemeği buraya getirirsen iyi olur... " dedi. O odaya girerken ben de duşa girmek için ayağa kalktım. " Yalnız bir sorunumuz var. Benim burada hiç kıyafetim yok... " dedim. " Emin misin ? " dedi. Büyük dolaba doğru yürüdü. Dolabın kapısını tuttu ve sağa doğru ittirmeye başladı. Dolabın kapısı açıldıkça çeşit çeşit tişörtler, hayranı olduğum jean pantolonlar, onlarca ayakkabı ve aksesuarı gördüm. Ağzım açık kalmıştım. Burası bana göre cennetti. Ama bunca kıyafetin burada ne işi vardı ? Harry bu soruyu soracağımı önceden tahmin etmiş olacak ki " Hastanedeyken ablama haber vermiştim. Zevkleriniz birbirine çok yakın... O da birşeler almış " dedi ve gülümsedi. Dolabın kapısını tutuyordu. Ben hâlâ ağzım açık dolaba bakıyordum. Sonra dolaba doğru yürümeye başladım. Tişörtlerin ve pantolonların hepsi tek tek katlanmıştı. Ayakkabılar modellerine göre sıralanmıştı (spor ayakkabıdan topuklu ayakkabıya doğru). Aksesuarlar ise küçük büstlerin üzerinde ayrı ayrı duruyordu. (Dolap o kadar büyük yani). Elbise pek giymezdim. Ama askılardaki elbiseler kesinlikle beni yansıtıyordu. Siyah, mini ve sade... Bir tanesinin askısından tuttum. Dolaptan çıkarttım. Siyahtı. Miniydi ve sırtı açıktı. Bu açıklığa gümüş rengi ince zincirlerle ayrı bir hava katılmıştı. Harry' nin ablası ile zevklerimizin bu kadar uyduğunu bilmiyordum. Ablasıyla daha önce bir defa görüşmüştük. Adı Gemma' ydı. Cok seker ve iyi kalpli bir kızdı. Ayrıca çokta iyi bir dert ortağıydı. Sanırım artık sürekli görüşebilecektik. Bu beni mutlu etmişti. Ben elbiseye bakıp bunları düşünürken Harry " Üstelik daha bitmedi... " dedi. İçimden oha dedim. Daha ne olacaktı ? Elimden tutup beni götürmeye çalıştı. " Dur bir dakika. Elbiseyi yerine asıyım. " dedim. Elimi bıraktı. Elbiseyi asıp yanına gittim. Tekrar yatağa doğru yürümeye başladık. Ama yatağın biraz gerisinden sağa döndük. Biraz daha ilerledik. Evi yeterince tanımayan kesinlikle kaybolurdu. Sonra bir kapının yanına geldik. Harry kapıyı açtı. Harry' nin odası kadar büyük başka bir odaya girdik. Burada bir sürü dolap vardı. " Burasıda giyinme odan... " dedi. Dayanamayıp boynuna atladım. " Seni çok seviyorum bebeğim... " dedim. Sonra bıraktım. " Burada da özel eşyaların var " dedi. Ne özel eşyası der gibi baktım. Kulağıma " sutyenlerin falan " diye fısıldadı. Hmm. Şimdi anladım. Güldüm. O da güldü. " Ve burada da sana özel jakuzi var. " dedi dolapların arasındaki kapıyı göstererek. Oraya doğru gittik. Kapıyı açtım. Bu sefer küçük ama sevimli bir odayla karşı karşıyaydım. Burasınında bir bölümü cam ile kaplıydı. Muhteşem bir deniz manzarası vardı. Gözlerim doldu. Hayır ağlamayacaktım. Sonra Harry' ye sarılıp teşekkür ettim. El ele tutuşup odasına geri döndük. Camın önündeki koltuğa oturduk. " Yemek ne zaman hazır olur ? Ona göre şu yeni jakuzimi bir test edeceğim. " dedim. Güldü. " On dakikaya hazır olur sanırım. Sen ne istiyorsan yap. " dedi ve alnımdan öptü. Ben de ayağa kalktım. Pembe, sıcak ve yumuşak dudaklarını öptükten sonra " O zaman ben gidiyorum.. " dedim. Olumlu anlamda başını salladı. Jakuzinin olduğu odaya doğru ilerledim. Giyinme odasına girdim. Dolaplardan birini açtım. Çoğunluğu siyah olan sutyenlerden birini alıp bedenine baktım. Benim bedenimdi. Onu alıp başka bir dolabı açtım. Bu dolapta da yine çoğunluğu siyah olan külotlar vardı. Birini alıp jakuzinin olduğu odaya girdim. Kapının tam karşısıdaki saat dikkatimi çekti. Küçük ve sade odadaki en gösterişli eşya oydu. Büyük ve taşlarla kaplıydı. Elimdeki çamaşırları mini bir havuz büyüklüğündeki küvetin yanındaki masaya bıraktım. Küvet yere gömemeliydi. Sıcak suya ayarlayıp suyu açtım. O dolarken bende üzerimi çıkarmaya başladım. Tamamen soyununca çamaşırları masanın yanındaki kirli sepetine attım. Küvet neredeyse dolmuştu. Kenarındaki küçük merdivenler içine indim. Köşesine oturdum. Sıcak su cok iyi gelmişti. Anlatamayacağım derecede rahatlamıştım. Küvet tamamen dolunca musluk kendiliğinden kapandı. Nefesimi tutup kendimi sıcak suyun içine bıraktım. Tekrar su yüzüne çıktığımda kendimi tertemiz hissediyordum. O sırada kapıyı tıklattılar. Panikledim. Kapıyı kilitlemeyi unutmuştum. " Meşgulüm.. " dedim. Ama yine de kapı açıldı. O kıvırcık saçlarını kapının arasından içeri soktu Harry. " Gelebilir miyim ? " dedi. " Harry. Sapık mısın ? " diye bağırdım. " Mmm.. Bir düşüneyimm.. Hayır. " dedi. " O zaman dışarı çık. " dedim. " Tamam prenses kızma. " dedi ve gülerek dışarı çıktı. Daha önce hiç ilişkiye girmememiştik. Şimdilik girmeyi de düşünmüyordum. Bu yüzden beni çırılçıplak görmesi hiçte iyi bir fikir değildi. İşimi bitirip küvetten çıktım. Havlu ? Havlu yoktu. Masanın altındaki dolaplara baktım. Evet. İşte burada bir tane vardı. Alıp kurulandım. Havluyu da kirli sepetine attıktan sonra masanın üzerine bıraktığım çamaşırları giydim. Kıyafetlerim Harry' nin odasındaki dolaptaydı. Çamaşırlarımla gitmem sorun olmazdı. Daha önce hiç ilişkiye girmesekte o benim sevgilimdi. Sevgilimdi ? Olamaz !!
Harry bana hastanede evlenme teklifi etmişti !! Aklıma gelince midemde kelebekler uçuşmaya başladı. Kahkaha attım. Sonra Harry' ye belli etmemek için ciddi bir tavıra bürünüp banyodan giyinme odasına geçtim. Oradan da Harry' nin odasına. (Aa... Harry' nin değil ikimizin odasına :)..) Harry yatağa uzanmış televizyon izliyordu. Yatağın önünden geçip dolaba yönelmiştim ki arkamdan seslendi " Ooo... Biraz önce bana sapık diyen hanıma bakın siz... Çıplak geziyor... " Dayanamayıp kahkahayı bastım. O da güldü. Dolabın kapısı hâlâ açıktı. Şöyle bir göz gezdirdikten sonra kısa lacivert bir şort ve üzerinde lacivert çizgiler olan tişörtü aldım. Kıyafetleri kombin yapmak takıntımdı. Harry televizyona dalmıştı. " Evet.. " dedim. " Ne evet ? " dedi. " Ne çabuk unuttun ? Hani hafızan cok iyiydi ? Hastanede evlenme teklifi eden ben değildim herhalde... " dedim gülerek. Harry' nin çığlık attığını duydum. Arkam dönüktü ve şortumu giymeye çalışıyordum. Harry koşarak geldi ve kucağına aldı ve döndürmeye başladı. " Bırak beni sapık. Üstümü giyiniyorum.. " dedim. Bir yandan da gülüyordum. Harry sonra beni yere bıraktı. " Muhteşem bir düğün yapacağız bebeğim. Tek kelimeyle muhteşem olacak... " dedi. Yüzüne birden can gelmişti. Ben şortumu giyerken o odanın içinde oradan oraya koşuyor, zıplıyor ve bağıra bağıra şarkı söylüyordu. Tişörtümüde giydikten sonra tam dönmüş aynaya bakacaktım ki beni kolumdan tuttuğu gibi yanına çekti. Son ses Rihanna' nın right now şarkısını açmıştı. " Hadi dans edelim... " diye bağırdı. O kadar eğleniyordu ki kıyamadım. Dans etmeye başladım. O da karşımda dans ediyordu. Bir de evleneceğiz. Şuna bak... Hâlâ çocuk gibi..
O kadar cok dans etmiştik ki en son yorgunluktan kendimizi yatağın üzerine attık. Hâlâ kahkaha atıyor ve dans etmeye devam ediyordu. Müziğin sesini kısmak için kalktım. Müzik çaları kapattım. O sırada kapı çaldı. Harry girmesini söyledi. İçeri giren Robny' di. Elinde koca bir tepsi içinde çeşit çeşit yemek... Arkasından da iki tane daha hizmetçi. Onların elinde de yemek tepsileri vardı. Ne zamandır hastane yemeği yemekten midem bulanmıştı. " Bunları nereye bırakmamı arzu edersiniz ? " dedi. Harry cam duvarın önündeki koltuğun önünde bulunan masayı gösterdi. " Oraya koyun... " Önlerinde Robny sıra halinde masaya yemekleri bıraktılar. Sonra yine aynı şekilde dışarı çıktılar. Bu sefer " Birşeye ihtiyacınız olursa seslenirsiniz " dedi ve en son o çıktı. Harry hâlâ yatıyordu. Yanına gittim. " Kalk hadi yemek yiyelim.. Çok acıktım. " dedim. Hemen kalktı. Beraber gidip koltuğa oturduk. Akşam olmuştu. Şehir manazarasına karşı yemekleri yemeye başladık.Yemeğimizi bitirdikten sonra Harry ayağa kalktı. " Hemen geliyorum. " dedi ve kapıya yöneldi. Odadan çıkıp kapıyı kapattı. Ben de kalktım. Cama doğru yürüdüm. O an aklıma yine orası gelmişti. Atladığım yer... Şehir manazarası... Ahh hayır. Bu konuyu Harry ile de konuşmuştuk. Yeni bir sayfa açmıştım ben.. Kendime reset atmıştım... Ben bunları düşünürken Harry bir elinde şarap şişesiyle bir elinde iki tane kadehle içeri girdi. Hemen yanıma geldi. Kadehleri masanın üzerine bıraktı. " Şarap içeriz degil mi ? " diye sordu. Sanki hayır desem tamam diyip vazgeçecek. " Tabiki... " dedim. Şarabı açtı. Kadehlere doldurdu. Beni tekrar koltuğa oturttu. Kadehlerden birini bana verdi. İçtik, içtik, içtik... Sarhoş olana kadar içtik. En azından ben sarhoş olmuştum. Bu ikinci şarap içişimdi. Durduk yere kahkaha atıyordum. Harry ise sadece bana bakıp gülüyordu. Ayağa kalktım. Hemen lavaboya gitmem gerekiyordu. Sanırım şarap beni çarpmıştı. Midem yanıyordu. Kusmak üzereydim. Büyük dolabın yanındaydı lavabo. Gidebileceğimden emin değildim. Ama ortalığa kusupta Harry' ye rezil olmakta istemiyordum. Başım dönsede koşa koşa lavaboya gittim. Kusuyordum ama bu beni rahatlatıyordu. Hemen arkamdan Harry lavaboya girdi. O hiç etkilenmemişti bile şaraptan. " İyi misin bebeğim ? " diye sordu. Kafamı lavabodan kaldırıp " Evet. Çok iyiyim... " dedim. Elimi ağzımı yıkayıp lavabodan çıktım. Harry her an düşebileceğimi bildiğinden hemen arkamdan geliyordu. Birkaç kere sendeledim. Tam yere düşecektim ki Harry beni yakaladı ve kucağına aldı. Bu ne ya ? Çocuk muyum ben ? Niye ikide birde kucağına alıyorsun beni ? Koltuğa oturduk. Başımı Harry' nin omzuna yasladım. " Seni çok seviyorum aşkım. " dedim. Bunu söylemek hoşuma gidiyordu. " Ben de... " dedi. " Uyuyalım.. " dedim. Ayağa kalktı. Yine kucağına aldı beni. Yatağın üzerine yatırdı. Kendisi de yanıma yattı. " İyi geceler bebeğim... " dedi ve dudağıma masum bir öpücük bırakıp başını yastığa koydu. Elimi saçlarına uzattım. Hâlâ bana bakıyordu. Saçlarını karıştırmaya başladım. Gülümsedi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uçurumun Ucunda
FanfictionBütün kızları peşinden koşturan yakışıklı bir çocuk ve şizofrenik bir kızın aşk ve tutku dolu yaşamı... Ama herşey göründüğü kadar iyi gidecek mi ? Harry Styles fanfiction