Hazırım...

53 9 0
                                    

Uyandığımda Harry çoktan kalkmış, duş almıştı. Islak saçları sürekli yüzüne düşüyor, o ise bundan nefret ediyordu. Saçını sürekli geri atıp duruyordu.Yarı çıplaktı ve beline bir havlu dolamıştı.  " Günaydın bay ıslak... " diye fısıldadım. Benim uyandığımı farkedince yanıma geldi ve yatağın üzerine atladı. Alnıma sıcacık dudaklarıyla bir öpücük kondurduktan sonra " Sanada günaydın bayan uykucu... " dedi. Ben onun saçlarıyla oynarken oda bana bakıp gülüyordu. Sonra ayağa kalktı. Benim eşyalarmın olduğu dolaba doğru ilerledi. " Ne o ? Yoksa benim kıyafetlerimden mi giyeceksin ? " dedim. Yürümeye devam ederken arkasına bakıp çok bilmişlik bakışı attı (o nasıl birşeyse artık). Sonra dolabımın kapısını açtı. Üst üste çekmecelerin olduğu bölümü sağa doğru ittirdi. Ben ağzım bir karış açık ona bakarken o, çekmecelerin arkasındaki kapıdan içeri girdi. Merakla yataktan fırladım. Hızlı adımlarla dolaba yöneldim. Gerçekten bir kapı vardı. Ve dışarıdan hiç fark edilmiyordu. Ben de Harry' nin arkasından içeri girdim. Harry'nin odasından daha büyük bir odaya çıktık. İçerisi yoğun bir şekilde parfüm kokuyordu. Ama koku cok çekiciydi.  Sanırım burası da Harry'nin giyinme odasıydı. Harry odada ilerlemeye başladı. İlerideki dolaplardan birini açarken bana " Evimiz kesinkile labirent gibi müstakbel karıcığım... " dedi. Karıcığım ? Hahahaha... Öyle bir kahkaha atmıştım ki odada sesim yankılanmıştı. Harry dolaptan koyu kahverengi düz bir gömlek aldı ve başka bir dolaba yöneldi. " Sen de hazırlansan iyi olacak " dedi gülümserken. " Niyeymiş o ? " diye sordum. " Bugün alışverişe gideceğiz bebeğim. Düğün alışverişine... " Düğün kelimesi beynimde yankılanırken Harry bir elinde gömlek, diğer elinde siyah düz ama dizleri yırtık bir pantolonla bana doğru yaklaştı. " Evleneceğiz ya bebeğim... " dedi. Ve elindeki eşyaları bana verdi. Sonra geri dönüp başka bir dolaptan kahverengimsi bir bot çıkardı. Botların uçlarından ve yanından ipler sarkıyordu. Bot eski miydi, yoksa modeli mi öyleydi kestirmek çok güçtü. Elinde botlarla odadan çıkmak için kapıya yöneldi. Ben de arkasından yürüdüm. Odadan çıktık. Botları yere bırakıp üst üste duran çekmeceleri yerine ittirdi. Dolap yine eski haline geri dönmüştü. Kim orada bir oda olduğunu anlayabilirdi ki ? Sonra gelip elimden eşyalarını aldı. Botlarını da yerden alıp bütün eşyaları yatağın üzerine götürdü. Ben ise ne giyeceğimi düşünüyordum. Sonra Harry elinde pantolonuyla gözden kayboldu. Ben de dolabıma yönelip kapağını açtım. " Ne giysem bebeğim ? " dedim. " Sen bilirsin. Ama bugün çok fazla gelinlik deneyeceksin. Çabuk giyip çıkarabileceğin birşeyler giysen iyi olur. " dedi. Ahh evet. Birsürü gelinlik... Midemde kelebekler uçuşuyordu. Elbise giyersem çok uğraşırdım. O yüzden elbise seçeneğini en baştan eledim. Başımı çevirip camdan dışarı baktım. Hava cok sıcak olmalıydı. Güneş tam tepedeydi. Yani öğlen olmuştu. Dar paça pantolon giymeyi düşündüm. Ama o da çok uğraştırırdı. Geriye iki seçenek kalıyordu. Ya şort giyecektim, yada... Diğer seçeneğe gerek yoktu. Şort en iyi seçim olacaktı. Dolaba şöyle bir göz gezdirdikten sonra şortların olduğu yere yöneldim. Aman tanrım !! Aradığımı kesinlikle bulmuştum. Mini ve kot bir şorttu. Ama beni asıl etkileyen kısmı ceplerinin üzerindeki amerika bayrağı baskısı ve ceplerin uç kısımlarındaki zımbalardı. Adeta benim için üretilmiş gibiydi. Hemen o şortu alıp omzuma koydum. Bu şortun üzerine düz, beyaz ve salaş bir tişört çok iyi giderdi. Dolabın içerisinde düşündüğüm gibi bir tişört ararken Harry'nin sesiyle irkildim. " Nasıl olmuşum aşkım ? " Arkama döndüm. Harry yatağın önünde ilk dört düğmesi açık gömleğinin orasını burasını çekiştiriyordu. Gömleği ve ayakkabıları cok uyumluydu. Aşırı yakışıklı olmuştu. Kelimelerle anlatamayacağım kadar... " Bebeğim... " diyebildim. Kafasını kaldırdı. Bir karış açık ağzımı görünce gülümseyerek " Abartma Darcy. Normal giyindim işte... " dedi. Doğru. Sürekli böyle giyinirdi ama bugün gözüme çok daha bir yakışıklı gelmişti. " Neyse hadi sen de hazırlan da sonra çıkalım... " dedi. Ben de kendime gelip dolaba döndüm. Tam da aradığım salaş beyaz tişörtü bulmuştum. Ama daha da iyisi tişörtün önüne küçük taşlarla farkı bir hava katılmıştı. Tişörtüde diğer omzuma aldım. Ayakkabılara döndüm. Zımbalı beyaz bir Vans dikkatimi çekti. Hiç oyalanmadan onu da alıp giyinme odama doğru ilerledim. Harry o sırada yatağa yayılmış televizyon izliyordu.

Giyinme odasına girdim. Üzerimi değiştirip odadan çıktım. Ama ayakkabılarım elimdeydi. Onları içeride giymeye karar vermiştim. Parmak uçlarımda yürüyerek odamıza (odamız... çabuk alışmıştım) girdim. Harry hala televizyon izliyordu. Bana döndü. Bu sefer de onun ağzı bir karış açık kalmıştı. " Darcy... Sen... Harika görünüyorsun " dedi. Öyle mi dedim içimden. Yatağa Harry'nin yanına oturup ayakkabılarımı giydim. " Ama laf atan olursa acımam döverim haberin olsun.. " dedi. " Beni mi ? "    " Saçmalama bebeğim. Tabiki laf atanı " dedi gülerek. Aldırış etmedim. Kalkıp dolabın yanındaki aynaya bakmaya gittim. Gerçekten çok iyi görünüyordum. İlk defa aynaya bakıp " bu nasıl tip " dememiştim. Tek sorun saçlarımdı. Hemen onlarıda yapmalıydım. " Bir tek saçlarım kaldı. Onlarıda yaptımmı tamamdır bebeğim. " dedim. " Hadi bakalım " dedi. Hemen banyoya gidip düzleştirici aramaya başladım. Ve baktığım dört dolap sonunda büyük aynanın yanındaki dolapta maşa ve düzleştiriciyi yan yana buldum. Hemen düzleştiriciyi alıp fişe taktım. Yaklaşık otuz saniyede ısınmıştı. Saçımdan küçük tutamlar alıp düzleştirmeye başladım. Tam son parçayı düzleştiriyordum ki düzleştirici elime değdi. Çığlık attım. Düzleştirici fişten çıkıp yere düştü. Tanrım !! Ben elime bakarken kolumdaki morluk dikkatimi çekti. Hâlâ geçmemişti. Birden kapı açıldı. İçeri Harry girdi. " Darcy !! " diye bağırdı. " İyi misin ? " Evet anlamında başımı salladım. Eğilip yerdeki düzleştiriciyi aldım. " Cok korktum Darcy. Neden bağırıyorsun ? " dedi. Sesinde korku ve sitem bir aradaydı. " Elimi yaktım.. " dedim. Elime baktı. Kızarmış yerin üstüne bir öpücük kondurdu. " Hâlâ acıyor mu ? " diye sordu. " Hayır. "   " O zaman işinde bittiyse gidelim hadi. " dedi. " Tamam..  " dedim o banyodan çıkarken. Son kez aynaya baktım. Saçımı ortadan ayırıp önüme aldım. Banyodan çıktım. Harry başında gömleğiyle aynı renk fötr bir şapka vardı. Taktığı şapkayla birden o yakışıklı erkek gitmiş yerini dünya tatlısı bir çocuk almıştı. " Harry bütün makyaj malzemelerim evde. Alışverişten dönüşte uğrayıp onları da alır mıyız ? " dedim. " Gerek yok. Giyinme odanda yeterince var. Ama yine de lazım olursa bugün yenilerini alırız " dedi. (Çüş yani) Bu çocuk gerçek anlamda hem çok zengin hem de çok düşünceliydi. " O zaman... " dedim. Daha lafımı bitirmeden " O zaman git makyajını da yapta gidelim. " dedi. Sonra şapkasıyla oynamayı bırakıp yaklaştı. " Ama çok abartma. Çünkü sen doğal halinle daha güzelsin.. " dedi ve sarıldı. Yaklaşık iki dakika öyle durduk. " Bırakırsan hazırlanacağım.. " dedim en sonunda gülerek. Bıraktı. Hemen giyinme odasına gidip dolapları tek tek açmaya başladım. Çamaşırlar, çamaşırlar ve iste... Üç raf dolusu ruj, fondöten, krem ve daha fazlası. Altında da büyükçe bir çekmece. Çekmeceyi açtım. İçi parfüm kutuları ve şişeleriyle doluydu. Parfümlere göz gezdirirken aralarında Rihanna' nın Rogue by Rihanna parfümününde olduğunu farkettim. Hemen parfümü kutusundan çıkardım. Şişesi bile cok güzeldi. Parfümü bileğime sıktığım sırada yine kolumdaki morluk gözüme çarptı. Parfümü koklarken raflardan birinden fondöten aldım. Morluğun üzerine sürdüm. Artık fazla belli olmuyordu. Sonra şeker pembe bir ruj, eyeliner ve siyah bir rimeli alıp aynanın karşısına geçtim. İlk önce düzgünce eyeliner ı çektim. Ardından rimeli sürdüm ve şeker pembe ruju dudaklarıma iyice  yedirdim.  Sonra malzemeleri alıp yerine koydum. Parfümü de sıkıp çekmeceye yerleştirdim. Sonra Harry' nin yanına döndüm. Harry tam da kapıdan çıkıyordu. " Hadi gidelim. " dedim. Dönüp bana baktı. " Çok güzel olmuşsun. " dedi yaklaşarak. İttirdim. " Daha yeni makyaj  yaptım. Öpmek yok... " dedim gülerek. O da güldü. Elimden tuttu. Beraber odadan çıkıp aşağıya indik. Geldiğimden beri aşağıya hiç inmemiştim. Merdivenlerden koşar adımlarla indik. Sonra mutfak olduğunu düşündüğüm yere doğru ilerlemeye başladık. Mutfağa girdik. Robny ve diğer üç hizmetçi de oradaydı. Oturuyorlardı. Robny bizi görünce ayağa kalktı. Diğer hizmetçilere de ayağa kalkmaları için kaş göz işareti yaptı. Diğer hizmetçilerde kalkıp selam verdiler. Robny " Çok güzel olmuşsunuz hanımım.. " dedi. Harry'ye bakıp gülümsedim. Utanmıştım da biraz. " Biz alışverişe çıkıyoruz. Eve lazım bişeyler var mı ? " dedi. Robny başını olumsuz anlamda sallarken " Şuan yok efendim. Zaten olursa da ben çıkar alırım. " dedi. " Tamam, o zaman biz çıkıyoruz. Muhtemelen geç geliriz. " dedi Harry. Ve tam mutfaktan çıkmış giderken Robny arkamızdan " İyi eğlenceler... " diye seslendi. Harry elimi bırakıp siyah rengin ağırlıkta olduğu salondaki büyük koltuğun üzerinden atladı. Ortadaki masanın üzerinden anahtarları (sanırım evin anahtarları) aldı. Tekrar yanıma gelip elimi tuttu. Evden çıktık. Araba kapının önündeydi. İçinden şoför indi. Arabanın anahtarlarını Harry'ye verdikten sonra " Sizinle gelsem daha iyi olmazmıydı efendim ? Hem paketleride taşırdım... " dedi. Harry " Gerek yok ben taşırım. " dedi bir eliyle iri yarı şoförün omzuna vurarak. Sonra arabaya bindik. Arabayı çalıştırdı. " Hazır mısın bakalım ? " diye sordu. " Hazırım... Hem de daha önce hiç olmadığım kadar. "

Uçurumun UcundaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin