Kesinlikle harika bir rüyadan uyanmamla birlikte rüya mı net hatırlamıyor oluşum da ayrı bir ironi olsa gerek. Her ne kadar basit ve 'kesinlikle harika' hissettirsede bir yerde de huzursuzluk yaratan bu rüyaya henüz anlam veremeyerek hadi hayırlısı diyip yataktan kalktım. Sonuçta benim gibi insanlar o rüyaları boş yere görmüyordu ya. Birazcık erken kalkmış olmanın rahatlığıyla ilk önce hem bir değişiklik olsun hem de tek varlığım anneme sürpriz olsun diye kendi çapımda mükellef bir sofra hazırlayıp saate baktım. Hala yarım saatim varken ve ortalarda da bir gezinen yokken güzel bir duşu değerlendirip meleğimi uyandırmak için odaya girdiğimde bir an neye uğradığımı şaşırdım. Sanırım oda verdiğim tepkiye en az benim kadar şaşkındı. Galiba onu görebileceğim hakkında hiçbir umudu yoktu ki önce inanmamış gibi bir bakış geçti gözlerinden, sonra da uzun bir süre aklımdan çıkmayacağını düşündüğüm gözlerinde ki o parıltılar. Sanırım onda görmeyi en son beklediğim şeydi o bakışlar. Umut dolu bir bakış neredeyse her gezinende olan ama onlarda öfke,hırs,intikamla harmanlanan umut bunda o kadar saftı ki..
Neyse ki o parıltıları düşünürken aklımu başıma getirip uzun zamandır uzmanlaştığım gibi onu şaşırtıp sanki ona değilde arkasında sabah açtığım camı kapatmaya yönelip söylendim.' Ah sultanım tüm gece camı açıp mı uyudun. Hastalanacaksın!!' Tabi söylenmeme uyanıp boş boş bakan annemi görmezden gelip güzel bi öpücük verip elini sıkmıştım ki annem anladı. Bu bizim aramızda ufak bir şifreydi. Evet odada bir ruh vardı. Ama işin garibi bu benim dün okulda gördüğüm garip garip gezen ruh tu. Genelde bana takmadıkları sürece bir gördüğüm ruha bi daha denk gelmezdim en azından bu kadar kısa sürede. Acaba adı ne?
Amaan bana neyse düşünmeyi bırakıp annemle güzel bir kahvaltı için mutfağa yönelirken ilk defa bu kadar derin bir hayal kırıklığını gördüğümü düşünüyordum. Annemin 'yine Leyla'ya bağladın' demesiyle kendime geldim. Ama bu annem için yeterli olmadı ki ' hayırdır bir sorun mu var' diyerek imalı bakışına maruz kaldım. Sabah ki olayı da baz alan annem her ihtimale karşı şifreli bi şekilde 'okulla mı ilgili' ' alışamadın mı' ' birileri seni rahatsız mı ediyor?' Gibisinden soruları ardarda sıralarken daha fazla dayanamayarak kocaman bi öpücükle susturdum. Eee Fatoş sultan bi taramalıya sararsa maşallah daha susmaz.
' Yok annem uykumu alamadım sadece. Hem biliyorsun senin bu başbelası kızınla kimse başa çıkamaz aklın rahat olsun' diye anneme ufak bir yalan savurup annemin mırıltılarını mutfakta bırakarak evden ufak ufak tüymeyi başardım.
5 dk yürümeyle okula varabilmek gerçekten harika. Sınıfa girince bugün her zamankinden daha kalabalık olduğumuzu farkettim. Sınıfın ^mağlum^ grubu okul açıldı açılalı ilk defa tam kadro okulda! Tabii devamsızlık kastı biraz.
Sırada Burcu'nun yanına oturunca dün olanları hatırlayıp o 3 numaralı bakışımla Burcu'ya döndüm ben bir açıklama beklerken hayatımda bu kadar salağa yatan başka birini daha göremiceme emin oldum o an. Dün sanki hiç bişey olmamış gibi birde pişkin pişkin benden dünün dedikodularını soruyor(pis şeytan seni!) Bu cidden sabrımın son damlasıydı. Bir hışımla henüz açmadığım çantamı da alıp ayağa kalkarken bir yandan da boş yere bakınıyordum. Bizim dengesizlerde tam kadro gelecek günü mü bulmuşlar diye söylenirken,hiç oralı olmadığım cam kenarı, hocanın bi sıra önünde boş bir yer takıldı gözüme. Sinem'in sırası olsa gerek, tek oturuyordu. Sadece selamlaşmayla sınırlı bir arkadaşlığımız olsa da yanına gidip oturabilir miyim? Dediğimde 'o' kızdan beklenmeyecek bir samimiyetle 'tabii ki' demesi beni az da olsa şaşırtmıştı.'O' derken uzaktan fazlasıyla burnu havada durmasına rağmen samimiydi. Yanlış anlamayın insanlara karşı önyargılı biri olmadım hiçbir zaman. Sanırım iki yıllık olduğu için çevreye soğuk duruyor. Ama sınıf tekrarına kalması gayet olabilitesi yüksek bi durumdu. İlk ders sonuna kadar o kadar samimi olduk ki birden ne kadar koyu bir sohbete daldığımızı farkedemeden teneffüste kendimi onun hoşlandığı çocuğu uzaktan dikizleyip yorum yaparken buldum. Bizim ne ara bu kadar samimi olup bu konulara daldığımıza inanamıyorduk. Şahsen kendim özelimi bile anlatmıştım ki ben insanlarla sevgili durumlarını paylaşmakta oldukça beceriksiz ve güvensiz biriydim. Ve daha sonra oda kendine şaşırıp benim gibi kendininde bu tarz konularda pek atılgan olmadığını dile getirirken biz günün nasıl bittiğini anlamamıştık.
Sandığımın aksine Sinem gayet kafa ve içten bir kız çıkmıştı.Birlikte eve doğru giderken yolumun üstünde yine o ruhu gördüm. Sinem'e her ne kadar belli etmek istemesem de onu her gördüğümde buz kesiyordum. Sinem 'birşey mi oldu' derken bir yandan da baktığım tarafa bakıyordu. İlerideki internet cafeye baktığımı sandı tabi.
Bende yok hayır eve kestirmeden mı gitsem diye düşünüyordum diyerek geçiştirdim.
Bu ruh neden böyle bir türlü anlayamıyorum. Fazlasıyla gözüme ilişiyor olmasından mı yoksa gerçekten de tanıdık ondan mı bilemiyorum ama gözüm bir yerden ısırıyor. Ayrıca diğer ruhlar gibi ne öfkeli duruyor ne de hırslı,gözleri sanki üzgün ve bomboş bakıyor sanki neyin içinde olduğunu bilmiyor gibi veya daha çok kabullenmiş gibi.. Ama kabullenmiş olsa burada ne işi olurdu ki çoktan huzura ulaşmış olurdu. Bu düşünceleri bı kenara bırakarak Sinem e döndüm benim evin yol ayrımına gelmiştik bile ufak bir vedalaşmanın ardından evime yol aldım.
Ve ben Sinem'in sayesinde Burcu ile muhattap olmaktan kurtulmuştum. Bu günlük tabi..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetenek Mi Lanet Mi¿¿
Novela Juvenil"Eminim her biriniz doğuştan bir sürü yeteneğe sahipsinizdir. Güzel bir ses,iyi bir matematik zekası ve belkide telekinezi gibi çeşitli doğa üstü bir çok yetenek. Bunlar size bahşedilmiş muhteşem yeteneklerdir. Amaa benimki yetenekten çok biraz lane...