Bu gece gördüğüm rüyadan sonra bir karar aldım. O ruhu bir kez daha gördüğümde onunla konuşacağım, sürekli rüyalarıma girmesinin bir sebebi olmalı. Ayrıca merak tüm mantığımı devre dışı bırakmadan düzgün bir bahane bulmam lazım sonuçta anneme yakalanabilirim dimi?
En son Güliz'de böyle olmuştum. Oda Güliz gibi iyi niyetli bir ruha benziyor. Güliz demişken o napıyor acaba en son gitmeye karar vermişti. Umarım huzura kavuşmuştur. Güliz'le ben 7-8 yaşlarındayken tanışıp arkadaş olmuştuk. Ve sonradan öğrendiğimize göre Güliz'le annem de zamanında en yakın arkadaşlarmış tabii Güliz kanser olup ölmeden önce. Bunu keşfetmemiz de baya tuhaftı yine ben küçükken insanlar tarafından dışlandığım için evde kendi kendime vakit geçirirken Güliz gelip beni eğlendirmeye çalışıyordu iyi yürekli arkadaşım üzülmeme hiç dayanazmadı bana bebeklik fotoğrafım olup olmadığını sorunca başladık albümleri gezmeye birde ne görelim annemin küçüklüğü ve yanında sıkı sıkıya sarıldığı arkadaşım Güliz siyah beyaz fotoğraf olmasına rağmen Güliz hala aynıydı. O an Güliz in ilk defa ağladığını gördüm ruhlar da ağlayabilyormuş gözyaşı değildi ama akan nnur tanesi gibiydi inci gibiydi saflığın tanımı gibiydi.. O öylece ağlarken ne yapacağımı şaşırmıştım ne olduğunu bana ancak biraz sakinleşince anlatabildi meğerse annemi çok seviyormuş ve bana
-Benim artık gitmem gerek bak herkes olması gerektiği yerde bir amacım bile yok boş boş geziyorum sanarken şuan amacımı anladım dedi. Meğerse ailesi onun ölümünü o kadar çabuk benimsemiş onu o kadar çabuk yoksaymışlar ki o da içlenip acaba beni hatıralarından çıkartmayan hala seven varmı diye aranmaya başlamış yıllar geçmiş o derdini unutmuş ama işleyiş bu ya o amacına ulaşmadan huzura ulaşmak aklına bile gelmemiş taa ki biz yanlışlıkla amacını gerçekleştirene kadar. O gün annemle 3 saat aralıksız ağladık biraz Güliz'le konuşmalarını sağladım sonra da Güliz'e veda ettim son görüşümdü. İşte o günden sonra ruh arkadaş da edinmek istemedim çünkü ruh arkadaşlar daha çok bağımlılık yapar her an yanında olmaması için bi sebebleri olmadığından elin kolun gibi oluyorlar ve gittiklerinde çok üzüyor ben çok zor toparlanmıştım. Her neyse baya daldım gittim asıl konumuz o ruh, ondada Güliz deki gibi farklı bir enerji var Güliz'in etrafında diğer gezinen ruhlarınkinden daha beyaz,parlak ve göz kamaştırıcı bir enerji vardı. Bu ruhta da farklı bir enerji seziyorum. Ama Güliz deki gibi beyaz değil de daha çok su yeşili gibi çok çok açık beyaz gibi bı yeşil. Bir ara gözleri yeşil ondan mı öyle diye düşündümse de daha sonra saçmalama Defne diyip kendime geldim. O hesap olsaydı mavi gözlülerin enerjisinin mavi kahverengi gözlülerin kahverengi enerji olması gerekirdi.
Düşüncelerime bir ara verip yataktan kalkarken ilk defa bir ruhu bir daha görmeyi bu kadar çok istedim. Onunla konuşma kararımı anneme anlatırsam asla müsade etmez. Bir kez daha taşınmak istememesi gayette doğal ama artık çocuk değilim ya insan içinde konuşup da yine adımı deliye çıkartmam elbette. Hızlıca üstümü giyip iki lokma atıştırdıktan sonra okulun yolunu tuttum. Yolda giderken bakkalın köşede duran Sinem'i görünce seslenip ne bekliyorsun dememe karşılık verdiği cevapla hem gülme krizine girmem hemde şaşırmam bir olmuştu. Cevabı ney miydi?
-Sinem ne bekliyorsun öyle
-Müşteriiii😏(Otobüüs gibi bir klişe bekleyenler yanıldı tabii ki)
-Aaa Sinem o nasıl laff kız aşk olsun
-Ay ne bileyim birden çıktı ağzımdan☺️ Ayşe'yi bekliyordum gel sende bekle birlikte geçeriz okula..
Yeni tanıştığınız ve daha çok yakın olmadığımızı göz önünde bulundurunca çok yerinde bir şaka gibi durmasa da gayet komik olduğu aşikar. Az bir bekleyişin ardından okula geldiğimizde üzülerek Sinem'in sıra arkadaşı Zuhal'in okula geldiğini görünce yüzüm düştü. Hem o kızdan pek hoşlanmıyordum bana ürkütücü geliyordu hem de yerine oturacağı için bende Burcu'nun yanına oturacaktım.
Mecburen Burcu'nun yanına otursam da hiç selam bile vermeden Dil Ve Anlatım dersine odaklandım. Oda konuşmak için yüz bulamadığından arka ve öndekilerle dedikodu derdine düştü zaten. Hoca her ne kadar Hababam Sınıfı'nda ki Külyutmaz gibi aksi dursa da hareketleri ben tam bir Osmanlı kadınıyım der gibi ve ben dik duran kadınları disiplinli insanları çok severim. İlk başta pek yıldızımız uyuşmasa da artık aramızdan su sızmıyor denebilir. Dersin sonlarına doğru onu gördüm,gezineni.
Keşke daha müsait bir zamanda görseydim diyorum. Şu anda iletişim kuramam onunla. Ya dersin bitimine giderse? Sonuçta bir var bir yok. Benim gibi değil ya. Bir şey yapmam lazım ama ne?
-Defne, Defne!
-Ee,efendim hocam?
-Kızım duvarda ne var o kadar dikkatini çeken kaçtır sesleniyorum duymuyorsun?
-Afedersiniz hocam. Dalmışım..
-Neyse. Kitap listesini diyorum, sen tutar mısın?
- Başkası tutsa? Kimseyle uğraşıp kötü olmak istemiyorum hocam. Getirmeyene işaret koyunca kızıp tavır yapıyorlar.
- Sen dediğimi yap. Kimsenin tavır yapmaya hakkı yok. Herkes sorumluluğunu bilsin.
-Peki hocam
Off gitti işte. Selma hocanın da tam benle muhattap olacağı tuttu. Zilin çalması ile sınıftan fırlayıp etrafa bakınman biri oldu. Ama bir türlü göremedim. Onu ararken birden kolumdan tutulmamla hemen sağıma döndüm ki Sinem ve yanında da Zuhal, 'selam'dediğimde hep beraber selamlaşıp Zuhal ile samimi tanışmamızı gerçekleştirdik. Sinem ne kadar dikkatli bir insansa hemen bir sorunum olduğuna kanaat edip tenefüs boyunca sıkıştırdı beni. Ne diyecektim ki?
- Hey biliyor musun ben ruhları görüyorum ve şu an bir tanesini arıyorum mu?
Ona birinden hoşlandığım yalanını attım. Bir kızın dikkatini en iyi çeken şey kesinlikle dedikodudur.
-Kim kim ? diye sorusuna da
-Onu da diğer tenefüs gösteririm adını bilmiyorum bir iki defa gördüm sadece diyerek geçiştirdim. Umarım dersin sonunda aklından çıkar.
Ve tabii ki unutmadı biz de tüm tenefüs hoşlandığım( olmayan) çocuğu aradık durduk tüm günüm benim o ruhu Sinem'in de o çocuğu aradığımı sanması ile geçti. Eve geldiğimde annemi görmeyi beklemiyordum. Sıkıca sarılıp
- Hayırdır dedim.
- Çok başım ağrıyor sanırım migrenim tuttu izin alıp eve geçtim
-Tamam sen uzan ben de bir kahve yapayım otururuz biraz.
-Güzel bir keyif kahvesini asla hayır demem .
-Tamam o zaman akşam yemeklerde benden haberin olsun.
-Ooo hadi bakalım Defne hanım.
Keyif kahvemizi içtikten sonra mutfağa geçip annemin en sevdiği benim de en ıyylarımdan olan pırasa yemeğini yapıp yanına makarna yaptım biraz kolay ve pratiğe kaçsam da kafam bu kadar dalgınken tek derdim bir an önce yemek-içmek faslını bitirip yatağa girmekti. Günün sonunda ıslak saçlarla yatağa girdiğimde uykuya dalmam çok da zor olmayacağı benziyor hadi bakalım yarın ola hayrola...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yetenek Mi Lanet Mi¿¿
Novela Juvenil"Eminim her biriniz doğuştan bir sürü yeteneğe sahipsinizdir. Güzel bir ses,iyi bir matematik zekası ve belkide telekinezi gibi çeşitli doğa üstü bir çok yetenek. Bunlar size bahşedilmiş muhteşem yeteneklerdir. Amaa benimki yetenekten çok biraz lane...