Hayat garip, beni sürekli şaşırtıyor ve bazen eski sevgilimin hoşgeldin partime yeni sevgilisiyle gelmesi kadar acımasızlaşıyor.
Hailey.
Harry'nin sevgilisi. Benim aniden kasabaya tekrar dönüp Harry'nin evini ziyaret ettiğim ve benim hakkında ağzına gelen her şeyi acımasızca söylediği gün bahsettiği kadın. Sözlerini hala hatırlamamak ve rüyalarıma girdiği, beynimde yankılandığı her an kalbimin çaresizce kırılmasını engelleyememek imkansızken birde nispet yapar gibi benim için verilen partiye onu da davet etmesi midemin tam ortasına ağır bir darbe yemiş gibi hissetmeme sebep oluyordu.
Hailey gerçekten güzel ve alımlı bir kadındı. Benimkinin aksine sarı saçları beline kadar uzanıyordu, giydiği kıyafetler vücut hatlarını tamamen ortaya bırakmıştı. Onu baştan aşağı süzen birinin güzelliğinde kusur bulması imkansız gibi bir şeydi, en azından ben bulamamıştım.
Bahçedeki dikdörtgen masa etrafında toplanıp güle eğlene şarkı söyleme faslımız Harry ve Hailey geldiğinde sona ermişti. Herkes Harry'nin Hailey'i getirmesine şaşkındı hatta Zayn Harry'e yanındaki kızın kim olduğunu bile sormuştu. Harry en yakın arkadaşlarıyla evleneceği kızı tanıştırmayacak kadar mı kapatmıştı kendini? Eğer öyle değilse bu işte bir terslik olmalıydı. Çünkü Harry gizli saklı, biriyle nişanlanacak bir insan değildi, gerçi Harry benden başka biriyle nişanlanacak bir insan da değildi ama olanlar olmuştu işte.
Hailey benim Harry'nin eski sevgilisi -ve eskiden her şeyi- olduğumu bilerek mi bu masada oturuyordu bu merak söz konusuydu. Ama daha çok merak ettiğim şey ise; Harry'nin evlenme teklifi edecek kadar sevdiği kız arkadaşına neden böyle davrandığıydı.
Harry için sınırlar yoktu. Bir yerde nasıl davranacağını kimse söyleyemezdi. Mesela beni nerde öpeceğini kimse belirleyemezdi ya da ailemiz var diye beni kucaklayıp sevgiye boğmamasının hiçbir sebebi olamazdı. O yüzden eski sevgilisinin yanında oturuyor olması Hailey'e bütün sevgisiyle yaklaşmayacağı anlamına gelmiyordu.
Evet, yan yana oturuyorduk. Bu gece benim ruhsal anlamda çöküşüm için düzenlenmiş gibiydi. Harry yanımda oturuyordu ama buna sevinemiyordum ya da onu doya doya izleyemiyordum çünkü tam karşısında kız arkadaşı oturuyordu. Bir de bunlar yetmezmiş gibi Harry'nin her hareketinde kollarımız birbirine çarpıyor, tenlerimizin temas ettiği her an vücudum karıncalanıyordu.
Yavaşça tuza uzandığım sırada tuzluğun üzerindeki elimi kavrayan ellere baktım. Sonra Harry'e döndüm. Doğrudan gözlerimin içine bakıyor olduğunu görmek kısa bir anlığına nefesimi kesti.
"Önce ben uzandım." Gözlerim kırmızı dudaklarının hareketini takip ederken kulaklarım etrafındaki diğer bütün seslere kendini kapatmış, Harry'nin boğuk sesine odaklanmıştı.
"Ama önce ben tuttum?" ellerini hala ellerimin üzerinden çekmemiş olması mayışarak göğsüne sokulma isteğimi tetikliyordu. Sandalyesinde oturuşunu bana döndürdü. Bende onu takip edip ona döndüğümde dizlerimiz birbirine değmeye başlamıştı. Gözlerini birkaç saniyeliğine benden ayırıp masadakilerde gezdirdiği sırada titrek bir nefes verdim. Tekrar bana döndüğünde tuzluğun üzerindeki elimi tuzluktan ayırıp bacağımın üzerine bıraktı yavaşça, sonra üstüne kendi elini yerleştirip "Öncelik benim." diye mırıldandı. Normal oturuşuna dönüp patates püresini tuzlamasına rağmen eli hala masanın altında, benimkinin üzerindeydi.
Gözleri etrafı takip ederken dikkatle onu izleyip şu an tam olarak ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.
Tekrar bana dönüp arkada topladığım saçlarıma baktı, "Rengi çok yakışmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Melodrama || harrystyles.
FanfictionBir gün sırf seni öpmeyi unuttuğum için geri döneceğim.