7.Bölüm

892 90 133
                                    

Lütfen, medyadaki şarkı ile dinleyin. Bu önemli.

*

Şenlik havası her yerdeydi.

Greenwich kasabası, Londra'nın güneydoğusunda kalan ve boylamların derecelendirilmesinde sıfır olarak kabul edilen bir semttir, bu yüzden turist sayısı -özellikle yaz geldiğinde- Londra'nın birçok kasabasının toplam nüfusundan daha fazladır. Seneler önce bunu fark eden kasaba halkı, yeşil toprak örtüsüyle gözlerde hoşgörü uyandıran küçük kasabamızın daha çok insana ulaşması ve daha çok ziyaretçi kazanması için bir şeyler yapmayı uygun görmüşler. Bunun ardından belediye binasında toplanılmış ve kasaba halkının, kasabamızın lehine istekleri yetkili kişilere iletilmişti.

Kasabamızda yaz ayları geldiğinde başlayan ve bitmek bilmeyen şenlik ortamının çıkış hikayesi bu şekildeydi. Uzun zamandır tadamadığım sıcak atmosferin baş kaldırması ve ben henüz Harry'nin kırıcı sözlerine ithafen kasabayı tekrar terk etmeden başlaması beni heyecanlandırıyordu. Bu şenliğe her türlü insan katılabilirdi ve dilerse iş yapıp para kazanabilirdi. Hal bu yönde olunca şenliğin yapılmaya başladığı ilk sene güzeller güzeli büyük annem Natalie, annesinin tarifi limonlu dondurmasıyla şenlikte satış yaparak belediye başkanının evinde bahçıvanlık yapan büyük babama maddi anlamda destek olmak ve annesinin limonlu dondurma tarifini yeni insanlara tattırmak istemişti. Böylece bir geleneği başlatmıştı. Büyükanneme annesinden kalan bu tarif, daha sonra o öldükten sonra anneme kalmıştı ve annem de şenlikte limonlu dondurma satmaya başlamıştı. Bu karara etrafındaki çoğu insanın o dondurmaları tatmak istemesi ve büyükannemin hatırası sebep olmuştu.

Kesinlikle aklımda böyle bir düşünce yoktu ve hayır, bunu yapacağıma yüzde sıfır ihtimal bile vermiyordum. Fakat salonumun duvarlarını boyadıktan sonra çekmeceleri karıştırırken bulduğum büyükannemin tarif defteri ve içinden annem, büyükannem ve benim limonlu dondurma stantının önünde çekildiğimiz fotoğraf çıktığında bir anda kendimi mutfakta bulmuştum. Tarif defteri bir yanımda, rendelediğim buzlar bir yanımda duruyordu. Büyükannemin ve annemin yaptığı gibi yapabilme umudum yoktu fakat onları bu dondurmayı yaparken çokça kez izlemiştim. O yüzden en azından ortaya rezil bir şey çıkmayacağını düşünüyordum.

Beyaz mobilyalarla döşenmiş küçük mutfağa limon kokusu ve salondaki gramofondan yükselen caz müzik hakimdi. Senelerce şenlik havası bizim evde böyle karşılanmıştı.

Evi, hatta bahçeyi dolduran limon kokusu ve büyükbabamın büyükanneme aldığı eski gramofondan yükselen 50'ler plaklarının içte sıcak bir tat bırakan cızırtıları.

Ellerimin ıslaklığını üzerimdeki kırmızı ipek elbisemin kumaşına silerken annemin burda olsaydı bu hareketimden dolayı beni azarlayacağını biliyordum. Bir zamanlar bende göz devirme dürtüsü yaratan hafif atışmalarımız bile, şu an kalbimin ortasında asılı kalan bir pırıltıydı. Dudaklarımın arasında ince bir nefes olan keşkelerim, bu anları düşündüğümde büyük bir iç çekişe dönüyordu. Keşke, diyordum. Keşke o zamanlar da bu anların kıymetini bilebilecek olgunluğa sahip olsaydım.

Eğer zihnimde dönüp dolaşan anıları bir film şeridi gibi beyaz perdeye aktarıp izleme şansına sahip olsaydım, en önce annemle aramızdaki tatlı atışmaları izlerdim. Yüzündeki gelip geçici kızgın ifadeyi, o kızgın ifadeyi silmek için yaptığım cilveleri.. Babamla bu limon ağacını bahçeye diktiğimiz günü daha dün yaşamış gibi hatırlıyordum mesela. Ya da Harry ile çimenlere uzandığımızda bahçede bitip bilmeyen kıkırtılarımız, komşu evlerin bizi biraz sessiz olmamız için uyarması ve bizim daha fazla güldüğümüz anlar.
Annem ve babamı ruhen, bedenen kaybettim. Onları birer yıldız olarak gökyüzüne uğurladım. Harry ise burdaydı fakat ruhunun tamamen benimkine karıştığı günler çok eskide kalmıştı, bedenen ise yanımda olmaktan çok uzaktı.

Melodrama || harrystyles.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin