YARAMIZDA KALSIN-4

45 23 15
                                    

Keyifli okumalar ♥

Günler günleri kovaladı saatler saatleri. Etrafımdaki herkes beni neşelendirmek için çaba sarf ediyorlardı. Özellikle Ali her an her dakika yanımdaydı ona sonsuza kadar minnettar kalacaktım. Beni bir abi gibi hep koruyup kolluyordu. Onun hikâyesini de az çok öğrenmiştim babaannesine bakmak için çalışmış küçük yaşta başarısızlığı da asla sevmez. Basketbol oynadığı gün de aslında öğretmenlerle anlaşmış sınıfta kalan en yakın arkadaşını kurtarmak için böyle bir fikir ileri sürmüş aslında bu işin eğlencesiymiş. Öğretmenler kazandığı halde en yakın arkadaşını derslerden biraz puan vererek geçirmişlerdi. 20 yaşındaydı okula geç başlamıştı o yüzden iki senesi boş geçmişti. Ayakları üstünde durmayı çok iyi başarmıştı. Peki şimdi ne yapacaktı? Üniversiteye gidecekti onunda bir hayatı vardı sonuçta. Beni bırakacak mıydı?

Yerde dizlerimin üstüne yürüyerek Ali'ye yaklaştım koltukta oturup karneme bakıyordu. 11. sınıfı takdir ve onur belgesi ile bitirmiştim. Bunu bayağı bir övmüştü. İnek demek övmek olmuyordu değil mi? Annem ve babamla birlikte karne heyecanını yaşamayacaktım bir daha. Bunun burukluğu üstümdeydi. Ali ise bu burukluğu yaşamamam için elinden geleni yapıyordu. Anne gibi övüp baba gibi gururlanıyordu. Kendisi ise teşekkür almıştı. Aklımdaki düşünceleri içimde daha fazla tutamayıp konuştum.

" Ali."

"Söyle." Gözlerimi devirip konuşmaya devam ettim. " Şaşı olacaksın öyle yapma bir daha." Yine gözlerimi devirme isteğim gelmiş olsa bile yapmayıp devam ettim.

" Sen şimdi ne yapacaksın yani seninde bir hayatın var sonuçta üniversiteye gideceksin."

" Ee yani." Bu gıcık hareketleri beni deli ediyordu. Bazen ise bilerek yaptığını aklımı dağıtmam için düşüncelerimden çıkmam için yaptığını düşünüyordum.

" Gidecek misin?" Cevabını merakla bekliyordum bir o kadar da korkuyla.

" Tabi gideceğim. Burda senle ömrümü çürütemem."

" Yalan?" Bu söylediğine tabi ki de inanmamıştım.

" Söyledim." Elindekilerini kenara bırakıp yere yanıma çöktü. " Seni bırakmam üniversiteyi hiç düşünmedim benim olayım basket." Dersleri çok iyidi. Neden üniversiteye gitmek istemiyordu ki.

" Benim yüzümden mi üniversiteye gitmeyeceğim diyorsun?" Kaşlarını çattı.

" Sence ben küçük aptal bir kız için mi üniversiteye gitmekten vazgeçeceğim." Bu sözleri beni sinirlendirmişti. Yanından kalkmaya çalıştım ama kocaman eliyle omuzumdan aşağı doğru baskı uyguladığı için yine aynı yerime oturdum. Dağınık olan saçlarımı daha fazla dağıtabilirmiş gibi karıştırmaya başladı. " Senin hayatımda olman beni kısıtlamıyor, kendine bir suçluluk payı çıkarma hemen. Üniversite kafasını yaşamak istemiyorum. Belki ilerleyen yıllarda. Şuan yapmak istediğim bir şey yok ne olacak bakıp göreceğiz. Sen benim kardeşimsin sonuna kadar yanında kalacağım. Evlensen bile. Benden kurtuluşun yok çilli." Burnuma vurmasıyla ona sarıldım. Seviyordum ya ben bunu.

Kapının çalmasıyla ondan ayrılırken kimin gelmiş olacağını düşünüyordum. Ali önde ben arkada ilerlerken Ali bir anda durdu tabi bende duracağını tahmin etmediğim için sertçe sırtına çarptım. Gür bir kahkaha attı. "Öküz ne yapıyorsun!?" Tıslamamın ardından başımı ovdum. Kapıyı açmasıyla  Sinan abi ve elinde çantası olan gözlüklü birini gördüm. Ali Sinan abiye hoşgeldin diyerek içeriye davet etti. " Hoşgeldiniz." Sinan abiye bakıp söylediğim de yanındakine bakmaya başladım. Sinan abi de daha fazla sessizliği uzatmayıp konuştu. " Avukat Salih Akar. Miras hakkında konuşmak için geldi." Miras mı? " Ne mirasından bahsediyorsunuz?" Avukat bey konuşmaya nasıl başlayacağını bilmiyordu aynı tedirginlik Sinan abi de vardı. " Selim beyin arabası, bu ev ve yazlıkta ki evin size verilmesi için bir vasiyet hazırlanmış. Tabi bankada ki paralarda dahil." Göz yaşlarım yine akmaya başladı. Ali yanıma gelip elimden tuttu. " Selim Bey'in ve Necla Hanım'ın hiç çocuğu yok bunun üzerine bana verdikleri vasiyete uyularak her şey size devredilecektir."  Ali araya girip konuştu " Nasıl çocuğu yok?" Bunun cevabı Sinan abi vermek ister gibi boğazını temizledi. " Necla sadece bir kez hamile kaldı ve kaza sonucu bebeğini kaybetti. Rahmi alındığı için de bir daha asla çocuk sahibi olamadı. Necla bunu uzun bir süre kabullenemedi. Sürekli ağlama krizlerine giriyordu. Bir kadın için en zor şey anne olamamaktır. Annen bunun acısıyla her gün eriyip gidiyordu. Selim Bey bir gün kollarında sen ile çıkageldi. Evlatlık edinmişti 1 buçuk yaşındaydın. Necla seninle birlikte yeniden doğmuş gibiydi her an yanındaydı seni herkesten koruyup kolluyordu ." Soluklanmak için durduğunda duyduklarımla neye uğradığımı şaşırmıştım. Günlerdir harap olduğum kişiler  benim öz annem ve babam değiller miydi? Beni nasıl olurda böyle bir yalanla büyüttüler. " Hiç bir yerde Selim Bey ve Necla Hanım'ın kızı olarak geçmiyorsunuz. Soyadınız ise tamamen benzerlik. Bu yüzden bir vasiyet hazırladı ve ne varsa size verilmesi gerektiğini söyledi. Siz de iki gün önce 18 yaşına girdiğiniz için...." Bir kaç dosya çıkarıp kalemle önüme bıraktı. " Devir işlemlerini halletmek için geldim." Avukat Bey'in beni sersemleten sözlerinden sonra daha fazla dayanamamış gözümün kararmasıyla Ali'nin kollarında bayıldım.

♪♪♪

Kendime geldiğimde koltukta uzanıyordum. Koskoca bir yalanın ortasında büyümüştüm. Göz yaşlarım bu sefer de bunun için akmaya başladı. Beni sırf mirasa ortak yapmamak için nüfusuna bile kaydetmemişlerdi. Annem her zaman üzerime titrerdi. Babam ise mesafesine bir türlü anlam veremiyordum bu yüzdendi annemin ölümüne daha çok üzülmem. Onun bana verdiği sevgiyi bir daha hissetmeyecek olmamdı. Benim gerçek ailem kimdi? Hayattalar mıydı?

Aldığım nefesler bile yetmiyordu boğulacak gibi hissediyordum. Gitmeliydim herşeyi herkesi arkada bırakıp gitmeliydim bir daha bu şehre gelmemek üzere sessizce çekip gitmeliydim. Yatağımdan kalkıp dolabın üzerinde olan bavulu almaya çalıştım boyum tabi ki de almama yetmiyordu. Sandalye yardımıyla bavulu alıp dolapta ne varsa teker teker koymaya başladım. Herşeyi aldıktan sonra kumbarama yöneldim. Fazla para harcayan biri olmadığım için bir süre idare edebileceğim kadar paramın olduğunu düşünüyordum. Paraları katlayıp cebime sıkıştırdım. Annemin bana vermiş olduğu kartı ise cebime koyup bavulumu alarak aşağıya indim. Ali mışıl mışıl uyuyordu, yüzümde tebessüm oluşmuştu. Bavulumu bırakıp pencereye doğru ilerledim, perdeyi sıkıca kapayıp güneş ışınların yüzüne düşmesini engelledim en nefret ettiği şeyde buydu. Mutfaktan kalem ve küçük not defterini alıp tekli koltuğa oturdum. Bunu Ali'ye yapamazdım hep yanımda olmuştu. Bir an gitmekten vazgeçsem de hemen kendime geldim. Bu şehirde yapamazdım, bu evde yapamazdım. Her yer onlarla doluyken olmuyordu hayatıma devam edemiyordum. Göz yaşımı silip yazmaya başladım.

Bir süre düşünüp nasıl başlayacağımı düşündüm. Aklımda vedaya uygun sözcükler yoktu. "Geri geleceğim." Yazıp kartı da çıkarıp şifresini yazdım. Zor zamanlar geçirebilirdi en azından bunu kullanmasını umut ediyordum. Bavulu alıp kapıya doğru ilerledim kapının koluna uzandım ve kapıyı açtım arkama dönüp baktığımda Ali'nin güzel yüzünü gördüm. 1.92 boyuna rağmen oraya nasıl sığdığını düşündüm. Yapamayacaktım. Koşulsuz şartsız yanımda olup beni bırakmayan bu adamı ben nasıl bırakacaktım ki. Kapıyı kapatmak için hamlede bulunsamda kapı kapanmadı dönmemle birlikte burnuma kapatılan bezle nefes almamaya çalıştım. Biliyordum nefes alırsam bayılacaktım. Bağırmak için kollarında çırpınmaya başladım ama çok sert tuttuğu için boğuk sesler çıkıyordu. Bavula sert bir tekme atmamla Ali uyanıp etrafa baktı nefessizlikten neredeyse gözlerim yaşarmaya başlamıştı. Ali " Ne oluyor lan orda. Bırakın kızı!" Gürleyip yerinden kalkıp hızla bize gelmesiyle  bakış açıma giren silahla gözlerim sonuna kadar açıldı. Daha fazla nefessiz kalamayıp nefes aldığım da Ali'ye de bir el ateş edilmişti omuzuna isabet eden kurşunla  dizlerinin üzerine çöktü. Benim bilincim yavaş yavaş kapanırken son duyduğum ses Ali'nin inlemeler içinde beni bırakmalarını söylemesiydi.




Sizleri çok seviyorum ♥ Saygılarımla^_^
#kocabiryalan

YARAMIZDA KALSINHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin