yabancı: biliyorum, sana mesaj atmamam gerekiyor.
yabancı: ve eminim ki şu an konuşmak istediğin son insan benimdir.
yabancı: çünkü... biliyorsun, ben sadece sana rahatsızlık veriyorum.
yabancı: ama iyi olup olmadığını merak ettim.
jisoo: beni rahat bırak demem senin için gerçekten hiçbir anlam ifade etmiyor, değil mi?
yabancı: açıkçası ediyor.
yabancı: çünkü senin o güzel aklından geçen ve bana yazdığın her şey benim için değerli.
yabancı: ama ben yanında olmak istiyorum.
jisoo: ben bunu istemiyorum.
yabancı: sadece bu gecelik, jisoo.
yabancı: izin ver.
yabancı: dertlerini kimseye anlatmayı sevmediğini biliyorum,
yabancı: ama sadece bir seferliğine birini kalbinin duvarlarından içeriye al.
jisoo: kalbimin etrafında duvarlar yok.
jisoo: beni tanımayan birinin onu kalbime alacağımı düşünmesi ise saçmalık.
yabancı: o kızların dediklerini umursadığını biliyorum.
yabancı: her ne kadar umursamıyormuş gibi davransan da.
jisoo: sen de mi biliyorsun?
jisoo: sikeyim, her şey ne kadar çabuk yayılıyor bu küçük boktan okulda.
yabancı: ve bütün bunların sebebinin lisa olduğunu da biliyorum.
yabancı: ama bildiğim bir başka şey de,
yabancı: söylediklerinin doğru olmadığı.
jisoo: ne yani, lezbiyen olduğumu düşünmüyor musun?
yabancı: bahsettiğim şey bu değildi, jisoo.
yabancı: sen hastalıklı değilsin.
yabancı: bu hisler, bu aşk...
yabancı: geri kalan her şey kadar normal.
jisoo: ama voleybol takımı ve okulun geri kalanı öyle düşünmüyor.
yabancı: canları cehenneme.
jisoo: biliyor musun, onlar da benim hakkımda böyle düşünüyor.
jisoo: cehenneme gideceğimi.
yabancı: ah, hadi ama, jisoo.
yabancı: sen zeki bir kızsın.
yabancı: tanrı'nın canlıları seven, onlara yardım eden ve kendisine ibadet eden herkesi sevdiğini biliyorsun.
yabancı: masum bir kalbi kırmanın tanrı'nın gözündeki cezası çok daha büyük olsa gerek.
jisoo: adını bilmediğim biriyle gecenin bir yarısı tanrı hakkında konuşmak...
jisoo: ölmeden önce yapılacaklar listemde yoktu ama halletmiş oldum.
yabancı: haklı olduğumu biliyorsun.
yabancı: ama elbette bunu itiraf edemeyecek kadar dikbaşlısın.
yabancı: sorun değil, jisoo.
jisoo: jennie'yi tanıyor musun?
yabancı: jennie kim?
jisoo: evet?
yabancı: hayır, hangi jennie?
jisoo: KAHDKAHKDSSKJLSF
jisoo: pardon, ama adı bu
jisoo: jennie kim
jisoo: seninle aynı dönemde
yabancı: evet, tanıoyrum
yabancı: tanıyorum*
yabancı: neden, ne olmuş ona?
jisoo: hiç, sadece sordum.
yabancı: bilmek istiyorum, lütfen.
jisoo: voleybol takımında biraz kargaşa çıkarmış da.
yabancı: ve sen bunu biliyorsun, çünkü?
jisoo: dedim ya, küçük bir okul.
jisoo: her şey çabuk yayılıyor.
yabancı: kargaşadan kastının ne olduğuna göre bu değişebilir.
jisoo: kızlardan birinin burnunu kırmış sanırım.
jisoo: insanlar, onların bana dedikleriyle ilgili olduğunu söyledi.
jisoo: tanımadığım birinin bunu yapması...
yabancı: evet?
jisoo: yani, bilmiyorum
jisoo: değerli hissettirdi.
jisoo: sanki bir bok çuvalından fazlasıymışım gibi.
yabancı: jisoo,
yabancı: siktir, kendin hakkında cidden öyle mi düşünüyorsun?
jisoo: bazı şeyler değişmiyor, bilirsin.
yabancı: benim için bundan fazlasısın.
jisoo: teşekkürler. :)
jisoo: bu arada...
jisoo: benim için jennie'ye teşekkür edebilir misin?
yabancı: neden gidip kendin etmiyorsun?
jisoo: benim yüzümden başına bela aldı zaten.
jisoo: sanırım bunu yapacak yüzüm yok.
yabancı: onun böyle düşüneceğini zannetmiyorum,
yabancı: ama elbette,
yabancı: senin adına jennie'ye teşekkür ederim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
oh, calamity! [jensoo]
Любовные романыbana nasıl baktığını görmediğimi sanıyorsun, ama görüyorum. en yüksek: jensoo'da #1 (28.08.18, 30.01.19)