"Gamzelerin Esareti"

156 4 5
                                    

Bölüm Şarkısı : Göksel :Uzaktan

Dizine dokunan elle bakışlarını Kağan'dan ayırdı Alya.

Karen büyük gözlerini endişeyle Alya'nın yüzünde gezdirdi.

"Kanka iyi misin, bayılacak gibi duruyosun"

"İyiyim niye kötü olucam"

"Bilmem, ne zaman Kağan'ı görsen nefes almayı unutuyosun ya, hani nefessizlikten bayılırsın falan"

Alya arkadaşına önce göz devirdi. Sonra ikisi birlikte kıkırdadılar. Karen haklıydı. Alya iki senedir Kağan'ı her gördüğünde nefes almayı unuturdu. Ve kalbinin gümbürtüsü dışında bir şey duymazdı. İki senedir Kağan'ın iki oyuk gamzesi onu esir almıştı.

"Of çok tatlı değil mi"

Göz devirme sırası Karen'deydi.

" Bi şey diyim mi? Oğlana diyecek hiçbir şeyim yok. Ama sen onu görünce eriyip bitiyosun. Tamam çocuk tırnağımın ucu kadar tatlı olabilir. Ama bu kadar abartmaya da gerek yok ki sis."

"Napim ya, sanki benim elimde olan bi şey alla alla ya"

"Herneyse ben kantinden kahve alıcam sana da alıyım mı"

"Yok istemiyorum"

"Zıkkımın kökünü iç"

Karen söylene söylene okula giderken Alya arkasından sırıttı. Sonra ani bir kararla o da Karen'in peşine düştü.

O sırada basketbol oynayan Kağan Alya'nın sahaya doğru ilerlediğini görünce istemsizce kızı izlemeye koyuldu. Havayı döven uzun saçları, o güzel gözlerinin üzerindeki gözlükleri, üstünde ki okul forması onu o kadar güzel gösteriyordu ki..

Kağan nefesini tuttuğunu fark edip soluğunu sertçe verdi.

İki senedir,ikiside,birbirlerinden habersiz, birbirlerini her gördüklerinde nefeslerini tutuyorlardı.

Alya tam basket sahasından geçerken basket topu sahanın dışına fırladı ve Alya'nın kafasına sertçe çarptı. Çarpan topun etkisiyle Alya yere düşerken gözlükleri gözünden fırladı.

Kağan topu atan çocuğa öldürücü bir bakış atıp hızla sahanın dışında ki Alya'nın yanına koştu.

Alya o sırada gözlüğünü aramak adına yerde sürünmekle meşguldü ki beline sarılan güçlü kollar onu kaldırdı. Kağan yerdeki gözlüğü alıp Alya'yı kendine çevirerek gözlükleri gözlerine yerleştirdi.

Alya'nın kalbi karşısında gördüğü yüzle teklerken,aldığı kokuyla bayılmamak için kendini zor tuttu. Ellerini hızla Kağan'ın kollarından çekip aralarına belli bir mesafe koydu.

"Kim attı o topu"

Kağan sırıttı.

"Napıcaksın minik kuş"

"Ne minik kuşu ya, düzgün konuş. Ayrıca napıcaksam yapıcam sanane"

"Hmm atarlıyız baya."

"Kim attı dedim o siktiğimin topunu"

Bu kız küfürlü konuşunca çok tatlı olmuyo mu ya

"Ben attım, eee napıcan şimdi topumuzu mu kesicen minik kuş"

"Bana bak ben minik falan değilim ve ayrıca canım o topu patlatıp bi tarafına sokmamı istemiyorsan benden çabuk özür dile orman ayısı."

Alya bunca lafı hiç teklemeden nasıl ettiğine şaşırdı ama renk vermedi. Ayrıca Kağan'a gerçekten sinir olmuştu. Topu kafasına atıp beynini sallamayı biliyordu, insan bir özür dilerdi.

GAMZELERİN ESARETİ (Bordo Kartallar Serisi) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin