Bölüm 5

1 0 0
                                    

İnsanlar ikiye ayrılır: Sonunda büyük bir zafer kazanacağını bildiği bir yolun henüz başında karşısına çıkan ilk engele takılıp düşünce kaybettiğini zannedip pes eden ve tüm zorluklara rağmen asla pes etmeyip hazineye ulaşan insanlar.
                                                *************
      P merkezinin yöneticileri sonuçlarım karşısında şok olmuştu, tabi ben de buna şaşırmıştım. IQ testinden sonra benim robotik bölüme almaya ve saha arkası elemanı yapmaya zaten karar vermişlerdi ama formalite icabı FGT yapmışlardı. Şimdi ise beni en başından beri küçümseyen Lee yani fiziksel bölümün başkanı benim bir saha elemanı olmam konusunda ısrar ediyordu; Safir yani robotik bölümünün başkanı bu zekanın harcanmaması gerektiği konusunda ayak diriyordu. Benim önümde tartışmaya başlamışlar ve sonra susmuşlardı. Şimdi ise Safir beni burada olası bölümüm belirlenip son teste girene kadar ve testi geçersem temelli benim olacak odaya götürüyordu. Odalar merkezin ilk altı katı boyunca dikdörtgen şeklindeki katların kenarları boyunca yerleşmişti; merkezin en alt katı yani yedinci kat ise tamamen yatakhaneydi ve sadece bu yatakhanede üç bin oda vardı. Katlarda ise iki kenara elli diğer iki kenara altmış olmak üzere iki yüz yirmi oda vardı. Toplam bütün merkez için dört bin üç yüz yirmi oda vardı. Bunların bazıları ofis olarak kullanılıyordu, eğitmenler için oda ve ofis ayrı bulunuyordu. Bu odalar dışında merkezde spor salonları ve bilgisayar laboratuarları vardı. Bir de üniforma için odalar vardı. Safir beni yatakhanede en köşedeki odaya götürdü. Üç bin oda ve koridorlar sanki yüzyıllar öncesindeki kiralık depolar gibiydi. Benim odam en köşedeki üç bin numaralı odaydı. Bu oda Safir buraya ilk geldiğinde kaldığı odaydı.

      Odaya girdim, küçük bir daire gibiydi. Yatak odası, çalışma odası, mutfak, banyo ve tuvalet bulunuyordu. Ben hayal ettiğimden çok daha büyük ve güzeldi. Benim hayalimdeki odada sadece yatak vardı, tuvalet ve banyolar ortak kullanılan farklı bir bölmede bulunuyordu. Buraya bir oda demek bir hakaret sayılırdı. Burası küçük bir evdi. Her yeri gezmem gerekiyordu. Odaya girmeden önce kapıyı incelemiştim. Metal, güvenlikli bir kapıydı, odanın sahibi ve buranın iki başkanı hariç kimse kapıyı açmazdı. Kapılarda sahibinin ismini taşıyan bir ekran vardı, bu ekranın kenarında ise bir şerit vardı. Bu şerit şimdi beyazdı ama bölümüm belirlenip son testi geçince hangi bölümdeysem o bölümün rengini alacaktı. Yatak odası bir yatak ve küçük bir koltuk sığdırılmış tatlı bir yerdi. Duvarlar beyaza boyanmıştı ama üzerinde gri şeritler vardı. Oldukça iyi aydınlatılmış bir oda olduğunu ilk anda fark etmiştim zaten. Sıradan küçük bir yatak odasıydı ama tuhaf bir obje bu sıradanlığı bozuyordu: analog bir duvar saati. Bu saatler geçen çağdan kalma artık kullanılmayan eşyalardı. Bunların yerine dijital saatler tercih edildiğinden üretimi kesilmişti. Ayrıca saat bozuktu, buna rağmen saati duvara montelemiş, sabitlemişlerdi. Bu saat biraz tuhaf gelmişti. Çalışma odasına geçtiğimde aynı saatin bu odada da bulunduğunu görünce şaşırdım. Birebir aynısıydı, hatta aynı zamanı gösteriyorlardı. Mutfakta da bu saati görünce şaşkınlığım yerini şüpheye bırakmıştı. Banyo ve tuvalette ise saat yoktu. Şüpheyle düşünmeye başladım. Bu saatler neyin nesiydi?

      Kendimi yatağın üzerine attım ve düşünmeye devam ettim. Bir şey olmalıydı, tüm saatler yapım olarak aynıydı, bunun yanı sıra aynı zamanı gösteriyorlar, duvarın tam ortasında duruyorlardı. Bir süre sonra kapı açıldı. Bunu duyunca hemen ayağa kalkıp koridora gittim. Safir oradaydı. Hazır ola geçip "Buyrun efendim" dedim. "Rahat" komutunu verince hazır oldan çıktım. Onu takip etmemi söyledi sonra da beni üniforma alacağım yere götürdü. Beyaz bir üniforma dikilmişti, bunu giymemi söyledi. Sonra da "Odana gidebilirsin" dedi ve gitti. Ben üniformamı giyip odama gittim. Hâlâ son testimi hangi bölüme göre yapacağım hakkında bir bilgim yoktu. Hazırlık yapmak gibi bir şansım yoktu. Bu durum beni tedirgin ediyordu, bu testi geçemezsem uğruna çalıştığım her şey boşuna gidecekti, burası kurulduğundan beri ajan olan soyumu asla gururlandıramayacaktım. Gerçi soy ağacıma baktığım zaman hiçbiri P timine girmeyi başaramamıştı. Yine de benim başarısız bir ajan olmam demek soyumu örnek alamamışım demekti. Bu testi geçmek zorundaydım ama eğer geçemezsem ailemi görebilcektim. Bu iyi bir şeydi ama onları hayal kırıklığına uğramış olacaktım ki bu da kötü bir şeydi.

DİKTATÖRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin