Ben , kontrol ediliyorum. Kaçamayacağım bir şey tarafıdan ; kendi benliğim tarafından. Benliğimin dış dünyaya olan duyarlılığı tarafından kontrol ediliyorum. Duygularımı şekillendiren dış dünya iken benmişim gibi davranıyorum. Belki de bu yüzdendir ; Tanrıya inanmayışım ama hayran oluşum. Canlı olan ; Düşünme yetisine sahip her canlının kararlarını başka faktörler şekillendirir. '' Saf karar '' diye Bir şey yoktur .
İnanmadığım birşeye hayran olmak bir bakıma ilginç olsada gerçek hayranlığın göstergesidir. Eğer söylendiği gibi Evren'i ve Dünya'yı yarattıysa ona hayranım. Bu kadar umursamaz olmasına hayranım. Hiç kimsenin iyi bir hayatı olmayışına , hep bir eksikle yaşamalarına neden oluşuna hayranım. Aslında kıskanıyorum. Onun umursamazlığını kıskanıyorum.
Peki beni içine soktuğu eksiklik neydi ? Varlığım bile başlı başına bir eksiklikti. Her açıdandı , eksikliğim. Eksik olmayan tek şey görünüşümdü. Ama içi çürük kırmızı bir elma neye yarardı ki ?
Her şekilde eksiğim ben. Çocukkende eksiktim. Beş yıl önce ise kendimi bile kaybettim. Daha kolay kontrol edilir oldum. Canlı olduğuna inandiğim '' Duygularım'' tarfından. Hiçlik duygularıyla sarmalanmış hislerimin mantığım tarafından kontrol edilebilir olmasıysa tek şansımdi.
Fakat bazen işler yolunda gitmiyor ve ikisi birbirini destekliyordu. Örnek verecek olursak şu anda '' Love To Death '' adlı barın önünde duruyor oluşumda bu yüzdendi. Sezgilerim bir an önce buradan gitmemi söylesede , geç kalmıştım. Yıllar sonra kendisini gösteren iyilik duygularım annesi ölen arkadaşıma yardım etmemi söylerken , mantığım yaşadığım evden daha doğrusu hafta sonları gitmem gereken evden uzaklaşmam için bunu kabul etmişti. Sonuçtaysa sezgilerimin değişiyle '' Bok yoluna gitmek için. '' buradaydım. Gerçi sezgilerime göre yaşıyor olsaydım yaptığım herşey bir iyilikle sonuçlanırdı. Görünüşüm daha çok insanlara zarar veren biriymişim gibi göründüğünden bu durum garip olabilirdi. Tabi ki yaptıklarımın neredeyse hepsi görüntüme zıt olsada içimde kopan fırtınaları anlayamayan insanlar için davranışlarımı düzeltecek değildim. Düşüncelerime ara verip bardan içeri girmem gerekiyordu. Bu yüzden siyah saçlarımın gizlediği yüzümü lacivert kapşonumla daha da gizlemeye çalışarak örttüm. Kendimi '' uyuşturucu satıcısı '' gibi hissetsemde yüzüm açık gezinmemeyi öğrenmiştim. Gereğinden fazla bela çekiyordum ve çektiğim her bela bana takıntılı hale geliyordu.
'' Soyguncumusun ? '' sesin geldiği yere döndüğümde bana bakan sarışın kızı görmemle gülüşümü saklamak için ayrı bir çaba sarf etmem gerekmişti. Soyguncu olsaydım eğer söylemezdim değil mi ?
'' Seni soyacağim. İzin verirmisin ? '' diye sorduğum soruya ne mal olduğunu belli eden bir cevapla karşılık verdi. '' Bende çıkarabilirm.'' diyerek kıyafetlerini işaret etmesiyle tanımadığım insanlarla konuşmamam gerektiğini bir kez daha anladım. Gerçi ben kaçırılmaktan çok kaçıran taraf oluyordum ve sonunda dayak yiyor oluşumsa değişmeyen tek gerçekti. En azından yaşadıklarımın hepsi bana ait olan duygularım yüzündendi. Beni kontrol eden duygularım. Güvenmediğim birisine açamadığım kalbim. Kalbimin taşıdığı yaralı duygularım. Bu yüzdende tam beş yıldır yanlızdım. Biliyorum onlar teklif ediyor ama ben kabul etmiyorum. Gerçekten.
Düşüncelerimden sıyrılırsak yaklaşık 15 dakidadır barın önünde duruyordum. Biraz daha '' uyuşturucu satıcısı '' görüntümle burda beklersem birileri sırf eğlenmek için bile polisi arayabilirdi.
Daha fazla kapının önünde dikilmenin bana hiç bir yarar sağlamadığını tam anlamıyla idrak etmemle ; kaldığım üniversite yurduna yakın olup , adını defalarca duymama rağmen hiç gelmediğim bara doğru adım attım. İçeri girmemle alkol, sigara ve kahkahaların duyularımı etkisi altına alması bir olmuştu. Yurttakilerden duyduğum kadarıyla buranın en iyi barı olarak biliniyordu. Alt katta vip müşterilerin girebildiği bir striptiz clubü vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love To Death
Teen Fictionİfadesiz , umursamaz ve zavallı. Ayrıca beceriksizin tekiydi. Dövülmesine rağmen ses çıkarmazdı. Güçsüzdü, tepeden tırnağa kadar. Ruhu da gözleri kadar boştu. O, Tanrı için bile bir hata olmalıydı, benim için olduğu gibi. Ona olan duygularımı körük...