Ayşe'm hep benimle olduğun için teşekkür ederim.
Onlar için bir şey getirmemi istememişlerdi. Belkide son olaydan sonra üstüme gelmek istememişlerdi. Bilmiyorum. Sadece Ash ' ın yanında oturmuş konuştuklarını dinliyordum. Doğru söylemek gerekirse dinlemiyordum bile. Beni ilgilendiren şeyler değildi. Arada Arthur ' un anlam veremediğim bakışlarıyla karşılaştığımda birden panikliyordum. Suç üstünde yakalanmış çocuklar gibi panikliyordum. Ne yaptığımı fark edince ise kendime kızıyordum. Fazlasıyla gereksiz davranıyordum.
Çıkış saati gelene kadar öylece oturmuş hiç Bir şey söylememiştim. Bana soru sormadıları için memnundum. Yani beni konuşmaya dahil etmedikleri için . Hem neden etsinler ki ? Ben ve şaçma düşüncelerim. Ayrıca Arthur' un gerekmedikçe ağzını açıp konuşmadığını da fark etmiştim. Hayır , ağzını açmadan nasıl konuşabilirdi ki ? Her zaman ki gibi çok zekiyim. Bir matematik dahisinden ne beklenir ki ?
İşten çıkma saatim yaklaştığında '' Ash'' e söyleyip soyunma odasına döğru yönelmiştim. İşimi hızlıca bitirip bir an önce çıkmak istiyordum. Yurda büyük ihtimalle bir tırmanma macerası yaşayarak gireceğim için daha fazla geç kalmama gerek yoktu. Oda arkadaşıma söylediğim saatten geç gidersem Sam ' dan bir iyi geceler dayağı yiyecektim ki gerçekten güçlüydü.
''Soyunma odasında ki çalışanlarla konuşmamaya dikkat ederek hızlıca üstümü değiştirdim.'' dersem inanmayın. Çünkü sabahki şansım beni terk etmişti ve kilidi açmak için konbinasyonu en az üç defa girmiştim. Ardından garson önlüğüyle kendimce savaşmış ve kaybetmiştim. Bunu gören koyu kahve gözlü bir oğlan da çocuğuna bakan bir annenin şefkatiyle bana bakmıştı. Bana yardım etmek için çok fazla ısrar etmesine gerek kalmadan ilk soruşunda kabul etmiştim. Normal de kesinlikle reddederdim ama çocuğun bakışları sanki beni esir almıştı. Oğlan bana yardım ettikten sonra gülümseyerek teşekkür etmeiştim. Yaptığım şeyin ne kadar utanç verici olduğunu anladığımdaysa kızarmıştım. Kim basit bir düğümü açamazdı ki ? Bu düşünceyle iyice kızarıp kafamı dolabın kapağına vurmuş ardından da hissettiğim acıyla kendime '' Aptal '' demiştim. Gerçekten...
Odadan tüm o utanca rağmen çıkmıştım. Şimdiyse bardan çıkmak üzere barın kapısının önünde duruyordum. İlk önce yüzümdeki ifadeyi düzeltip duygusuz ifademle buluştum. Siyah şaçlarımı yüzümü kapatacak şekilde dağıtıp , lacivert kapşonumu örttüm. Elimden geldiği kadar gizlendiğimden emin olup derin bir nefes aldım. Dışarıdan gören davasına girmek üzere olan bir sanık sanardı.
Kapıyı açmak için kapı kolunu tutmuştum ki kapı birden bana doğru açıldı. Açılan kapının bana çapmasından kaçınmıştım. Ama içeri giren gruptaki çocuklardan biriyle çarpıştım. İnsan biraz yavaş olur. '' Pardon.'' diye mırıldanıp çıkmak üzereydim ki çarptığım çocuk beni kolumdan tutup '' Sen o sun. '' dedi. Bu aralar çok ünlüyüm imza falan isteyecekler yakında...
Yanında ki yeşil gözlü çocuk beni iyice süzerken '' Sam'in arkadaşı mı ? '' diye beni tutan çocuğa sordu. Anlaşılan ünlü olan ben değildim. Sam'di. Ne kadar üzüldüm anlatamam...
' Evet. '' dedikten sonra ekledi '' Herkesten koruduğu şu ezik. '' ezik olduğumu kabul ediyordum. Çünkü bu benim şeçtiğim birşeydi. Fark edilmeden yaşamayı seçmiştim ben. Kimsenin şeçmediği bir şıkkı şeçmiştim hayat sorusunda , bu yüzden özeldim ben. En azından kendim için özeldim. Sam ' in beni korumasıysa bir bakıma doğru sayılabilirdi. Simone ' ın kuzeni olduğu için koruyordu beni. Gerçi ben .beni korumasını istemiyordum. Gerçekten zor bir durumda kalsam kendimi kurtarabileceğimi o da biliyordu. Ya da öyle Bir şey...
Kolundan kurtulup bardan çıkmak için bir hamle yaptım. Ama bu aralarında ki konuşmayı kesip dikkatlerini bana vermelerini şağlamıştı. Beni tutan çocuk gülümseyerek '' Ondan fazlası. '' dedi. Kolumu daha fazla sıktığından canım acımıştı denebilir. Ama çokta güçlü sayılmazdı. Yüzümde acı ile ilgili hiç Bir şey göremeyecekti. '' Ona kum torbası diyorlar. '' dedi. Diğer çocukların gözlerinin büyüdüğünü görebiliyordum. Bir tahmin yürütmek gerkirse benimle aynı üniversiteye gidiyorlardı ki bu Sam ' i nereden tanıdıklarını açıklar. Diğer tahminimse ; bugün pek fazla dayak yemiyecektim. Beni tutan çocuk dışında hiç birinin bana vurmak istediklerini düşünmüyordum. Gözlerinde ki tedirginliği fark edebilecek dikkatli gözlerim vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love To Death
Teen Fictionİfadesiz , umursamaz ve zavallı. Ayrıca beceriksizin tekiydi. Dövülmesine rağmen ses çıkarmazdı. Güçsüzdü, tepeden tırnağa kadar. Ruhu da gözleri kadar boştu. O, Tanrı için bile bir hata olmalıydı, benim için olduğu gibi. Ona olan duygularımı körük...