Düşüncelerimi bölen şey dudaklarımın üstünde ki sıcaklıktı. Sam beni öpüyordu. Dudakları sıcaktı. Dokunuşları narindi. Öpüşü bana Teşekkür ediyormuş gibiydi. Geri çekilemiyordum. Ama karşılıkta veremiyordum. İlk kez bir erkek beni öpüyordu. Öyleyse Sam ' in bakışlarında ki şey iğrenme duygusu değil hayal kırıklığıydı. Bu düşünce ile Sam ' in içeri girmek isteyen dili için dudaklarımı araladım. Dudaklarımı araladığım bir müddet duraksadı ama dilini içeri sokruğunda dili çok meraklıydı. Dili dilimle oynuyordu ve bende nedenini bilmeden ona karşılık veriyordum. Bu farklıydı. Öptüğüm tüm kızlardan farklı bir duygu veriyordu. Sam fazla iyidi.
Dudaklarımız ayrıldığında ikimiz de nefes nefese kalmıştık. Utanmıştım ama arzuluyordum. Büyük ihtimalle Sam hiç Bir şey olmamış gibi davranacaktı ve bende ona ayak uyduracaktım. Ayak uydurmaktan başka bir seçeneğim olmayacaktı. Zaten unutacaksak neden çekineyim ki ? Sonuçta seks sadece seksti. Kızlarla beraber olduğum zaman sadece böyle değil miydi? Şimdi bunu yapmama engel olan neydi ? Hiç Bir şey.
Benden ayrılan yüzünü kendime çektim ve dudaklarını dudaklarımla örttüm. Şaşırmıştı kısa bir süreliğine de olsa açılan gözlerinden, tepki vermeyen dudaklarından belliydi. Gözleri gözlerimle buluştuğunda ise öpüşüme karşılık vermeye başlamıştı. Gözleri hazla yanıyordu. Üst dudağımı emiyordu. Dudakları arasına aldığı üst dudağımı sertçe emiyordu. Üst dudağımı bıraktığında diliyle dudaklarımı yaladı. Dili dudaklarımın üstünde gezinirken sıcaklığını hissedebiliyordum. Dudaklarımı aralamamla dili dilimle oynamaya başladı. İyi öpüşüyordu. Bende iyi öpüşüyordum. Ona rahatlıkla uyum sağlıyordum. Ne o , ne de ben çabalamak zorunda değildik. Birbirimizi tamamlıyorduk adeta. Zevkliydi. Verdiği haz muhteşemdi. Ellerimi şaçlarına götürüp her zaman dağınık olan şaçlarını karıştırdım. Sadece nefes almak için dudaklarımızın ayrılmasına izin veriyorduk. Dilimi emen dudakları dişlerini saklamakta zorlanıyordu.
Sam ' in elleri uslu durmamış tenimde gezinmeye başlamıştı. Karın bölgemde geziniyordu eli. Göbek deliğimin etrafında beni titretecek dokunuşlarla dairler çizerken, diğer eli kalçamı sıkıyordu. Arthur ' dan yediğim dayaklar etkisini gösterdiğinden Sam ' in dokunduğu yerler acıyordu. Ama arzum daha güçlüydü. Sam'in bana verdiği haz Arthur'un bana verdiği acıdan fazlasıyla güçlüydü.
Sam'in elleri yukarıya kayarken göğüs uçlarımda durdu. Dudaklarını dudaklarımdan ayırıp üstümdekini tamamen çıkarttiktan sonra kendi üstünüde çıkardı. Vahşiydi. Karnını doyurmazsa ölecek olan bir aslan gibiydi. Muhtaç ama herşeye rağmen güçlü. Boynumu öpmesiyle kafamı geriye attım. Dili, dudakları boynumda gezinirken sadece yaptığının beni tahrik etmesine izin vermekle meşgüldüm. Dudaklarından çok dişlerini kullanıyordu. İzini birakmak istediğini anlamak zor değildi. Onun sahiplenici duygularının şaka olmadığı gibi...
Boynumda izler bırakacak şekilde sertçe emmesinden sonra dudakları omuzlarımdan göğüs uçlarıma yöneldi. Gögüs uçlarımı emmeye başladığında sertleştiğimi hissedebiliyordum. Hızlı tepki vermiş olmama şaşıramadan hafifçe inledim. Sam' in başını kaldirmiş bana bakan yüzünü görmemle ise ister istemez kızardım. Dudağının sağ tarafının yukarı kıvrılmasıyla hoşuna gittiğini anlatmaya çalışan Sam ' e baktım. Yüzü çok güzeldi. Çekiciydi. Çilleri bile onun yüzünde fazlasıyla erkeksi duruyordu.
Ama yapamazdım. Ne yapmayı düşnüyordum ki ? Onunla sonuna kadar gitmeyi düşünmüyordum. Kızlar için bakirlikleri ne kadar önemli ise benim içinde önemliydi yani bir bakıma. İki saat sonra ne olduğunu unutacak olan Sam' le sonuna kadar girmeyecektim. Öyle ise masturbasyon yapmamı gerektirecek noktaya gelip yarım bırakmaya gerek yoktu. O Simone ' un kuzeniydi. Benim takıntılı pisliğim. Şimdi sex arkadaşı olacak halimiz yoktu. Sevgili olmayacağımız gibi. Salaklığıma gözlerimi devirip Sam ' i üstümden ittim. '' Boşversene. Ne yapıyoruz biz? '' diyerek çıplak göğüslerimizi gösterdim. Gösterdiğim yere bakmadan onu ittiğim şekilde durarak gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri korkunçtu. Onun korktuğum yanını ateşlediğimin göstergesiydiler. Vücudum kontrolsuz bir şekilde bir adım geri attı. Sanki kaçabileceğim bir yer varmış gibi! Onun öpüşüne karşılık verirken ne düşünüyordum ki ? Lanet olsun!
'' Ne dedin ? '' gülüyordu. Yerde otururken , gözlerini bana sabitlemişken kafasını geriye atıp gülüyordu. '' Ne mi yapıyoruz ? '' derken gülmeye devam edyordu. Eli ile yeri yumruklamaya başlamasıyla ister istemez sırtım duvara değene kadar ondan uzaklaştım. Hem kahkaha atıyor hemde yeri yumrukluyordu. Eli kanamaya başladığında durdu ve kısa bir süreliğine ayırdığı gözlerini tekrar bana sabitledi. '' Ne mi yapıyoruz?! '' bağırmasıyla şıçramıştım. Yerden kalkıp bana doğru gelirken hafifçe gülümsüyordu. Bana doğru attığı her adımda daha da geriliyordum. Başını yere eğip yürümeye başladığında bakışlarının yaratığı etkiden kurtulmuştum. Ama attığı her adımın baskısı ile eziliyordum. Önüme geldiğinde korkuyla yüzümü buruşturdum. O Sam'di. Tanrı aşkına ne yapıyordum ben ?!
Eğdiği kafasını hafifçe kaldırıp gözlerini bana dikti. Dik durmuyordu. Yüzü hala bir bakıma yere bakıyordu ama bakışları ile beni deilp geçiyordu. Yüzünü kaldırıp bana iyice yaklaştığında nefesini dudaklarımda hissedebiliyordum. Kafasini sağa yatırıp bir süre beni süzdü. Bana birden yaklaşıp birden uzaklaştı. Kaldırdığı yumruğu ile korkunun esiri olmuş bir halde gözlerimi kıstım. Yanimdaki duvara inen yumruğu güçlüydü. Sesinden anlayabiliyordum. Kafamı yumruğuna doğru çevirdiğimde elindeki yarının iyice açılmış olduğunu gördüm. Diğer elinide yanıma koyup bana tekrar yaklaştı.
'' Hiçbir şey yapmıyoruz James. Sadece bakirliğini almak üzereydim ve emin ol ' o ' benim. '' diye fısıldarken ciddiyeti sesiden anlaşılabiliyordu. Duvara yumruk attığı elini yanağımda gezdirdikten sonra dudaklarını yukarı doğru hafifçe kıvırıp gülmsedi. Yanağımı okşamaktan çok parmaklarını bastırıyordu , delik açmak istercesine.
Küçük bir kahkaha atıp kendini geri çektikten sonra arkasını dönüp banyoyo doğru yürümeye başladı. Adımları yavaştı ve her adım attığında güçlü bir ' pat ' sesi geliyordu. Sinirliydi. Bana gösterdiğinden daha fazlaydi siniri. Kapının önünde durduğunda kafasını bana doğru çevirip '' Arthur ile görüşmeyeceksin. Unutma ' o ' benim James. '' derken sesi tıslarcasına çıkmıştı. Açıkça tehtit ediyordu beni.
O banyoya girdiğinde duyduğum ilk şey bir şeylerin kırılma sesiydi. Bir yandan kendine zarar vermemesini umuyordum bir yandan da korkunun bende yarattığı etkiden kurtulamadığım için düşünmekte ve hareket etmekte zorlanıyordum.
Arthur' u nereden tanıyordu ? Onları düşman yapan neydi ? Gerçi konu ikisi olunca belli bir neden olması gerektiğinden bile emin değildim. Sam' in bana zarar vermekten kaçındığını bir kez daha fark etmiştim. Bana zarar vermek yerine kendine zarar verdiğini. Olanların hepsini unutacağını sanırken bana ' o ' nun , ona ait olduğu söylemişti. Bakirliğimin. Onun. Olduğunu.
Ne şaka ama !
Sanki Arthur benimle yatmak için sırada bekliyordu. Son anda yüzüme vuran gerçek ise : yine tanimadığım Gereksiz Kralı düşündüğümdü. Hatta ona lakap bile vermiştim. Düşünceleri kafamdan kovmaya çalışırken yaslandığım duvardan kalkıp yatağa yöneldim. Üstümü değiştirecek enerjim bile yoktu yada ses çıkaracak bir şeyler yapacak cesaretim.
Yavaşça yatağın içine girip yorganı kafama çektikten sonra yanan ışığa inat uyumak için gözlerimi kapattım. Gece çalışan birisiydim sonuçta. Sam' in tehtidine rağmen Arthur ' u görecektim. İstediğimden değil zorunda olduğumdan. Gereksiz kralı görmek istemem için bir gerekçe yok sonuçta.
Kendini seven yazarınızdan sevgilerle...
Dengesiz yazarınız mı desem acaba .p Biraz önce paylaştığım notun üstüne yb yazıyorum. Gene mütişim. Gene harikayım. Sizi seviyorum. Bu bölümü sj hayranı olan ; sjsteenagequeen ' e itaf ediyorum. Muah. Multide james var ..d Watsup guys ? Der gibi bir hali var. Lol. Müzükte yeni YGE grubu Winner ' dan. Winner ' ı sevin pls .p .p Daha dün çıkış yaptılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love To Death
Teen Fictionİfadesiz , umursamaz ve zavallı. Ayrıca beceriksizin tekiydi. Dövülmesine rağmen ses çıkarmazdı. Güçsüzdü, tepeden tırnağa kadar. Ruhu da gözleri kadar boştu. O, Tanrı için bile bir hata olmalıydı, benim için olduğu gibi. Ona olan duygularımı körük...