Şeyda: Dik dur
Şeyda'nın mesajını okumamla masada olabildiğinde dik durmaya çalıştım. Babasında iyi bir izlenim bırakmak için punk tarzımı unutmuş ve şirin bir elbise giymiştim. Saçlarımı olabildiğince tatlı bir şekle sokup hafif bir makyaj yapmıştım. Dövmelerimi de elbisenin uzun kolları ile kapatmıştım fakat hâlâ gergin hissediyordum. Çünkü tam karşımda Şeyda'nın evlenmek zorunda olduğu çocuk duruyordu ve bakışlarından hoşlanmamıştım.
Şeyda benim!
"Adınız neydi güzel bayan?"
Çocuğun babasına gülümsedim ve "Dilan Karakoç." dediğimde adam gülümsememe karşılık verip "Oğuz. Ve bu da oğlum Göktuğ, Şeyda'nın müstakbel eşi."
Göktuğ? Ay isminden hayır gelmez bunun. Tamam aslında güzel bir isim fakat bu çocuğun ismi olduğu için iğrenç bir hal alıyor. Göttuğ diyeceğim.
"Merhaba." deyip ona sahte bir şekilde gülümsediğimde Şeyda'dan yeniden mesaj geldi. Bacaklarımın üzerinde olan telefona masanın altından baktım ve mesajı okudum.
Şeyda: Relax.
Sırıttım ve Şeyda'ya dönüp göz kırptım. Babası da ikimize bakıp gülümsedi ve "Siz de çok yakınlaştınız. Şeyda genelde arkadaş edinmekte zorlanan bir kızdır." dediğinde gülümsemem büyüdü.
"Baba, abartma." deyip önündeki balıktan ufak bir parça aldı. Hoşnut olmamışçasına yüzünü buruşturduğunda gülmemi zor zapdettim.
İlk defa farklı bir mimiğini görüyordum ve bu çok sevimliydi!
"Baba, odama çıkıyorum. Gerçekten hiç iştahım yok."
Şeyda masadan ayrıldı ve Göktuğ'a bakmadan benim yanıma doğru yürüdü.
"Gel."
Göktuğ'a gıcık bir gülümseme atmak isterdim fakat sadece usul usul kalkıp Şeyda'nın arkasından yürümekle yetindim. Merdivenlerden çıktık ve odasının olduğu tarafa doğru yürüdük.
Hiç odasına çıkmamıştım. Geçen sefer geldiğimde salondaydık ve şimdi kalbim çok daha hızlı atıyordu.
Kendine gel Dilan...
Odasının kapısını açtı ve dolabına doğru yürüdü.
Vay canına... Bu onun odası mıydı?
Metallica ve Slayer gibi metal gruplarının posterleri vardı. 'XxxtencationxxX' yazılı bir tişörtü duvara asmıştı. Yanda birkaç madalya vardı. Odasına siyah tonlar hakimdi ve yerde bir elektronik gitar vardı.
Şeyda gibi birinin böyle bir odası olduğuna şaşırmıştım ve sadece etrafa ağzım açık bir şekilde bakıyordum. O sırada çoktan üzerindeki resmi kıyafetleri çıkartmış ve pijamalarını giymişti. Vaov, The Beatles baskılı bir tişört giyiyordu. En sevdiğim müzik gruplarından biri...
"Rahat bir şeyler giyebilirsin, ben lavaboya gidiyorum." deyip odasından çıktığında yavaşça yatağına oturdum ve etrafı incelemeye devam ettim. O sırada gözüm komidinin üzerindeki fotoğraflara kaydığında birkaç saniye dona kaldım ve çerçeveyi elime aldım.
Bu... Naz!?
Kısa pembe saçları ile, deri ceketi ve botları ile çocukluk aşkımın fotoğrafı ellerimdeydi.
Nasıl?
Gözüm yavaşça alttaki yazıya kaydı...
Şeyda Naz Karadağ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kovuldum Dimi? (GxG Texting) (tamamlandı)
Short Story05*********: Kovuldum dimi? 05*********: Kesin kovuldum. 05*********: Niye kovuyonuz ki? [Yarı Texting]