Gözlerim sismis bir sekilde güne merhaba demistim.Son zamanlarda en cok yaptığım sey de buydu zaten.Kalın elyaf yorganımı üzerimden atarak soğuğun tenime bulaşmasına izin vermistim.Dolabın dibinde duran okul kıyafetlerime baktım.Kan. Formanın her tarafı kandı.Dün yasadıklarım zihnimde netlesirken bacagımdaki sızıda artmıstı.Bugün bir seyler yapmam gerekiyordu.Ama ne? Oflayarak girdigim banyo kapısını kapatıp aynaya yöneldim.Tam da tahmin ettigim gibi dudaklarım yarılmıstı,göz altlarım mor ve saclarım süpürge gibiydi.Yasadığım kötü olayların etkisinin fiziksel ve ruhsal olarak bu kadar göz önünde olusu hosuma gitmiyordu.Ama elimden de bir sey gelmiyordu.Bıkkın bir nefes vererek ayrıldığım banyoda nefesim tıpkı düşüncelerim gibi asılı kalmıstı.Bacagımdaki sargıyı yenilemek zorundaydım.Kahretsin!Yara dün gece bıraktığımdan daha kötüydü. Morarmıstı ve hafiften kan sızıyordu.Hastaneye gitmek zorundaydım. Okuldaki devamsızlığım sınırdaydı,bugün gitmemem halinde sınıfta kalabilirdim. Arkadaslarımdan yardım istersem olayın büyüyeceginden emindim. Yaptıgım amatörce sargıdan sonra giyinip annemin odasına girdim.Kazadan sonra evin hic bir seyine dokunmamıs,oldugu gibi bırakmıstım.Annemin odası da aynıydı. Burnumun ucu yanmaya baslamıstı.Ama buna izin veremezdim. Toparlanıp dolaptaki kasaya yöneldim.Paraya ihtiyacım vardı.Kasadaki para annemin yeni bir ev almak icin toplamaya basladığı paraydı,beni bir süre idare edebilirdi.Ama bir an önce is bulmam gerekiyordu.Bana yetecek kadar para alıp evden cıktığımda yagmur yağmaya baslamıstı.Okula ulasana kadar burnumun ucu kızarmıs ellerim morarmıstı.Bunun genelde kansızlıktan oldugu söylenirdi.Ama bu sorun kafama takabilecegim son sey bile degildi.Sınıfa girdigimde benimkinden daha da soguk ellerin gözlerimi kapatmasıyla irkilmistim.Pamuksu ve ince parmakları ne olursa olsun tanırdım.Hilal.Dönmüştü.Ellerini gözlerimden cekip arkamı döndüğümde yanılmadığımı anlamıstım."Cannn!"diyerek tüm heybetiyle bedenimi bedenine bastırdığında bende aynı sekilde ona karsılık vermistim."Zeytinim,ne cok özlemisim seni" Zeytinim.Genelde gözleri siyah olanlar icin kullanılırdı.Ama Hilal benim siyah saçlarıma hitaben kullanıyordu.Ben ise ona adıyla hitap ederdim.Ve sanırım ona göre biraz ruhsuzdum."Ben de seni."diyerek gülümsedigimde oda gülümsemisti. "Hadi gel yerimize gecelim.Ankara'da neler yaptığını anlatırsın." Durdu ve yüzüme baktı.Buda bana söylemesi gereken ama söyleyemedigi birseyler oldugu anlamına geliyordu."Ne oldu?" "Sey,Zeytinim biz artık yan yana oturmuyoruz." "Ne,neden?"
"Sen yokken yeni biri geldi.Sibel hoca da senin yerine oturttu. Sibel hocayı biliyorsun,itiraz edemedim.Özür dilerim" Sibel hoca.Kızıl saçlı,gözlüklü,elinde sopasıyla dolasan disiplinin kendisinden soruldugu tarih öğretmeniydi.Ve evet, kendisine itiraz etmek pekte mümkün degildi."Özür dilemene gerek yok.Hocayı ikimizde biliyoruz.Ne yapalım mecbur katlanacağız." Tekrar sarılmak icin üzerime çullandığında bu sefer dengemi sağlayamamıs ve sendelemistim.Belli etmemeye çalışsamda bacağıma nükseden acının alnımda cizgiler olusturduğuna emindim."Ne oldu,iyi misin?" İyiyim,yok birsey." Biraz geri cekildi ve bedenimi süzmeye basladı. Bu da cevabıma inanmadığını gösteriyordu.Bakısları bacağımda bir süre dolandı.Ve sormasından korktuğum o soru dudaklarından döküldü."Bacağına ne oldu senin. Şismis sanki." Kahretsin! Şisen bacağıma yaptığım sargı daha da şişkin göstermişti.
"Yok,yani birsey olmadı.Sana öyle gelmistir." "Emin misin?" "Evet.Sana yalan mı söyleyecegim." Bu cümleyi kurarken 'cok kötü bir yalancısıın' diye bağıran ic sesim isimi zorlastırmıstı.Ama birine anlatmam halinde hele ki bu Hilal ise olayın bana zarar veren kısmına takılır,olayları uzatırdı.Ve bunu kesinlikle istemiyordum. "Peki.Sen öyle diyorsan öyledir." Daha fazla kurcalamadan konuyu kapatması beni biraz rahatlatırken,sınıf kapısından iceri giren Serdar ile bu rahatlama süreci cokta uzun sürmemisti.Hilal ile selamlastıktan sonra bakısları bana takıldığında,altında yatan merak ve hafif öfkeyi görebiliyordum."Dün bensiz nereye gittin.Telefonlarıma cevap vermedin.Merak ettim seni." Evet,telefonum.Kahretsin ki hala o adamdaydı. Ve bir sekilde almam gerekiyordu."Iıı sey,dün migrenim tuttu.Eve gidip dinlenmek istedim.E sende mactaydın.Seni bekleseydim daha da rahatsızlanabilirdim.Özür dilerim.Bir daha yapmam kaptan!" Yaptığım acıklama yalan sayılmazdı bence, sanırım vicdanımı biraz kandırabilirdim."Sirince gülümsemeye calısarak kollarımı boynuna doladığımda bana karsılık vermesi bana inandığını gösteriyordu. "Peki,ama bir daha haber vermeden gitmek yok.Tamam mı?" "Bas üstüne kaptan!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FREZYA
Teen FictionBendim,içindeki boşluğu doldurmak icin ruhunu asan.Bendim onyedisinde olup yedisinde asılan.Ben ham meyveyim,matem tepsisinde sunulan.Ben mavi balonum siyahlara dokunan.Ben kör cığlığım,yönü gecmiste kaybolan.Ben mavi kelebegim,bir günlük ömrünün ma...