Day 40/ Stop caring me!

4.8K 623 701
                                    

Hoşlandığınız çocuk ile aynı evi paylaşmak güzel, fakat alt komşunuz en yakın arkadaşınızsa bu durum bazen can sıkıcı bir hal alabiliyor.

"Taehyung, Jungkook'u aradın mı?"

"Henüz değil!"

"Sen arayana kadar beş kere alt kata inip onu çağırabilirdim."

"Çağır o zaman Jimin!"

"Akşam yemeğinde fazla köfteyi ben yiyeceğim!"

"Ya! Tamam arıyorum be."

Mesela böyle. Evet, az önce yeni ev arkadaşım ile bir haftadır sürekli yaptığımız bir konuşmaya şahit oldunuz.

Artık Jimin'in evinde yaşıyorum. Ve dürüst olmak gerekirse, işler Jungkook'un bana anlattığı kadar kötü gitmiyor.

Taşındığım gün, Jimin bana evinde uyulmasını istediği birkaç temel kuraldan bahsetmişti. Birkaç kuraldan kastım arkalı önlü beş yapraktan oluşan bir liste fakat sorun değil. Gerçekten sorun değil, bazı maddeler dışında. Fakat onu idare edebiliyorum, etmek zorundayım daha doğrusu.

Çünkü tüm bu kuralların yanında, onunla ev arkadaşı olmak hayal ettiğimden çok daha güzel. Evin sürekli güzel kokması, camlarımızın ayna gibi gözükmesinin dışında (dahası var fakat tahmin edebiliyorsunuzdur diye söylemiyorum) Jimin yemek yapmaya bayılıyor, işe gitmeden önce kahvaltımı hazırlıyor ve bir haftadır eve geldiğim her gün beni yemek kokularıyla karşıladı. Bir kapıdan çıkarken ceketimi giydirmediği kaldı, onunla evli çift hayatı yaşıyor gibiyiz  anlayacağınız ve bundan bir an bile şikayet etmiyorum. Bir de tüm bunların yanında bunu yapan insanın hoşlandığım kişi olması...

 Anlayacağınız benim cennetim yer yüzünde bir yer olsaydı, Jimin'in evi olurdu şüphesiz.

Şimdi Jimin yemek hazırlıyor, kağıtlarda 'ben mutfaktayken ayak altında dolanma' yazan bir madde de olduğundan yanına gitmiyorum ben de.

"Taehyung, gidip Jungkook'u çağır ve gelirken onda varsa biraz soya sosu getir. Kalk artık şu koltuktan." bana mutfaktan beri bağırmasına göz devirdim ve inleye inleye kendimi kaldırdım.

Anladığım kadarıyla Jimin bu koltuğu benim kira paramla almıştı, ki bu iyiydi çünkü en azından paramın boşa gitmediğini anlamıştım, deli rahat bir koltuktu! Fakat ev arkadaşım bu durumdan pek memnun değil çünkü izin günlerimde, tıpkı bugün olduğu gibi, tüm gün koltukta yuvarlanıyorum ve üzerindeki örtü kayıyor... Gülmeyin, alışırsınız. 

Ayaklarımı sürüye sürüye kapıya gittim ve ayağıma bir terlik geçirip yavaşça merdivenleri indim, Jungkook'un kapısını yumrukladım birkaç kere ve açmasını beklemeye başladım. Kapı açıldı fakat arkasında Jungkook'u göremediğimden içeri geçtim hızla.

"Sizin oralarda kapıya kim geldi diye bakma adeti yok sanırım, ya hırsız falan olsaydım?" dedim oturma odasında kalktığı yere geri oturan arkadaşımı gördüğümde.

"Sizin oralarda da kapı deliği icat edilmedi herhalde." dedi o da bana. Bilmişliğine karşı gözlerimi devirdim, dakika bir gol bir beni delirtmeye başlamıştı yine.

"Jimin köfte yapıyor, seni de çağırdı. Mutfakta soya sosun var mı?" adımlarımı mutfağa çevirdiğimde Jungkook'un kıkırtsını duydum arkamdan.

Umursamadan soya sosunu aldım ve masaya koydum, bir an aklıma gelen şeyle tekrar oturma odasına yöneldim.

"Sen geldiğinden beri daha güzel yemekler yapmaya başladı." dedi Jungkook bir şeyler ima eder gibi.

Loser × vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin