Aynadaki görüntüme son kez baktım. Sanırım geriye yapılacak bir şey kalmamıştı. Kış balosu için hazırdım. Büyük annem karşıma geçti ve beni baştan aşağı süzdü. "Çok güzel görünüyorsun hayatım. Ne ara bu kadar büyüdüğünü anlamadım ben. Çok güzel bir genç kız olmuşsun."
Büyük annemin gözleri dolarken ona sımsıkı sarıldım. "Ben de büyümek istemiyorum ama yapacak bir şey yok." Derken üzülmüş yüz ifadesi takındım. "Her ne kadar senin kadar güzel olamasam da..."
Büyük annem gülümsedi. "Evet, kırışık derimle ne kadar da güzelim değil mi?"
Yanağına öpücük kondurdum. "Sen dünyadaki en güzel kadınsın."
Yanağına ruj izi bıraktığım için kaşları çatılmıştı. "Şöyle yapmanı hiç sevmiyorum Lina!"
Kahkaha attım. "Allık olarak kullanırsın. Güzel yayman lazım!"
"Seninde artık kış balosuna doğru yola koyulman lazım Lina."
Omuzlarımı düşürdüm. "Oraya gitmek istemiyorum. Seninle koltukta uzanıp kek yemek istiyorum."
"Bunları zaten her akşam yapıyoruz hayatım. Sana da bir değişiklik olur. Çok çalışıyorsun. Biraz eğlenmek senin de hakkın. Gençsin ve çok güzel bir kadınsın Lina. Kim bilir belki iyi biri ile tanışırsın ve ne olacağı hiç belli olmaz. Ben de öleceğim. Yanında hep seninle kalacak biri olsun. Olsun ki ben diğer dünyaya giderken rahat gideyim."
Büyük anneme sımsıkı sarıldım. İstediği şeyler de o kadar haklıydı ki bir şey söyleyemezdim. At arabası kapımın önünde durup minik çanı çaldığında büyük annemle vedalaşıp evden çıktım ve arabaya bindim.
Görkemli balo binasının önüne geldiğimde etkisinde kalmamak elde değildi. Daha kapının önünden bile ne kadar emek verildiğini görebiliyordunuz. Arabadan inip soğuktan hızla kaçarak balo salonuna doğru ilerledim. Girişteki görevliye adımı söyledikten sonra iznimi alıp içeri girdim ve paltomu girişteki görevliye ismimle beraber teslim ettim. İçeri doğru adımlayıp rastgele bir yere geçtim ve etrafı incelemeye başladım. Herkes tanıdığı insanlarla muhabbet ediyor ve kahkahalar atıyordu. Keşke benimde bir tanıdığım olsaydı. Zaten canım sıkkındı, iyice sıkılıyordum.
Sonra karşımda beliren Louis'i görmemle ikimizde birbirimize gülümsedik. Louis bana doğru adım atarken önünden geçen garsonun elinden iki şampanya bardağı alıp bir tanesini bana uzattı. "Vay vay vay. Demek gizemli leydimiz de buradaymış. Nasılsınız leydim?"
"İyiyim Sir Louis. Siz nasılsınız?"
"Ben de iyiyim. Bana sadece Louis diyebilirsin. Bu arada elbisen gerçekten harika gözüküyor ve sana çok yakışmış." Diye mırıldandı beni baştan aşağı süzerken.
Gülümsedim. "Teşekkür ederim. Kendi tasarımım."
Louis'in gözleri şaşkınlıkla fal taşı gibi açıldı. "Ciddi misin sen?"
Kafamı gülerek aşağı yukarı salladım. "Evet. Baştan aşağı benim eserim."
"Çok iyi. Erkekler için de bir şeyler dikiyor musun?" Dediği sırada içeri giren Harry'i gördüm.
Başımla Harry'i işaret edip, "Kendi gözlerinle gör." Dedim.
Louis vücudunu Harry'e doğru çevirip ona dikkatle bakmaya başladı. Salondaki diğer herkes gibi. Bütün gözler onun üzerindeydi ama o bunun farkında değilmişcesine bazı tanıdıklara selam vererek yürümeye devam ediyordu. Salonda kraliyet ailesine ayrılan yere oturup masadakilerle muhabbet etmeye devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Historia de un Amor| HS
FanficBu eşi ve benzeri olmayan aşk hikayesi; dünyanın tek bitmeyecek şarkısı.