"Senden uzak kalmak istemiyorum."
Harry odamın içine girerken bir şey söylemeden ne yaptığını izliyordum. Aramızdaki mesafeyi kapatıp elimi tuttu ve elimi kalbinin üstüne koydu. "Neden her seferinde sana geleyim derken benden uzaklaşıyorsun Carolina?"
"Ben... Ben kaçmaya çalışmıyordum."
"Bal gibi de öyle yapıyordun!"
Yüzümü ellerinin arasına aldı. "Her gece yatmadan önce kollarımın arasında uyumanın nasıl bir his olduğunu hayal ettim. Sanırım dünyadaki en iyi his olabilirdi."
"Harry..." İsmini mırıldanırken tek umduğum şey daha fazla konuşmamasıydı.
"İsmimi söylerken sesin duyduğum en harika melodi." Harry harikalar diyarındaymış gibi mırıldandı.
"Harry, dur artık..." diye mırıldanırken Harry inanamazcasına bana döndü.
"Durmak mı?!" Diye hiddetlendi. "Bunun için çok geç bebeğim."
Dudaklarını dudaklarıma bastırırken çenemi nazikçe tutuyordu.
Yatağımdan nefes nefese kalkarken nerede olduğuma baktım. Hala şatoyadım. Yanı başımda duran cam sürahiden bardağıma su koydum ve yavaşça içmeye başladım. "İyi misin hayatım?" Aynamın olduğu yerde duran büyük annemi daha yeni fark edebilmiştim. "Evet iyiyim. B-Ben sadece rüya gördüm"
Büyük annem heyecanla yanı başıma oturdu. "Ne gördün?"
"Önemli bir şey değil. Her zaman gördüğüm karışık, anlamsız ve tuhaf olan rüyalardan biri sadece." Dedim büyük annemin daha fazla kurcalamamasını umarak.
Büyük annem yatağımdan kalkıp kendi odasına geçen kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açıp tam odasına gireceği sırada, "İlk kez yatıya kalmaya gittiğin gecede gördüğün rüya gerçek olurmuş." Deyip kendi odasına geçti.
Eğer büyük annemin dediği doğruysa Harry ve ben gerçekten olacaktık. Ben de bundan korkuyordum. Ben mütevazi bir yaşamı olan normal bir terzi torunuydum. Ama şimdi şatoda yaşıyor, kraliyet terziliği yapıyordum. Şatonun büyüklüğü ve ihtişamı gözümü korkutmuyor değildi. Ama hiçbiri Harry kadar korkutmuyordu. O yeşil gözleri ile öyle bir bakıyordu ki içine girersem çıkamayacağım diye korkuyordum. O kıvırcık saçlarına dokunmamak için kendimi zor tutarken ona kendimi kaptırmaktan korkuyordum.
×××
Şatodaki dikiş odasına geçmiş ve şehirde söz verdiğim insanların işini bitirmeye çalışıyordum. İş ahlakı benim için çok önemliydi ve bundan taviz vermemeliydim. Tam tabiriyle harıl harıl dikiş dikerken birinin, "Merhaba?" demesiyle dikiş dikmeyi bıraktım.
Kafamı kaldırıp sesin geldiği yöne baktım. Gelenin prenses Gemma olduğunu görünce gülümsedim. "Hoşgeldiniz prensesim. Kusura bakmayın, geldiğinizi göremedim."
"Sorun değil. İşin başından aşkın gibi duruyor. İstersen başka bir vakit gelebilirim?" Dediğinde kafamı iki yana salladım. Çok kibar bir kadındı. "Hiç önemli değil. Ben de darlanmaya başlamıştım zaten."
"İlk günden sana bu kadar iş yüklediklerine inanamıyorum!" Diye söylendi Gemma.
"Bu diktiklerim kraliyet için değil, halk için. Buraya gelmeden önce insanlara verdiğim sözü tutmam gerek. O yüzden kraliyet için çalışmaya başlamadan önce bunları bitirmeye çalışıyorum." Diye açıkladım durumu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Historia de un Amor| HS
FanfictionBu eşi ve benzeri olmayan aşk hikayesi; dünyanın tek bitmeyecek şarkısı.