Harry'nin beni bıraktığı odada öylece beklerken düşünmekten beynim patlamak üzereydi. Bir yanım kraliyet işlerine haddim olmadan burnumu soktuğum için kendime kızarken, diğer yanım ise doğru şeyi yaptığımı kendime hatırlatıyordu. Her iki şekilde de araftaydım ve yaptıklarımın sonuçlarına katlanacaktım. İçeri yemek veren hizmetli dışında biri girmemişti. O giren kadınla konuşma girişiminde bulunsam dahi o benimle tek kelime etmeden odadan çıkıp gitmişti. İşler epey ciddi görünüyordu.
Bazen camdan bakarken sadece Harry'nin içeriye doğru yürüdüğünü hayal ediyorum. Ama bana kızmak için değil de sarılmak için geldiğini... Beni kollarının arasına alırken bunu neden yaptığını anlıyorum, demesini istiyordum. Fakat o gelmek bilmiyordu. Beni bu buhran odada bir başıma bırakıp gitmişti. Ne yapmıştım ki? Gören de aşk için bir şey yapmış değil de adam öldürdüğümü falan sanacak. Ben bu muameleyi hak etmiyordum. Belki, bir ihtimal, Gemma yokluğumu fark edip geri dönmem için bir şeyler yapardı.
Beni daha ne kadar burada bekletecekti?
Ahkaşp kapıyı art arda vurmaya başladım. "Çıkarın beni buradan!"
"Tabii, başka bir isteğiniz var mı leydim?" Dedi alaycı bir tavırla kapının önündeki muhafız.
Kapıya tekme atıp geri çekildim. Tabii ki de sırf ben istediğim için beni buradan çıkaracak halleri yoktu ama en azından şansımı denemek istemiştim. Biraz daha bu odada bir başıma durursam aklımı oynatabilirdim. En azından kitap verebilirlerdi. Zindana atılmadım ya?Yatağın üzerinde ölü gibi uzandım ve öylece karşıma bakmaya başladım.
Ahşap kapı açılıp içeri Harry ve Christoph girdi. Onların varlığı ile birlikte yerimden doğruldum ve reverans yaptım. "Prensim."
"Christoph, sen dışarı çıkabilirsin."
Christoph saygıyla eğilip, "tabii efendim." Dedi ve odayı terk etti. Artık sadece Harry ve ben vardık.
"Bunu neden yaptığımı anlamalısınız Prensim." Dedim saygımdan ödün vermeyerek. Bu birnevi iyi niyetimin göstergesiydi.
"Sus artık Lina."
Gözlerim şaşkınlıkla irileşirken dediğini yapıp sustum. Harry üstündeki kürkü çıkardı, üzerinde sadece gömleği vardı. "Bir daha sana kraliyet işlerine karışma dediğimde, karışma." Dedi Harry kürkünü sandalyenin üstüne bırakırken.
"Tabii efendim."
Harry kafasını usulca salladı. "Üstelik her şeyi iyi düşünmüşsün. Bütün kıyafetlerini bitirip gitmişsin."
"Başka türlü gidemezdim." Derken sesim hafiften titriyordu.
Yatağın ucuna oturdu. "Gemma dün odama geldi ve seni bulmam için bana yalvardı. Sana gerçekten değer veriyor."
"Ben de ona veriyorum Prensim."
Harry iç çekti, "Gemma'ya değer vermesen kendini böyle aptalca bir tehlikeye atmazsın zaten."
Cevap vermeden öylece dikildim. Bir süre sessizlikten sonra, "büyükannem nasıl?" Diye sordum.
"Sağlığını soruyorsan gayet iyi fakat senin hakkında epey endişeli bir halde."
"En azından ona durumumun iyi olduğunu söyleyebilirdin!"
Aniden yükselişim karşısında şoka giren Harry bana irileşmiş gözleriyle bakarken, ne yaptığı anca idrak edebildim. Kafamı öne eğdim, "Sesimi kontrol edemedim. Bağışlayın beni majesteleri."
"Kafanı kaldır." Diye komut verdi Harry. Söylediğini yapıp başımı kaldırdım ve onun güzel yeşil gözlerine baktım. "Elinden geldiğince bana saygıda kusur etmemeye çalıştığını görüyorum Lina ama aslında böyle biri olmadığının farkındayım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Historia de un Amor| HS
FanfictionBu eşi ve benzeri olmayan aşk hikayesi; dünyanın tek bitmeyecek şarkısı.