Merhabalar canlarım, hikaye 2K okumaya ulaşmak üzere! Hikaye 2k'ya ulaştığında yeni bölüm gelecektir. Bölümü beğenmeniz temennisiyle, yorumlarınızı da eksik etmeyin. Her biri çok kıymetli. Keyifli okumalar.❤️
🥀🥀🥀
"Hey, Margaret!"
Mutfağa yaptığım ani bir girişle Margaret'ın irkilmesine yol açmıştım. Onun bu haline kıkır gülerken, Margaret bana ters ters bakıyordu. "Hep böyle girmek zorunda mısın? Bir gün kalbime inecek diye korkuyorum." Dedi baş parmağını damağına götürürken.
Saraydaki kızlarla pek iyi anlaştığım söylenemezdi. Aslında sadece Harry'nin özel hizmetkarıyla anlaşabiliyordum ama o da hep Harry'nin işleriyle meşguldu. Görüşebildiğimizde ise gününün nasıl geçtiğini anlatıyordu. Bu da demek oluyordu ki çaktırmadan Harry gün içinde neler yapmış kolay bir şekilde öğrenmiş oluyordum. Ayrıca Athena iyi bir insan ve iyi bir dosttu. Bu şatoda nadir bulunan türden bir kadındı. Athena'nın ortalarda olmadığı vakitlerde ise Margaret'ı rahatsız ediyor, biraz laflaşıyor ve işimin başına geri dönüyordum.
"Yarına yahni yapsana Margaret. Uzun zamandır yemedim ve çok canım çekti. Lütfen lütfen lütfen..." Ellerimi birbirine geçirmiş yalvarmaya başlamıştım ki Margaret'ın, "Tamam!" Diye bağırmasıyla çenemi anca kapamıştım.
Yanağına öpücük kondurdum. "Sen dünya üzerindeki gelmiş geçmiş en iyi aşçısın."
Margaret gülerek yanağımı sıktı. "Sen de dünya üzerindeki en iyi yalancısın."
Alınmış gibi bir yüz ifadesi takındım. "Sözleriniz kalbimi incitiyor leydim. Ben her zaman doğruyu söylerim, yalan söylerken bile."
"Senin yorgunluktan kafan bulanmış Carolina. Hadi, git de dinlen biraz. Ben de işlerimi bitireyim."
"İyi geceler Margaret. Seni gerçekten çok sevdiğimi biliyorsun, değil mi?" Diye sordum.
"Biliyorum deli kız. Hadi git artık."
Margaret'ın beni mutfaktan defetmesine gülerken odamın yolunu tuttum. Evet, yanlış duymadınız. Artık şatodan kaybolmadan odama gidebiliyordum. (Aslında odama giden yolu belli etmek için duvarlara küçük işaretler koymuştum.) Çünkü şato inanılmaz derecede büyüktü ve bana başka çare bırakmamıştı! Büyük annemi uyandırmamak adına odanın kapısını yavaşça itip küçük adımlarla odaya giriş yaptım. Kapıyı örttükten sonra arkamı döndüğümde yatağımın ucunda gördüğüm silüet ile ödüm koptu.
İlk aklıma gelen şey ise; sürekli Margaret'ı korkuttuğum için Tanrı'nın beni bu şekilde cezalandırdığı oldu. Ama bu olanak dışıydı çünkü gerçekten yatağımın ucunda biri oturuyordu. Ona doğru yaklaştığımda oturan kişinin Prenses Gemma olduğunu gördüm. "Prenses?"
"İzinsizce odana girdiğim için kusura bakma Carolina." Dediğinde Gemma'nın gözlerinin dolmuş olduğunu gördüm. "Ben... Ben nereye gideceğimi bilemedim ve biriyle konuşmaya ihtiyacım vardı, beni anlayacak biriyle."
Bu biri de tabii ki ben oluyordum.
Prensesin yan tarafına oturdum ve direkt gözlerinin içine baktım. "Lafı bile olmaz prensesim. Burası ne de olsa sizin şatonuz. Bir sorun mu var?" Diye sordum.
Kafasını aşağı yukarı sallayarak beni onayladı. Ama konuşmadı.
"Size nasıl yardımcı olabilirim?"
Gemma elini ağzına götürdü ve kendini sakinleştirmeye çalıştı. Tanrım, durum cidden kötü olmalıydı. Ona sımsıkı sarıldım. "Her ne oluyorsa, geçecek. Ben sana yardımcı olacağım." Diye mırıldandım kulağına.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Historia de un Amor| HS
FanfictionBu eşi ve benzeri olmayan aşk hikayesi; dünyanın tek bitmeyecek şarkısı.