Yoongi'nin ağzından:
Kulaklarıma dolan tiz bir ses ve çatlayan başım. Sıkı sıkıya yumduğum gözlerimi bir çığlıkla açtım. Daha önce nerede olduğumu bilmiyordum fakat şuan onunla ilk karşılaştığım meydandaydım. Omzumda gitarım mikrofonun önünde sadece olanları algılamaya çalışıyordum.
"Boğazını temizlemek için ilginç bir yol."
Bağırmamdan bahseden Hoseok'a baktım. Farklı görünüyordu. Daha genç.
"Hey, liseliler seni bu kadar çok mu heyecanlandırıyor?"
Liseliler. Jimin'de lisede olmalıydı. Ve burada
"Jimin...Jimin..."
Buralarda bir yerlerde olmalıydı.
"Hey, hey! Jimin nerede?"
"Jimin kim?"
"Klavyecimiz. Benim sevgilim."
"Sevgilin? Ne sevgilin mi? Hayali arkadaşın mı?"
"Aptal herif. Ufak at da civcivler yesin. Sen hiç biriyle çıkmadın."
Kendi kendilerine gülmeye başladılar. Delirdiğimi düşünüyorlardı. Belki ben de düşünmeliydim. Gözlerimle onu ararken bu sefer Taehyung konuşmaya başladı.
"Ahh. Bizi dinlemeye bir kişi bile gelse konser verirdim. Bir kişi bile yok."
"Aynen konseriyi iptal edelim."
Kafam karışık. Gözlerim doluydu. Sadece adını haykırıyordum. Neden burada yoktu. Neden onsuz bir başlangıcın içindeydim.
"Jimin!.."
~~~
Yine aynı his ile sarsıldım. Elimde gitarım ile o gecede ve o kırlık alandaydım. Ona kaderim dediğim günde..
"Doğru. O yerdeyim."
Mırıldandığımı bile fark etmeden sadece onu arıyordum. Soğuk bir bahar gecesi deli gibi terliyordum.
"Jimin..."
Kafamı çevirdiğimde oradaydı. Onu ilk gördüğüm yer, bana ilk kez baktığı yer. Bakışları yine soğuktu. Fakat bu seferki soğukluk daha farklıydı.
"Ji-"
Adını ikinci kez seslenemeden gitti. Buharlaşmıştı sanki. Biraz önce varken şimdi yoktu.
~~~
Elimde deri ceketim, önümdeki on-on beş kişiden gelen sesler ile mor ışıklı bir sahnenin ortasındayım. Bu sikik şey bir rüya mıydı? Neler olduğunu anlamıyordum. Sürekli zaman ve mekan değiştiriyordum.
"Hey, seni bekliyorlar."
Elinde gitarla bana fısıldayan Taehyung'a baktım sadece. Anlamıyordum.
"Ne için?"
"Ne için olacak aptal. Ceketini atmanı bekliyorlar."
Önümdeki seyircilere baktım. Yoktu. Onların arasında o yoktu. Her köşeyi gezen gözlerime rağmen onu göremiyordum.
Elimdeki ceketin düşmesine izin verdim. Ve tanıdık siluet basamaklardan içeri girdi. Yine donuklaşmıştı. Her şey ve herkes. Yerdeki ceketimi kucağına alıp tozlarını çırptı.
"Niye onu arayıp duruyorsun? Silmek istemiştin."
"Sen-"
"Bekle biraz. Her şeyi baştan siliyorum. Anılarını tek tek siliyorum. Zaman alacak."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Day After We Broke Up • [Yoonmin]
Fanfiction"Bugün ölüyorum değil mi?" Yoongi bir anlık minik bedene döndü. Bir insanın ölümünü sezebilmesi nasıl bir şeydi? Ölüm kelimesi onun dudaklarına hiç yakışmıyordu. O bu dünyada solmaması gereken bir çiçekti. Tek kelime etmeden önüne döndü. Bir şeyler...