4 Ekim
"Atkı da sevmiyorum mavi renk de. 5.000 wonluklara benziyor."
4 Ekim
"Bu para da üstüne iyi gider."
4 Ekim
"Sürpriz. İlk imza primin. Kendine gelmen gerek Min Yoongi."
4 Ekim
"Beş para etmez herif."
Her şey aynı, her gün aynıydı.
4 Ekim
"Herkes buraya baksın! Uzun zamandır beklediğimiz yeni aile üyemiz geldi. Minsa! Selamla!"
Yoongi Minsa'nın karşısına geçti.
"Öncelikle berbat şarkı söylüyorsun."
Kim Seokjin araya girdi.
"Daha şarkı bile söylemediniz."
Yanılıyordu. Defalarca söylemişlerdi.
"İkincisi, umutsuz vakasın. O yüzden şarkı söylemeyi bırak. Zaten kaç kez denedik. Siz de bana inanmıyorsunuz, değil mi?"
"Neden bahsediyorsun?"
~~~
"Burayı imzala."
Kim Seokjin yine önüne sözleşmeyi koymuştu. Defalarca imzaladığı sözleşmeyi. Yoongi sözleşmeyi elinin tersiyle itti. Oturduğu koltukta taklalar atmaya başladı. Elindeki yastığı hırpalayarak öfkesini atmaya çalışıyordu.
"Kahretsin!"
"Psikopat herif. Bay Kang, polisi arayın. 119 muydu?"
"Off be 112 o! 119'u nereden çıkardın! Hem aptalsın hem de şarkı söyleyemiyorsun. Ne halta yarıyorsun sen?"
Yoongi sinir krizi geçiriyordu. Aptal kızlardan nefret ederdi. Ve Minsa kesinlikle o kızların başını çekiyordu.
~~~
"Lütfen! Lütfen ya! Bırakın! Tanrı! İsa! Buda!"
Yoongi onu sürükleyen polislerden kurtulmaya çalışıyordu.
"Şu işin içinden çıkarın beni lütfen! Neden? Neden?"
"Geç!" Polisler zorda olsa onu polis arabasına tıkmayı başarmıştı. Polis arabasının içindeki Yoongi camı tıklatıyordu.
Tüm şirket aşağıda onları izliyordu. Kim Seokjin ellerini bağlamış bir şekilde polis arabasının içindeki Yoongi'ye bakarak konuştu.
"Tam bir psikopat. İnanamıyorum."
Yoongi polis karakolundan döndüğünde tüm gece uyumadı. Sadece içti. Telefonuna baktığında şaşırmıştı.
"5 Ekim. 7.30"
Camdan atılan herhangi bir çörek de yoktu.
'Uyumadan kaldım.'
Birden kulakları çınladı. Oldukça yorgundu. Ve yatağa düştü. Deliksiz bir uyku onu bekliyordu. Uyandığında yine 4 Ekim'di.
Yoongi yine aynı şeylerle dolu bir 4 Ekim daha geçirdikten sonra elinde içki şişesiyle önceden gittiği nehre gitti. Her şeyin başladığı nehre.
"Burada başladığına göre burada bitireceğim."
Nehrin içine doğru yürüdü. Pantolonu ıslanıyordu ama bunu umursamadı ve bağırdı.
"Bu kabustan uyanacağım!"
Daha da yürüdü. Sular artık boynu aşıyordu. Ve olmuştu. Nehrin dibine doğru batıyordu artık. Onu gördü. Geçen günkü çocuk. Jungkook. Battığı nehirde çırpınıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Day After We Broke Up • [Yoonmin]
Fanfiction"Bugün ölüyorum değil mi?" Yoongi bir anlık minik bedene döndü. Bir insanın ölümünü sezebilmesi nasıl bir şeydi? Ölüm kelimesi onun dudaklarına hiç yakışmıyordu. O bu dünyada solmaması gereken bir çiçekti. Tek kelime etmeden önüne döndü. Bir şeyler...