Şarkı: Alexandros - New Wall
(Şarkıyı dinleyerek okumanızı tavsiye ediyorum. Ayrıca Alexandros en sevdiğim japon gruplardandır ve gerçekten tanımanız gerektiğini düşünüyorum.)
Yoongi'nin ağzından:
4 Ekim
Güzel bir rüyadan uyanmıştım. Gülümsedikçe kısılan gözleri, hafif basık burnu, pembe dudakları.. Hepsini oldukça net hatırlıyordum. Unutmanın kolay olduğunu düşünüp bunu istemiştim. Fakat hatırlamamak daha korkunçtu.
Kalktığım anda hemen fotoğraf albümünü elime aldım. Oradaydı. Jimin ve ben. Olması gerektiği gibi tüm fotoğraflarda beraberdik. Geri dönmüştü. Anılarım ve Jimin bana geri dönmüştü.
"Ne zaman geldin?"
Fotoğraflara bakarken yerde somurtarak oturan Jungkook'u fark ettim. Gelmişti.
"Ben her şeyi sildim. Sen berbat ettin."
Bana sinirliydi. Suratındaki ifade gülümsememe sebep oldu. Bu ufaklığın gerçekten ölüm meleği olması hâlâ garip geliyordu.
"Üzgünüm. Unutmanın bana huzur vereceğini sandım. Ama mutluluğu hissetmek için hüzün ve kederin gerektiğini anladım."
"Hıhı. İnanılmazsın gerçekten."
Cidden onu yormuş olmalıydım. Beni hiç çekemiyordu şuan. Sıkıntıyla iç çekti.
"Şimdi ne yapacaksın? Kurtaramıyorsun, unutamayacaksın da. Sonsuza dek bugünü mü yaşayacaksın?"
"Hayır. Şimdi tersten yaşayacağım."
"Tersten mi?"
~~~
Para dolu çantayla babamla yine aynı parktaydık. Bu bana mutluluk getirdiğini sandığım o sahte paralardı. Kim Seokjin'den aldıklarım.
Babam gözlerini büyütmüş avucuna sığdıramadığı paralarla bana bakıyordu. Evet, soygundan geldiğini düşündüğü oldukça belliydi.
"Harcamak için bir günün var. Gönlünce harca."
"Bir gün mü? Sonra ölecek miyim?"
"Öyle değil. Neyse işte. Harca sen istediğin gibi."
"Bana bak, yoksa sen... Ne işler çeviriyorsun?"
"Çalışıyorum sadece. Ayrıca mutlu olmak için uzun bir hayata ihtiyaç olmadığını öğrendim. Paranın mutluluk getirmediğini de. Öyle işte."
"Aish! Sersem herif. Tek öğrendiğin bu mu? Miden ne kadar büyük olursa olsun beş altı öğün yiyemezsin. Seni seni. Sonunda dünyayı biraz da olsa çözdün ha? Ben çözeli çok oluyor. Para dediğin şey nedir ki?"
"Öyle diyorsan. Kalsın madem."
Cümlelerimle para dolu çantayla birlikte kalkıyordum. Tahmin ettiğim gibi babam kolumdan tutup geri oturttu.
"Ama yine de... Öyle demek istemedim."
Ahh bu yaşlı adam. Hiç değişmeyecek.
"Bir süre gelemem. Fark etmeyeceksin gerçi."
"Nereye gidiyorsun?"
"Ona mutlu anılar vereceğim. Cevap bu sonu gelmeyen saatlerde gizliydi. Sıkıcı ve korkunç saatlerde. Ne kadar değerli olduklarını fark etmediğim için sıradan oldular."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Day After We Broke Up • [Yoonmin]
Fanfiction"Bugün ölüyorum değil mi?" Yoongi bir anlık minik bedene döndü. Bir insanın ölümünü sezebilmesi nasıl bir şeydi? Ölüm kelimesi onun dudaklarına hiç yakışmıyordu. O bu dünyada solmaması gereken bir çiçekti. Tek kelime etmeden önüne döndü. Bir şeyler...