Başlangıç..

269 2 1
                                    

Hiç istemiyorum. O lanet şehre gitmek, okulun yabancısı olmak ve tanımadığın insanların sana "bu kim" dermiş gibi bakmalarını istemiyorum. Yapcak bişey yok birazdan annem Carol beni havalimanına götürmek için işten çıkıcak. O gelene kadar odamın balkonunda durup batan güneşin bulutlar üzeride bıraktığı o muhteşem kızıllığı izledim. Bunu bi daha yapamayabilirdim. O lanet şehrin hemen hemen her günü kapalı olur. O muhteşem güneş manzarasına dalmışken annem kornaya bastı. Gelmişti. Bavulumu alıp evden çıktım.

"Ağaç oldum burda. Uçağını kaçırcaksın Amber"

Hiç acele etmeden bavulumu bagaja koydum. Anneme hala sinirliydim. Beni istemediğim bir yere gönderiyordu. O yüzden havalimanına giderken anneme hiç bakmadım. Arabanın camını araladım ve yüzüme vuran ılık rüzgarla gün batımını izlemeye devam ettim. Kendimi öyle bir kaptırmışım ki havalimanına geldiğimizi farketmedim. Bavulumu bagajdan aldım ve vedaları sevmediğimden;

"Görüşürüz Carol" dedim ve öptüm.

"Kendine iyi bak Amber. Anneanneni üzme." dedi. Sanki anneanemi hatırlatmak zorundaydı. Ayrıldım ve uçaktaki yerimi almak için yola koyuldum. Kısa sürede 29 numaralı koltuğuma oturdum. Cam kenarı iyi güzelde kanata denk gelmeseydi daha iyiydi. Bende de bu kadar şans zaten. Uçaktan inene kadar kanata bakıp durdum. Uçaktan indiğimde babamın beni beklediğini gördüm. Yanına gittim.

"Seni çok özlemişim Amber" diyip sıkıca sarıldı.

"Bende seni özledim baba." dedim. Yüzüne karşı Matt dememden hoşlanmıyordu. Alışması gerekiyordu. Arabaya bindik. 2. araba yolculuğum hoşuma gitmedi. İlkinde güzel bi manzara varken burda her yer griydi. Havanın kapalı olmasından kaynaklanan bişey olsa gerek. Beni anneannemlere bıraktı. Emily her zamanki gibi anahtarı paspasın altında bulundurur. Anahtarı alıp kapıyı açtım. Emily salonda oturuyordu. Yanına gittim. Sarıldım. Oda çok özlemiş beni. Biraz konuştuktan sonra yerleşmek ve biraz dinlenmek için yukarı kata bana hazırladığı odaya çıktım. Odamdaki pencere baya büyüktü.Bavulumu dolaba yerleştirdikten sonra yol yorgunluğumu atmak için duşa girdim. Rahatlatmıştı. Havlumu sarıp odama geçtim. Saçlarımı taramak için aynaya baktığımda şok oldum. Karşı evdeki çocuk gözlerini dikmiş bana bakıyor. Pencereye doğru koştum. Mümkün olduğunca sert bir bakış attım ve perdeyi kapadım. Çok utanmıştım. Perdeyi kapamayı nasıl unutabilirdim. Olanları unutmaya çalıştım ve üstümü giyinip saçlarımı kuruttum. Perdeyi kapadığımdan oda kararmıştı. Karşı binadaki çocuğun orada olmamasını ümit ederek perdeyi açtım. Orda yoktu. Bu iyiydi. Perdesi sonuna kadar açıktı. Odasını rahatlıkla görebiliyordum. Aynı benim odam gibi yerleştirilmişti. Boydan boya olan pencerenin karşısına bir yatak ve yan taraflarına çalışma masası ve dolap. Tek fark benim odam daha topluydu. Ve bir kıza ait olduğu belliydi. Kendimi yorgun hissediyordum ve uyumaya karar verdim. Uyumadan önce odamın penceresinin tülünü çektim. Ve yatağa uzandım. Bir iki saat uyumak bana iyi gelecekti. Bir müzik sesiyle uyandım. Kulağa çok güzel gelen bir gitar sesiydi bu. Yataktan kalktım. Ve gitarı bu gün beni izleyen sapığımın çaldığını gördüm. Sapıklıkla iyi olmasada gitarda gerçekten iyiydi. Melodiyi daha iyi dinlemek için pencerenin kenarına gittim. Ve onun çaldığından emin olmak için tülü biraz araladım. Evet o çalıyordu ve melodi hiç tanıdık gelmemişti. Gitarı elinden bıraktığında çalışma masasına yöneldi ve bir şeyler karalamaya başladı. O an çalışma masasının dolaplarına yapıştırdığı kara kalem çalışmalarını gördüm. Ama uzak olduğundan çizimlerinin ne olduğunu göremedim. Bir anda altkattan anneannemin

"Amber yemek hazır. Hadi gel." diye bağırışını duydum. Kulakları iyi işitmeyen biri bile bu sesi bir sokak öteden duyabilirdi. Çocuğun beni görmesine izin vermeden tülü kapadım. Ve aşağıya Emily'nin yanına gittim.

"En sevdiğin yemekleri yaptım. Umarım beğenirsin."

Emily gerçekten çok uğraşmıştı.

"Ellerine sağlık." dedim. Ve masadakilerin hepsinin tadına baktım. Emily gerçekten çok güzel yemek yapıyordu. Beraber masayı toplayıp televizyon izledik. Sonrasında odama çıktım. Tülü sonuna kadar açıp ışığı yaktım. Ben onu izliyorsam onunda beni izlemesine izin verebilirdim. Çoğu şeyde yeteneğim olmayabilir fakat şarkı bestelemede ve söylemede yetenekliyimdir. Çalışma masama oturdum ve şarkı bestelemeye başladım. Yazdıkça söylemeye başlıyordum. Bu esnada karşı binadaki çocuğun ışığının yandığını ve beni izlediğini farkettim. Onu hiç görmemiş gibi şarkı söylemeye devam ediyordum. Şarkıyı bitirmiştim. Şarkının adına sıra elince büyük harflerle "Gün Batımı" yazdım. Güzel bir şarkı olmuştu. Elime tarağı alıp söylemeye başladım. Ve sonra...

GÜN BATIMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin