DongHyuck ile tatlılarımızı yedikten sonra bir sürü mağaza bulunan sokakta beraberce yürüyorduk.Ben sallana sallana yürürken gözüm etrafta dolanıyordu.Bir sürü mağaza vardı ve insanlar ordan oraya koşuşturuyordu.
Alışveriş yapmayı bende severdim de bu kadar koşuşturmaya gerek yoktu.Sonuç olarak mağazanın ayakları yoktu.
Bir anda yanımdan bir rüzgar esince titremiştim.DongHyuck'un olduğu yere dönünce yerinde yeller esiyordu.Etrafıma bakınca bir oyuncak kapma kutusunun başında buldum onu.
Gülümseyerek yanına ilerledim.Omuzuna kolumu attım.
"Ne yapıyorsun sen burada?"
Soruma karşılık alt dudağını sarkıtarak bana döndü."Ben bundan istiyorum!"Eliyle işaret ettiği yöne baktığımda sevimli,kahverengi ve üzerinde kot bahçıvan tulumu ile kırmızı bir papyon bulunan ayıcığı gördüm."Pekala."
Arka cebimden birkaç bozuk para çıkardım ve kolaylıkla uzanabileceğim bir yere koydum.Eğilip bozuk paralardan birini attım ve düşme sesi gelmesi ile elimi tuşlarda hareket ettirdim.İlk birkaç denemem başarısız olmuştu ve eğilmekten belim ağrımıştı.
Sırtımı yaslayıp biraz dinlenirken DongHyuck'da gelip benimle bekledi.
"Olmayacak gibi,huh?"
"Hayır hayır!Pes etmek yok BongCha!Fighting!!"
"Pekala,fighting."
Parayı atıp tekrar denedi ve olmadı.Oflayarak geri çekildiğim sırada 7 yaşlarında bir çocuk yanımıza geldi.Orada duran paraya ve sonrasında ikimizin yüzünde gezdirdi o ceviz büyüklüğünde ki gözlerini.
"Yardım etmemi ister misiniz?"
DongHyuck ellerini birbirine kenetleyip hızla başını yukarı aşağı salladı.Ben ise sadece çocuğun yaptıklarını izliyordum.
Çocuk parayı yavaşça içine atıp sakin bir şekilde tuşlarda parmaklarını gezdirdi.Kutunun bir sağına bir soluna bakıp ayıcığın konum tespitini yapıyordu.
Kırmızı düğmeye basıp heyecanla beklemeye başladı.Kol,tam da ayıcığın üzerine gelmişti.Ağzım bir metre açık olanları seyrediyordum.
Çocuk oyuncağı alıp DongHyuck'a verdi.DongHyuck şaşkın bir şekilde oyuncağa sanki bu dünyada var olmamış gibi bakıyordu.
Kendime gelip çocuğa teşekkür ettim.Kalan paraları arka cebime sokuşturup kolumu DongHyuck'un omuzuna attım.
-
Yurda gelip üzerimdekileri gri,tavşanlı pijamalarım ile değiştirip kendimi yatağa attım.Bir süre gözlerimi kapatıp bugün olan şeyler hakkında düşündüm.
Sonra birden aklıma geldi,JaeMin'in numarasını almayı başaramıştım.Kendi kendime mutluluktan yatakta zıplarken kapı çaldı.
HaeYoung unnienin geldiğini düşünerek kapı deliğinden bakmadan kapıyı açtım.Karşımda gülümseyen bir JaeMin görmem ile olduğum yere çakıldım.
Üzerimdekilere bir göz gezdirip hızla kapının arkasına saklandım.Elini ensesine götürerek "Yanlış bir zamana denk geldim galiba..." dedi.
"Yok,hayır.Sadece yorgundum."
Gülümseyip elindeki pasta tabağını uzattı.Tabakta koca bir dilim limonlu pasta vardı.
"JeNo'nun arkadaşlarından birinin doğum gününü kutlamıştık.Limonlu seversiniz değil mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
come whatever it is | na jaemin ✓
Fanfiction"Ne olursa olsun gel!" "Ne olursa olsun gelicem!" "Bu sözü asla unutma JaeMin." "Tamam." "Söz mü?" "Söz!" [angst] ゃakina First Part: 09.11.2018 Last Part: 02.06.2019 ๑Tamamlandı nana #5 29.09.2019 girlandboy #22 [196] 20.01.2020