Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
19.30, lotte world
"atlı karıncaya binmek istiyorum!" taehyung, jeongguk'u elinden tutup çekiştirerek konuştuğunda küçük olan onun büzülmüş dudaklarına ve saçlarına yerleştirdiği taca gülümsedi. birlikte boyadıkları sarı rengi taşımaya devam eden uzun saçları ensesine dökülüyorken taktığı kahverengi kaplan kulaklarına sahip olan taç kahküllerini geriye itiyor, esmer alnını açıkta bırakıyordu.
"binelim hyung ama ben biraz acıktım."
"o zaman, sonra yemek yemeye gideriz guk-ah." taehyung, yüzüne yerleştirdiği ikna edici gülümseme ile jeongguk'a baktığında küçük olan hafifçe kafasını sallamış ve kolunu taehyung'un omzuna atarak yürümeye başlamıştı.
havanın güzel olmasını fırsat bilip, iş çıkışı taehyung'un günlerdir istediği oyun parkına gelmişlerdi. jeongguk, onun mutlu hallerini ve heyecanlı adımlarını gördüğünde daha önce gelmedikleri için kendine fazlasıyla kızmıştı.
renkli ışıklarla süslü atlı karıncanın yanına geldiklerinde taehyung'un dudakları arasından tatlı bir kıkırtı dökülmüştü. yerinde duramayan bedeni ile sıranın onlara gelmesini bekliyor, jeongguk'un ona hayran hayran bakmasını izliyordu. yaklaşık bir aydır birlikte olmalarına rağmen ikisinin de üzerindeki utangaçlık kalkmıştı. jeongguk, taehyung'un sakarlığı ile hala dalga geçiyor, çalışırken bile kaçamak bakışları ile onu güldürmeyi ve utandırmayı başarıyordu. çoğu zaman baekhyun tarafından azarlansalar da her şey oldukça güzeldi.
"ben beyaz ata binmek istiyorum."
sıranın onlara gelmesi ile jetonlarını verip atlı karıncaya bindiklerinde, taehyung dudaklarını büzerek parmağıyla gösterdiği beyaz kuyruklu atın üzerine çıkmıştı. jeongguk, esmer olanın yanında kalan koyu renkli ata bindiğinde hareket etmeyi beklemeye başlamışlardı. taehyung şarkı söyleyerek yerinde sallanıyor, jeongguk'un tatlı gülümsemesini ortaya çıkarıp kendine eşlik etmesini sağlıyordu.
yavaşça dönmeye başlayan ışıklarla süslü atlı karınca ile ikisi de tutunmuş ve keyfini çıkarmaya başlamışlardı. taehyung sürekli gülümsüyor ve bulaşıcı tebessümleri jeongguk'un yüzüne sıçrıyordu. "jeongguk-ah, bir prens gibi görünüyorsun! şeker prens!" yükselen sesi ile etraftaki küçük çocukların kendisine dönmesini sağladığında utanarak yerine sinmişti. jeongguk, onun bu hâline bugün defalarca yaptığı gibi gülümserken uzanarak sevgilisinin saçlarını dağıtmış ve yanağına bir öpücük kondurmuştu.
"şeker prens taehyung'u kurtarmaya geldi!" dedi jeongguk. bir kolunu kılıç tutar gibi kaldırmış ve sesini kalınlaştırılarak taehyung'un kıkırdamasını sağlamıştı. aralarında geçen bu küçük diyaloglar ve yarattıkları anlar taehyung'un hafızasındaki en güzel yere yerleşiyordu.
jeongguk'un sevimli hareketleri, taehyung'a uyum sağlayarak çocuksu olması ve sevgisini hissettirmesi taehyung'u her daim mutlu ediyor, küçük olanı daha çok sevmesine neden oluyordu.
