'Çok beklersin'

41 5 19
                                    

Elimdeki kitabı yatağın öbür tarafına fırlatıp gözlerimi ovuşturdum. Deli gibi uykum vardı. Bir ara iki saat uykuya dalmış hemen uyanmıştım. Uyku ilacı içecektim fakat aklıma yaklaşık bir aydır Buğra'yı görmediğim gelmişti. Onu özlemiştim ve yarın uyumak yerine onu görmeye gidecektim.

Buğra 4 yaşında küçük bir çocuktu. Kendini yetim ve öksüz sanıyordu. Bir yetiştirme yurdunda kalıyordu. Ankara'ya psikiyatristim ile terapilerime geldiğimde tanışmıştık onunla. Her geldiğimde iki gün burada duruyordum. Yolculuğa başlarken uyku ilacı içip, hiç yolculuk çekmeden uyandığımda bir gün uyuduğumu öğreniyordum. Diğer gün ise doktoruma uğrayıp oradan ise Buğra'ya gidiyordum.

Buğra'nın aslında bir babası vardı. Onu bulmuştum fakat o oğlunu kabul etmiyordu. Hayatımda Cihat kadar şerefsiz sayılı insan görmüştüm. İnsan evladını nasıl itemezdi ki?

Annesine ise ulaşamamıştım. Boşanmış ve yurt dışında yaşadığını biliyordum ama bildiklerim sadece bunlarla sınırlıydı maalesef ki.

Yüzümü sıvazlayıp yataktan kalktım. Doktorum bu uyuyamama durumuma psikolojik demişti. Sanki ben bedensel sanıyordum. Gerizekalı. Onu bizde biliyoruz. Yavaş yavaş neden uyuyamadığım hakkında fikirlerim oluşmaya başlamıştı. Tahminimce kaza yapıldığı zaman ben uyuyordum. Sarsıntıdan dolayı uyanmış daha sonra ise kafamü çarpıp hafızamı yitirmiş olabilirdim. Fakat ne yazık ki bu bir tahminden fazlası değildi.

Siyah açtığım storu kapatmadan banyoya girdim. Saat sabah yedi olmuştu. Kaç saattir düşündüğüm hakkında hiçbir fikrim yoktu. Suyu sıcağa ayarlayıp girdim. Hala öksürüyordum. Bu halde Buğra'nın yanına gitmem doğru değildi biliyordum ama onu özlemiştim. Ayrıca ona artık burada olduğumum müjdesini vermeliydim.

Sıcacık bir duşun ardından bornozuma sıkı sıkı sarılıp saçlarımı da doladım. Banyodan çıkıp odamda gardrobun önüne geldim.

Aklıma gelen şeyle büyük cama doğru ilerleyip sotora uzamıştım ki evin hemen yanındaki evin bir odasının balkonunun odama ne kadar yakın olduğunu fark ettim. Ah! Ateş ve çetemizin komşu olduğu yetmiyormuş gibi birde onlardan biri ile bitişik mi olacaktı odalarımız?

Evet dün akşam onları görmüştüm ve tepkisiz kalmayı başarıp eve girmiştim.

Storu indireceğim sırada balkonda sigara içen bedeni görmem ile donup kaldım. Ateş elindeki sigarayı kül tablasında söndürüp telefonu kapattı ve yerdeki bakışaları benim üzerime deydi. Aynı şaşkın ifade ile bana bakarken gözlerini hemen vicudumdan çekti. Bende telaşla koyu renk storu kapatıp bir adım geriledim.

Kahretsin! Beni resmen bornozla görmüştü!

'Ama bakmadı. Hemen bakışlarını çekti.'

İç sesimin söylediği şey ile kaşlarım havalandı. Haklıydı. Bu rahatsızlığımı biraz giderse de içimdeki sıkıntı ile banyodan kapatıcıyı alıp sadece gözaltlarıma sürdüm. Başka birşey sürme gereği duymadan gardrobumu açtım.

Havalar serindi ki bugün yağmur da yağıyordu. Hava gerçekten fazlasıyla soğuktu. Ankara'nın kuru soğuğuna yenilmemek amacıyla kalın şeyler çıkardım. Bordo düz bir kazak ile siyah bir gömlek çıkardım. Altına ise siyah bir pantolon ile siyah postal.

Saçlarımı kurutup siyah gömleği giydim. Üztüne bordo kazağı geçirip gömleğin yakalarını çıkardım. Dar pantolonu da giyip kısa çoraplarımı ayağıma geçirdim. Postalları da giyip kurutunca tavuz kuşu gibi olan saçlarıma baktım.

Uzun saçlarımı balık sırtı örüp yüzüme baktım. Boya sürmeye gerek yoktu. Kapatıcı yetmişti. Yağmur yağıyordu ve en işime gelen saç modeli buydu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 28, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Karanlık Renkler: Mavi GriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin