'Baba parası'

21 4 11
                                    

Saatler geçmek bilmiyordu. Sanki akrep yemin etmişti kıpırdamamaya. Sanki yelkovan bıkmıştı artık. Zihnim yorgundu. Bedenim haraptı. Ruhum intiharın eşiğindeydi. Bazen ciddi ciddi soruyordum kendime. Bunları hak edecek ne yaptım ben diye.

Yada o küçük kız çocuğu? O ne günah işlemişti de ailesinden çekilip koparılmıştı? Kanatlarını neden kırmışlardı onun?

"Arya." yanımda iki saattir aynı şeyi tekrar eden Araf'a dik dik baktım. Başımda aynı ismi tekrarlayıp duruyordu. Melis'de benim gibi düşünüyor olmalı ki kafasını koyduğu yerden kaldırdı ve "Kime sesleniyorsun iki saattir?" diye sordu. Cidden kime sesleniyordu?

İkimizde ona bakarken dudağını ısırdı. "Söylemeyi unuttum senin gerçek ismin Arya. Arya Kural. Artık sana böyle seslenilmesine alışsan iyi edersin." Gözlerimi kapattım. Sinir katsayım artmaya başlarken önümdeki masanın üzerindeki suyu alıp sertçe yere fırlattım. Yumruk yaptığım elimi masaya vurdum. Kemerimi çıkarıp sinirle tuvalete yürüdüm.

Daha yeni hayatımı öğreneli kaç gün olmuştu ki? Neden üzerime bu kadar çok geliyordu anlamıyordum. Küçük tuvaletin kapısını açıp içine girdim. Klozetin kapağını kapatıp üzerine oturdum. İyice dolmuştum. Başımı ellerim arasına alıp dirseklerimi dizlerime yasladım. Zaman geçmek bilmiyordu. Ağlamak, içimi rahatlatmak istiyordum fakat naafileydi. Ne ağlayabiliyor, nede rahatlıyordum. Tuvaletten çıkıp lavobaya ellerimi dayayıp suyu açtım. Dalgın dalgın suya bakarken avuçlarıma soğuk suyu doldurup, yüzüme çarptım.
 
Bozulmuş topuzumu açıp ellerimle saçlarımı yatıştırdım. Vardığımızda acilen duş almalıydım. Fena terlemiştim. Hırkayı da üzerimden çıkarıp belime bağladım. Belime kadar gelen siyah saçlarımı önce kuyruk yaptım. Ardından bileğimdeki toka ile pelik ördüm.

Yüzüme birkaç defa daha su çarptım. Gür kirpiklerimden düşen su damlaları görüşümü bulanıklaştırınca peçete ile yüzümü kuruladım. Midem acayip bulanıyordu. Bir anda ağzıma gelince öğürmeye başladım.

Yediğim iki dilim pizzayı da çıkarınca biraz olsun rahatlamıştım. Sters olunca ve bunalınca yemek yemeyen biri olarak iştahım genelde olmazdı. Alnımdan akan boncuk boncuk terler ile üşüyen üst bedenim büyük tezatlık içindeydi. Hırkamı üzerime giyip kollarını sıvadım. Elimi yüzümü yıkayıp bir kaç dakika ellerimdeki titremenin geçmesini bekledim. Kendimi çok kötü hissediyordum. Farkındaydım. Aç karınla o ilaçları içip, üstüne birde sigara içtiğim için oluyordu bunlar ama elimde değildi ki.

Ellerimi cebime koyup aynadan yüzüme baktım. Beni böyle gören birinin koyabileceği tek sıfat vardı bana. Uyuşturucu bağımlısı.. Herşeyimle tam olarak öyleydim. Boş bakışlarım. Kan çanağı gözlerim. Göz altlarım. Kurumuş dudaklarım. Delicesine titreyen ellerim...

Karşımdaki kıza baktım. Arya'ya. Siyah meleğe baktım. Arya. Ben Cemre değildim. Arya'ydım. soyisimim Kaçak değildi benim. Arya Kural'dım ben.

Yansımamdan gözlerimi çekip tuvaletten çıktım. Karşıda ki hostese baktım. Bana bakıyordu. "Ne zaman iner?" sorduğum soruyla yüzümü incelemeyi bırakıp gözlerime baktı. Nihayet.

"Yarım saati var hanfendi."  Cevap vermeden oturduğum koltuğa ilerledim. Benim yerimde Araf oturuyordu. Bende onun yerine. Hemen yanına yerleştim. Dik dik önüme bakarken ona kısa bir bakış attım. Koluma bakıyordu. "Neden bu dövme?"

Cevap vermedim. Kesinlikle konuşacak havamda değildim. Zaten pek konuşmazdım ben. Gereksiz kıvırtmalara yada kibarlıklara gerek yoktu benim için. Ayrıca fazlasıyla ayar oluyordum böyle insanlara."Sana diyorum. Arya?"

Tekrar ona baktığımda merakla bana bakıyordu. Benimde bakışlarım kolumu buldu. Yangın tranvasından sonra bu olayı yıllarca unutamamıştım. Sırf Giray öyle dediği için ki bunu arladaşlarının söylettiğine adım gibi eminim gelmiş bana bunu söylemişti dolduruşa gelerek. Kırılmamıştım. O an kendimi dövmecide bulmuştum. Kısa bir şekilde bana eski okulumda yanan kızları hatırlatması için bir dövme tarif etmiştim. Onlara içim parçalanmıştı. 9. sınıfı bir kız lisesinde okumuştum. Bir gün yangın çıktığını duymuştuk. Hocamız daha gelmemişti ve 9. sınıfın son günleri olduğu için sınıfta sadece 4 kişiydik. 3'ü yanarak gözümün önünde ölmüştü.

Karanlık Renkler: Mavi GriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin