'Seninleyim.'

26 4 2
                                    

Küçük bir beden. Terk edilmiş bir ruh. İki ölü insan. Binlerce gözyaşı. Yüzlerce hıçkırık. Titreyen minik eller.

Küçük beden. Ailesinden çekip alınmış minik bir melek. Kanatları kırılmış...Kanları yüzünü kaplamış... Beyazken kırmızı, hayat devam ettikçe siyah olan melek...

Kırık bir melek.
Kanlı bir melek.
Masum bir melek.
Siyah bir melek.

Hayatı şeytanlarla dolu, asıl şeytan siyah melek.

Neşeli bir kız.
Dalgın bir kız.
Hissiz biri.
Ruhsuz bir kadın.

Ben küçüklüğümü düşünürken kadın olmuştum.

Kumral bir adam.
Bir çift kahve gözler.
Ona aşık küçük kadın.
Onu görmeyen erkek.

O belki beni severdi.Ben olmasaydım. O, onu seveni sevebilirdi. Onu seven ben olmasaydım.

Yatağımda sırt üstü uzanmış hayatımı düşünüyordum. Sıra sıra. Hayatıma etkisi olan her olayı gözümde canlandırıyordum. Canımı yanıyordu. Ağlamak, deli gibi bağırmak istiyordum. İstiyordum. Sadece.. Çünkü ağlayamıyordum. Olmuyordu. Sanki gözyaşlarım bitmiş gibiydi. En son ne zaman ağladığım sorulsa bilemezdim.

Hayat adaletsizdi. Bir binanın herhangi bir dairesinde parti varken yan dairedeki insan intihar ediyordu. O apartmanda bir dairede ergen bir erkek, bu evden, hayatımdan nefret ediyorum diye bağırırken apartmanın kaldırımında bir çocuk tit tir titreyerek Allah'a dua ediyordu. Bir evi, bir ailesi olsun diye.

Yataktan doğruldum ve etrafıma bakındım. Hava daha karanlıktı ve sabah ezanı az önce okunmuştu. Ev ölüm sessizliğinin kanatlarının altındaydı. Her zamanki gibi... Ayağa kalktığımda hala düşünceliydim. Yarın buradan gidecektim. Neyse ki Giray şuan da İstanbul'da değildi. Amerika'ya gitmişti. Eğer buradan gidecekken birşeye üzüleceksem kesinlikle Giray'ı göremiyeceğim için üzülürdüm fakat artık o da yoktu buralarda. Duyduğuma göre temelli gitmişti.

Kafamı iki yana hızla sallayarak onu başımdan def ettim. Şimdi ona olan tek taraflı aşkımı düşünerek zaman kaybedemezdim. Gardrobumun karşısına geçip içinden koyu renk bir kot ile gri kalın askılı bir badi aldım. Dün giydiklerim ile yatağa yattığım için terlemiştim.

Odamdaki banyoya girip üzerimi hemen çıkardım. Onları bir tarafa fırlattıktan sonra suyu soğuk ayarlayıp suyun altına girdim. Buz gibi su uykusuzluktan çökmüş bedenimi biraz olsun kendine getirmişti. Uyuyamamak canımı sıkıyordu. Ne zaman rahat uyku uyuduğumu bilmiyordum fakat bunun bir an önce geçmesini aylardır yaptığım gibi yine umdum.

Uyuyamamak canımı fena halde sıkıyordu. Çoğu zaman uyku ilacı kullanmıyordum fakat insanın bedeni bir yerden sonra çöküyordu. Haftada bir kere yüksek doz uyku ilacı kullanıyor ve en az bir gün uyuyordum. Normal uyku kadar rahatlatmıyordu ama tek çare buydu. Bazen ise kendi kendime ister istemez uykuya dalıyordum. Buda çok uzun sürmüyor, hemen kabus eşliğinde uyanıyordum.

Hızla saçlarımı durlattırıp banyodan çıktım. İç çamaşırlarımı alıp hemen üzerimi değiştirdim. Hiçbir zaman uğraşmadığım ıslak saçlarıma yaptığım topuzu çözdüm. Böyle saçlarım yağlı gibi duruyordu. Elimden geldiğince hızla iki balık sırtı ördüğümde yüzümü buruşturdum. Yüzüm kabak gibi meydana çıkmıştı. Tekrar çözmeye üşendiğim için saçlarıma tekrar ellemedim. Mosmor göz altlarımı ve artık iki tarafında da uçuk olan dudağımı umursamadan gözlerime odaklandım. Bomboş bakıyorlardı. Fazlasıyla gür olan kirpiklerimin ardında yabani ve bir o kadar hırçın bakışlarım vardı. Hem bomboş bakıyorlardı. Yorgunlardı, hemde hırçın...

Karanlık Renkler: Mavi GriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin