Uzun süredir dans etmemden kaynaklı bacağımda oluşan ağrıya aldırmadan devam ettim. Kafamı dağıtmam gerekiyordu. Gördüğüm o anı aklımdan silmeliydim ki kalbim acımayı bıraksın. Fakat ne kadar dans edersem edeyim aklımdan silinmiyordu.Bir kızı öpmüştü.
Benim dışımda bir kızı.
Yıllardır sevdiğim adam benim dışımdaki bir kızı öpmüştü.
Havlumu bankın üzerinden alıp alnımdaki terleri sildim. Kendime acı çektirmemin anlamı yoktu, beynimden silinmiyordu işte.
Su almak için koridora çıktığımda duvarda asılan saate gözüm çarpmıştı. Gece yarısına yaklaşıyordu. Buna rağmen dans stüdyolarının birinden ses geliyordu.
"Ssak da bultaewora bow wow wow.
Ssak da bultaewora bow wow wow." Dansın sonuna yetişebilmiştim fakat gördüklerim yine de beni etkilemişti. İçerdeki bir dans makinesiydi.
Alnındaki terleri havluya sildikten sonra üzerindeki sweati çıkarmış, çantasından yeni bir sweat alarak onu giymişti. Hala neden orada dikildiğimi bilmiyordum fakat kafasını kaldırınca yakalanmıştım.İzlenmiş olmanın şaşkınlığıyla gözlerini kırpıştırarak bana baktı. Utangaç bir gülümsemeyle kapıdan çıkmak üzere olan onun yanına ilerledim.
"Bu saatte benden başka bir ses duyunca bakmak için geldim. Ama çok güzel dans ediyorsun. Bir şirkete başvurdun mu?"
Kızılımsı kahverengi saçlarını karıştırarak kapıya yaslandı. Çok tatlı bir yüze sahipti. Onu dans ederken görmesem küçük bir çocuğa benziyor diyebilirdim. Ama dans ederken kesinlikle çekici oluyordu. İzlediğim süre boyunca bunu fark etmiştim.
"Ah, hayır. Böyle hayallerim yok. Kafamı dağıtıyorum yalnızca." İlk kez gülümsemişti. Gülümseyince dudakları içeri çekiliyor ve daha tatlı hale geliyordu. Konuşmanın bittiğine kanaat getirerek arkamı dönerek kendi olduğum dans stüdyosuna ilerledim.
Ceketimi ve beremi aldıktan sonra çantamı koluma taktım. Annem birazdan merak ederek beni arardı, bu yüzden hızlı adımlarla çıkışa ilerledim. Bir yandan da bir şey demeden yanından gittiğim çocuğa kabalık mı oldu diye düşünüyordum. Muhtemelen olmuştu ama bir daha nerede görecektim ki?
Beremi takmaya çalışırken çıkışa ulaşmıştım bile. Bir türlü saçımda istediğim gibi durmuyordu. Diğer türlü takınca dazlak baykuşlara benziyordum.
"Aish," diyip bereyi boş vereceğim sırada elimden alındı. Ben şaşkın şaşkın bakarken o bereyi istediğim şekilde takıp karşıma geçerek gülümsemeye başladım.
"Teşekkür ederim." O ise ıslık çalarak yanımda yürümeye başlamıştı. Beni mi beklemişti?
"Beni mi bekledin?"
"Eve yalnız gitmeni istemedim."
Yol boyunca tarif etmem dışında bir daha konuşmadık. Arada sırada önüme geçerek komik dans hareketleri yaparak beni güldürüyordu. Uzun zamandır bu kadar güldüğümü hatırlamıyordum.
Evin önüne gelince basamakların ilkini çıkacaktım ki unuttuğum şeyle geri döndüm. O zaten apartmanın duvarına yaslanmış beni bekliyordu.
"Teşekkür ederim, şey?"
"Tae-hyung." Elini sıkarken kocaman gülümsüyordum.
"Jennie."
Errbody say la la la la la la la la la la.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
can u see me? •taennie
Short Storyghostv: kalbinle bak. ghostv: beni görebiliyor musun?