Sabah Hoseok'un o tiz sesiyle uyandım.
"Geliyorum Hoseok!"
Üzerimi giydim ve kahvaltıya indim. Her zaman olduğu gibi haşlanmış yumurtamı yedim.
Yedikten sonra çantamı aldım ve dışarıda beni bekleyen Taehyung ve Yoongi ile buluştum.
"Günaydın çocuklar."
İkisiyle selamlaşıp okulun yolunu tuttuk.
Her zaman ki gibi Taehyung şebekliğini yaparken, Yoongi telefonuyla ilgileniyordu. Uzun süren sessizliği Yoongi bozdu.
Telefonunu bize döndürerek
"Beyler bakın okula yeni bi' çocuk gelmiş. "
Telefonda okulun öğrenci kayıt formu vardı.
"İsim, Jeon Jungkook. Okula Tokyodan gelmiş. Hıh saçını boyamayan tek varlık bu sanırım."
Ben ekrana boş gözlerle bakarken, Taehyung ekrana oldukça dolu gözlerle bakıyordu.
"Taehyung? İyi misin?"
Taehyung kendini biraz silkeledikten sonra
"Do-dostum, bu-*yutkunur* her neyse... "
Şaşkın gözlerle Taehyung'a bakarken Yoongi daha fazla dayanamadı
"Biraz sakin ol, Taehyung-kun. Neler oluyor?"
"Herneyse Yoongi senpai."
Taehyung'a saygı duyarak yolumuza devam ettik. Fakat o çok tedirgin görünüyordu. Umarım önemli bir şey yoktur.
Okula gelip ayakkabılarımızı değiştirdik. Bahçede biraz sohbet ettik ve onlar diğerlerinin yanına gitti. Bense herkesin aksine çeşmenin önünde polisiye mangamı okuyordum. En heyecanlı yerinde kalmıştım.
Bir süre sonra kontrol amaçlı Taehyung'a baktım. Taehyung çok gergin bir şekilde tek bir noktaya kilitlenmişti. Baktığı yere baktım. Hiç bir şey yoktu. Ona tekrar baktığımda kafasını başka bi yere çevirmiş ve nefes alışı artmıştı.Yanına gerçekten gitmek istiyordum ama bir yandan da onu yalnız bırakmak istiyordum.
Daha sonradan yanına Yoongi Senpai geldi ve onunla bir şeyler konuşup kalktı. Çok merak ediyordum. Derdine çare olmak istiyordum ama biraz sakinleşmek isteyebilir diye düşündüm. Zaten artık zil de çalmıştı.
•••
Sınıftan çıkıp Taehyung'u aradım. Derdine belki bir çare bulurum diye düşündüm. Aradım. Buldum. Taehyung sınıfta oldukça düşünceli görünüyordu.
"İyi misin, Taehyung?"
Dalmış olmalıydı ki yerinden sıçrayıp kafasını kaşıdı.
"Hmm iyiyim, Jimin."
Tek kaşımı kaldırdım.
"Emin misin?"
Kafasını diğer tarafa çevirip
"Onu gördüm. Jungkook'u gördüm."
dedi ağlamaklı bir sesle.
"Jungkook kim, onu nerde gördün, anlat bana lütfen benden bir şey saklama, Taehyung!"
Beni dinlemeden omzuma çarpıp dışarı çıktı.
"Tanrım neler oluyor?"
Onun arkasından hemen bende dışarı çıktım.
"Bana hemen her şeyi anlatıyorsun. Gerçekten neden böyle davrandığını öğrenmek istiyorum, Taehyung."
"BEN GAYDİM!"
Birden bağırmıştı ve ben gerçekten şok olmuştum.
"Gay misin?"
"Gaydim. Jeon Jungkook'tan sonra çok değiştim ve normal bi' insan oldum."
Yanımızdan küçük sınıflardan kendini zorba olarak tanıtan ergenler geçiyordu.
"Yukarı çıkalım,Jimin."
Kafamı tamam anlamında salladım. Beni çekiştirip okulun üst katındaki terasa çıkardı. Etrafı kontrol edip beni kuytuya çekti.
" Pekala bunca şey nedir Taehyung kimden kaçıyorsun?"
Elini alnına koyup nefes verdi.
"Sana her şeyi anlatacağım ama bizimkilere asla bir şey bahsetmek yok. Ahh Yoongi dışında tabii.""Sen nasıl istersen Taehyung-kun."
Biraz etrafına bakınıp dudağını ısırdı ve konuşmaya başladı.
"Biliyorsun, bende Tokyo'dan geldim. Jungkook'la aynı okuldaydık ve ben... onun umursamaz tavırlarını çok çekici bulmuştum. Onunla ne kadar konuşmaya çalışsam bi' şekilde benden uzaklaşıyordu.
Onunla ilgili bildiğim bir şey var. Mutluluk, hüzün gibi duyguları hissedemediğini biliyorum. Ben böyle şeylere merak salmıştım o zamanlar. Onun öyle olduğunu duyunca ona olan hislerim iyice başka bir seviye aldı. Bilmiyorum, belki de bana "onun için ne hissediyorsun?" diye soran birine "ben ona aşığım." diyebilecek bir durumdaydım ama yinede hisslerimle başa çıkamıyordum. Ona bir çok mektup yazdım ama hiç birini okumadan attığını gördüm.
Onu evine kadar takip ettiğim, okulda yemekhaneye gitmek yerine onu izlediğim zamanlar bile oldu. Yine bir gün onu takip ederken onu seninle görüdüm. Tokyo'ya gelmiştin. İnsanlar ona taş atıyordu ve ben tam yanına gitmek için harekete geçtiğimde *sesi titreyerek* oraya sen gittin. Elinden tutup kaldırdın. Bense geriye döndüm. Sen onun yüzüne gülüp gittin Jimin, ve o arkandan bakakaldı.*sesi düzelir* Daha sonra sürekli seni takip etmeye başladı. Sürekli, sürekli peşindeydi. Tokyo'dan da işte bu yüzden geldi Jimin. Sürekli seni görmek için."Ben gerçekten böyle bir şey olabileceğini düşünmezdim.
"Benim suçum ne? Bu olay olalı nerdeyse 1 yıl olacak."
Eliyle alnına vurup
"Sen gerçekten aptalsın. Sözümü kesme ve dinle. Bu olaydan sonra buraya geldim. Çünkü o artık birisine aşık olmuştu. Sana... *derin bir iç çekiş* Bense ümidimi kesmiştim. Buraya geldim. Sizleri tanıdım ve artık eşcinsellerime karşı böyle şeyler hissetmemeye yemin ettim. Çünkü sonu hep hayal kırıklığı."
Gözlerimi Taehyung'dan kaçırdım.
"Ha birde şöyle bir şey var."
Tekrar Taehyung'a baktım.
"Jungkook'la asla konuşma yada konuşmaya çalışma!"
"Neden ki kıskanır mısın yoksa?"
Çook derin bir iç çekti.
"Beni dinlememişsin. Ümidimi kestim dedim. Artık umrumda değil. Ben seni düşünüyorum. Hatırlıyor musun? Geçen gün Lisa'yla konuştun ve bir gün sonra ölüm haberi geldi."
"Evet araba çarpmış kıza."
"Bize yalan söylemişler Jimin! O kızı Jungkook öldürdü. Gözlerimle gördüm. Okulun bahçesinde öldürüp yaktı o kızı! Tüm öğretmenler bizlere yalan söylemiş. Lütfen kendine dikkat et."
Ağzım açık dinlerken korkum artıyordu. Ben gerçekten büyük bir taşa toslamıştım. Hemde psikopat bir taşa...
yeey ben bunu çok sevicem sanırım lütfen sizde bolca sevin ğağağağağağaağa
size bir şey diyeceğim olayı gerçekten anlamadığınızı düşünüyorum. eğer anlamadıysanız söyleyin ya cidden. ayrı bölüm yapacağım zaten yandere, senpai nedir vb.