"Jin senpai?"
Jungkook'un omzundan aşağıya atladım ve Jin'in yanına yürüdüm.
"Jimin? Sen burad- yoksa bu, o bahsettiğiniz katil mi?"
Beni bir hamleyle arkasına aldı ve bağırdı.
"Dikkat et Jimin, şimdi onun işini bitireceğim."
Elindeki tüfeği Jungkook'a doğrultmadan hemen onun önüne geçtim.
"Jin senpai!"
Jin, şaşkınlık ve sinirle bana bakarken ben Jungkook'a sarılmış kafamı boynuna gömmüştüm.
"Jimin, hayır. Jungkook'u sevdiğini söyleme."
"Üzgünüm Jin senpai. Ben Jungkook hakkında ne düşündüğümü bile bilmiyorum."
"O senin aklını çelmiş Jimin! O bir katil aklını topla!"
Biz tartışırken Jungkook o soğuk sesiyle ve ürkütücü derecede sakinliği ile bizi durdurdu.
"Jimin, şu an bu kişiyi, öldürmemem için, bana bir sebep söyle."
"N-ne? Y-yo yo hayır hayır! O benim arkadaşım saçmalama Jungkook!"
Tekrar o soğuk ve ürkütücü tavrıyla,
"Ama, o bizim birlikte olmamızı istemiyor."
"O bizi taktir etmiyor sevgilim.""Jungkook, kendine gel. Lütfen..."
"Kimse seninle olmamı engelleyemez."
Jungkook büyük ihtimalle kafayı sıyırmıştı. Hemen önüne geçip ona sarıldım.
"Kimse beni senden ayırmayacak."
"Sonsuza kadar mı?"
"Sonsuza kadar."
Birden bire aşırı romantik ortamı Jin bozdu.
"Ahhh, hadi ama! Burada ne haltlar yediğinizi söylemediniz!"
"Polislerden kaçıyoruz."
"Jimin... Her neyse sormayacağım."
"Gelin benimle.""Nereye?"
"Soru sorma."
Tam ilk adımı atmıştım ki Jungkook kolumdan tuttu.
"Jimin, gitmemiz gerekiyor."
Olumsuz bir şekilde kafamı salladım.
"Ben çok yorgunum. Belki Jin senpai bizi dinlene- ne yapıyorsun? Bekle dur!"
Jungkook cebindeki bıçağını çıkarıp Jin'in boğazına dayadı.
"Bizi nereye götüreceksin, huh? Belki beni öldürüp Jimin'e sahip olacaksın? Nereden bileceğim?"
Soruları sorarken bıçağı daha da bastırıyordu.
"Dostum sadece sizi kulübeme götürmek istemiştim. Uzun zamandır yoldaymışsınız gibi görü- *hıgk* nüyor."
"Sana nasıl güveneceğim?"
"Ahh! Hadi ama Jungkook! O benim arkadaşım! Bize en fazla ne yapabilir ki? Kaçıracak değil ya!"
Jungkook ve Jin'in arasına girerek onları ayırdım.
"Hadi artık gitmeliyiz üşümeye başladım."
•••
"Sıcak çikolatalar geldi!"
"Ahh içimiz ısınır en azından. Sevindim."