"Şarkıyı çok güzel söyledin Jungkook."
"J-j-j-jimm-"
Jungkook gözleri yaşlı çıktı kantinden. Kendi sınıfına gidip ağlamaya başladı.
"Benimle konuştu. Benimle, benim gibi duygusuz biriyle konuştu."
Kahkahalarının arasında hıçkırık ve gözyaşları birbirine karışıyordu.
"Bu çok yakın, hissediyorum."
•••
"Sesinin güzel olduğunu söyledin sadece neden siktirip gitti? Onu bunu geçtim sen neden ağladın?"
Jimin, Jin'in gözlerinin içine baktı.
"Çok güzel söyledi. İçine doğdu sanırım. En sevdiğim şarkı o benim."
"Sen We Don't Talk Anymore şarkısını çok güzel söylüyorsun."
"Biliyorum."
Neden bilinmez Jimin o an Jungkook'un kollarına atlamak istedi. Sarıp sarmalamak istedi. Bilmiyordu neden böyle bişey istediğini. Sırf bir şarkı yüzünden.
•••
"Lütfen Kenta-Senpai, bunu kabul et."
Sınıftan bir kız üstünde kalp olan zarfı iki eliyle Kenta'ya uzattı.
"Ş-şey özür dilerim. B-ben sana karşı bir şey hissetmiyorum."
"A-ama bir kere denesen, seversin beni."
"Üzgünüm."
Kız yıkılmıştı önce tabi sonra aklına bişey gelmişçesine gözlerini açtı.
"Yoksa gay misin?"
"Ne?"
"Gay misin diyorum gay."
"Ne olduğunu biliyorum. Ve hayır gay değilim."
Kız sinsice baktı Kenta'ya.
"Pekala ben, sana karşı olan hislerimde kararlıyım. Bunu kabul etmeni istiyorum."
Kenta bu mektup olayını küçüklüğünden beri anlayamamıştı. Kabul etti kızın mektubunu.
"Teşekkür ederim Senpai. Herşey onun içinde yazıyor. Lütfen beni sev ve... kabullen."
"Düşüneceğim güzel kız."
Kız utandı ve koşarak uzaklaştı.
"Ahah ilk haftadan ilk çıkma teklifimi aldım demek ki."
Kenta dikkatli bir şekilde mektubu cebine attı ve Jungkook'un yanına gitti.
•••
"Benimle konuştu."
"Bak sana ne göstereceğim."