Merhaba yine ben! Hikayemin şuana kadar "Magcon Fanfiction" yerine "Nash Grier Fanfiction" olduğunun bende farkındayım fakat bu yakın zamanda değişecek. Emin olabilirsiniz. Multimedia, Hailey'nin kendi hayatı hakkında görüşü. :D. İyi okumalar.
Her ne kadar Nash'in teklifi çok cazip gelse de aynı odada bir de Emily olduğunu unutmamam gerekliydi. Yani onu odama alamazdım. Ama direk yüzüne "Hayır." da diyemezdim. Kısaca yapabileceğim pek bir şey yoktu. Yokluk başıma vurunca aklıma ilk gelen fikir, elime kağıt alıp, onu buruşturma sesini dinletip, bağlantı kötü demekti. KURAL 6: Fikir yokluğundaysan ve red etmek, kabul etmekten ağır basıyorsa sadece sessizce bekle ki, karşındakini yapabileceğin en kibar şekilde red edebilesin. Kurallarım her zamanki gibi işe yaramıştı ve Nash bize gelemeyeceğini anlamıştı.
Nash: Pekala, sanırım otel odanıza misafir olamıyorum. Öyleyse odanın yakınındaki bir odayı tutabilirim, 333'tü, değil mi?
Bu da güzel. Umarım birden gelip kapımızı çalmaz
Hailey: Ee-e-evet!
Nash: Pekala ben birazdan mesaj atarım.
NASH'İN AĞZINDAN:
Beni odasına almama olasılığının yüksek olduğunu biliyordum. Sorarak sadece kendimi rezil etmiş oldum... Bu harika. Her neyse benim de adım Nash'se bu olayı arada kaynatıp, bir şekilde unuttururum. Düşüncelerimden sıyrılıp, arabamı otele doğru sürmeye başladım.
Lobi katından içeri girdiğimde, etrafı incelemeye başladım. Evet, buraya Hailey'i almak için gelmiştim fakat o sırada hiç bakmaya vaktim olmamıştı. Bu otel kesinlikle çok güzeldi. Lobi üzerinden yemek salonuna geçilebiliyordu ve üst katlarda odalar vardı. Saat yaklaşık 8 olmuştu. Lobi'ye doğru ilerledim. Yaka kartından anlaşılacağı üzere bana yardımcı olacak kişi "Alaska"ydı. Alaska geldiğimi görmüş olacak ki başını bilgisayarından kaldırıp bana baktı. Çok tuhaf bakıyordu, korkmadığımı söylesem yalan olurdu.
Alaska: Aman tanrım! S-si-siz... NASH GRIER!
Nash: Evet, benim. Ama buraya sadece her normal insan gibi otel bileti almak için geldim.
Alaska: Ta-tabi! Özel olarak istediğiniz bir numara var mı? Sizin için boşaltabiliriz. Hiç sorun değil.
Nash: Öncelikle biraz sakin olmalısın. 330 - 331 - 332 - 334 - 335 - 336. Bunlardan herhangi biri boş mu?
Alaska: E-ee-evet! 332 boş.
Bu Hailey'nin odasına oldukça yakın olmalıydı. Çok güzel. Bu nedensiz düşüncelerimden sıyrılıp parayı da ödedikten sonra, tam odama doğru çıkıyordum ki Alaska bana seslendi.
Alaska: Şey, pardon. Sizin için sorun olmazsa, bir fotoğraf çekilebilir miyiz?
Nash: Pekala sorun değil.
Kız telefonunu başka bir adama verdi ve bana sarıldı, ben de ona sarılmıştım. Kızın bir fan olduğunu düşünmüştüm, çünkü yıllardır görmediği erkek arkadaşıymışım gibi çok içten ve sıkı sarılıyordu.
HAILEY'NİN AĞZINDAN:
Saat biz farkına varmadan geçmişti ve neredeyse 8'e geliyordu. Biz de Emily ile hızlıca hazırlanıp, yemeğe yetişmeyi umduk. Hazırlandıktan sonra lobiye indik, yemek yemek için oradan geçmemiz gerekmesi sadece yolu uzatıyordu, saçmaydı. Lobi'de etrafa bakınırken Nash'i gördüm. Ve tanrım, sadece o kızın içine girmediği kalmıştı. Dik dik baktığımı fark etmiş olucak ki birden beni gördü ve bana bakmaya başladı. Beni gördüğünde bakışlarım aşırı ciddiydi. Neden bilmiyorum ama kıskan- hayır, hayır, hayır. KURAL 7: Ben hiç bir erkeği kıskanmam, onlar beni kıskansın. Nokta. Nash benim ters bakışlarımı kişisel almış olacak ki yanıma doğru yürümeye başladı. Dur! Hayır, gelme. Yanımdaki Emily'nin varlığını hatırladığım anda, koluna girdim ve hızla çekiştirdim.
Emily: Sakin ol Hailey, yemekler kaçmıyor!
Kendi çapında espri yapıp kıkırdadı, normalde olsa gülebilirdim. Ama şimdi bütün yalanlarım bana doğru koşuyor gibi.
Yemeğimizi yedikten sonra odamıza girdik. Emily ailesiyle her ne yaptıysa çok yorulmuştu ve yatmaya karar verdi. Bende elime telefonu aldım ve Nash'den gelen mesajları incelemeye başladım. Harika! "Neden benden kaçıyorsun?" bu mesajı çerçeveletip asmalıyız. Sessizce odadan çıktım ve Nash'i aradım. Bir kaç kez çaldıktan sonra telefon açıldı.
Nash: Nasılsın kısmını atlayıp, neden benden kaçtın kısmına geliyoruz!
Hailey: Senden kaçtığım falan yok!
KURAL 8: İnkaar, inkaar, inkaar!
Nash: Evet, kesinlikle kaçmadın! Sadece beni gördün ve ben seni görünce "ortamı terk ettin"
Hailey: Öyle bir şey yok, sadece o an çok açtım.
Nash: Tamam tamam, burada seninle iddialaşamıyacağımı anladım.
Hailey: Sevindim!
Nash: Bugün seni bir daha göremeyeceğimi söylemiştin, hatırlıyor musun?
Hailey: Ne yazık ki, evet.
Nash: Bu akşamın son olması senin için de uygun olur mu?
Hailey: Uygun sanırım.
Nash: Öyleyse 5 dakika içinde lobide görüşürüz.
Sabah saatin çok da erken olmadığını tahmin ettiğim bir saatte baş ağrısıyla kalktım. Daha sonra yanımda Emily yerine Nash, Carter ve bir kaç kız görünce aklıma dün akşam geldi... Dün akşam neler olmuştu. Oldukça ilginç ve beklenmedik bir akşamdı. Her şey kesik kesikti ve doğru düzgün pek de bir şey hatırlayamıyordum. Nash vardı. Bir ara da Carter, ve o striptizci kız, Alaska, bir ananas, ve hatırlamadığım birçok şey daha... Neler olmuştu?
Zaman ayırıp okuyan ve destek veren herkese teşekkür ederim. Umarım bölümü biraz merak uyandırıcı şekilde bitirebilmişimdir. Benden bu kadar, görüşmek üzere, öpüldünüz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
True Love Story (A Magcon Fan Fiction)
FanfictionHerkes en mutlu olduğumu düşünürken, ben aslında en incinmiş olandım...