Bölüm 10 - Tekrar Merhaba Amerika

581 62 21
                                    

Öncelikle +2.5K ve +500 vote için çok teşekkürler. Bu kadar destek almak çok iyi hissettiriyor. Multimedia Jason. Neyse uzatmayayım. Karşınızda yeni bölüm iyi okumalar.

Uçak yolculuğumuz oldukça olaysız geçmişti. Eve döndüğümde şu tuhaf his geldi. Hani böyle bir kitap serisini ya da çok severek izlediğiniz bir diziyi bitirirsiniz ya, sonra onu düşününce o his gelir. "4 çocukla, sokakta, dul bırakılmış anne hissi" diyorum ona. İşte o his geldi evden adımı attığım anda. Bütün New York anılarım aklımdan film şeridi gibi geçmeye başladı. Çok eğlenceli bir haftaydı. En sonunda bu histen kurtulmak için telefonumu çıkarıp rehbere bakmaya başladım. "Nash Grier"... Ara tuşunua basmama milimetreler kalmıştı ki telefonumu yatağımın üzerine atıp odadan çıktım. Şimdi arasam, daha da duygulanacağım. Hiç gerek yok. Güzel anılar için teşekkür ederim ama buraya kadarmış.

3 SENE SONRA

Bu sabah, diğer bütün yaz günlerine kıyasla daha bir mutlu kalktım. Yani erken kalkmama rağmen, mutluydum. Uçağın kalkmasına daha 2 saat vardı. Olmam gerekenden daha heyecanlıyım diyebilirim. Sanırım bugün, son 3 yılın en mutlu günü. Oh, siz muhtemelem şuan ineğin trene baktığı şekilde bakıyorsunuz. Ve "Ne oluyor, özetle işte. Uzatma." diyorsunuz. Peki. Kısaca bir değişim programı ile lise son sınıfı Amerika'da okuyacağım. Katıldığım bu programa göre, bütün senemi Amerika'da bir ailenin yanında geçireceğim, onların kızları da bizim evde. Tek sorun, Amerika'da yanlız kalacak olmam. Aslında bu kesin değil. Emily'nin ailesi hala karar veremedi...

Havaalından içeri girdiğimden beri aşırı derecede heyecanlıydım. Derin bir nefes aldım ve uçağa bindim. Yerimi bulmamda yardımcı olması için, biletimi hostese gösterdim. Hostes, bir bana, bir de bana bakmaya başladı. Daha sonra sanki yılların asker arkadaşıymışız da ben onu hatırlamamışım gibi bakmaya başladı. Bende ona soru sorar gibi bakmaya başladım. Bu anlamlı bakışmamızın ardından, baktık olmuyor, konuşarak çözmeye karar verdik.

Hostes: Hadi ama beni unutmuş olamazsın, değil mi?

Hala mal mal bakıyordum.

Hailey: Başka biriyle karıştırıyorsunuz herhalde.

Hostes: Karıştırmadığıma oldukça eminim, Hailey... Ben Jason. Unuttuğuna inanamıyorum.

Hailey: Ohh, Jason... Neredeyse 2 yıldır konuşmuyoruz. Unutmam sencede oldukça normal değil mi?..

Jason: Pekala, haklı olabilirsin. Her neyse, sanırım yan koltuğun boş olucak. Ben gelirim.

Kafamla onayladım ve Jason'un gösterdiği yerime geçtim. Yolculuğumun yarısı uyuyarak, diğer yarısı da Jason ile konuşarak geçmişti. Yani oldukça iyiydi. Pilotun inişle ilgili anonslarından sonra daha da heyecanlanmıştım. Merhaba Amerika!..

Ellerimde bavullar ile havaalında dikiliyordum ki, okulun müdürünü arayıp nereye gideceğimi öğrenmem gerektiği aklıma geldi. Okul müdürü ile yaptığım 3 dakikalık bu anlamlı konuşmanın ardınan bana ailenin beni gelip alacağını söyledi. Ben de havaalındaki koltuklardan birine oturdum ve telefonumu kurcalamaya başladım. Dikkatimi ilk çeken Nash'in numarası oldu. Bu 3 yıl içerisinde, sayılı konuşmuştuk. Aslında ilk yıl neredeyse her hafta konuşmuştuk. Ama zaman geçtikçe bu iki haftada bire, ayda bire, 3/4 ayda bire ve en son tweeter'da attığı tweetlere cevap verdiğimde bire dönüşmüştü... Yani benim için Nash bitmiş gibiydi. Nash ile ilgili düşüncelerim bu şekilde devam ederken yanında kalacağımı tahmin ettiğim aile yanıma geldi.

Yanımda kalacağın ailenin evine yerleştikten sonra, okullar başlamadan önceki 2 haftada olduğumuz için, dışarı çıkmak istersem çıkabileceğimi söylediler. Onun dışında kuralları falan anlattılar. Harika bir aileydiler. Fazla katı değillerdi. Bende dışarıya çıkma iznimi alıp, gezmeye karar verdim.

Nerede olduğum hakkında hiçbir fikrim olmadan yürüyordum. Kaybolursam planım şuydu; "Taksiye bin ve evinin adresini ver. Parayı da yeni ailen öder nasılsa..." Yolda yürüyordum ki bir kalabalık gördüm. Türk olmanın getirdiği genlerle "Herhalde bir ünlü ya da bedava dağıtılan bir şey var, görmekten zarar gelmez" diyerek kalabalığa doğru yürürmeye başladım. Kalabalığın olduğu yere vardığımda pek bir şey göremedim haliyle. Boyum fazla kısa değildi aslında, ama göremiyordum. Parmak ucuna falan kalkmayı denedim, yok olmuyor. En son yanımda duran kızı dürttüm.

Hailey: Ne oluyor burada? Biri falan mı gelmiş?

Tanımadığım kız: Nash Grier, yolda durdurmuşlar ve fotoğraf çekilmek için zaman ayırabilceğini söylemiş.

Hailey: Harika, teşekkürler.

Kızın yanından uzaklaştım ve kalabalığın dağılmasını beklemeye karar verdim. Yandaki salıncağa oturdum ve bekledim. Neredeyse 1 saat geçmişti ve insanlar dağılıyordu. Bende yanına gidip konuşmak için doğru zamandır diye düşündüm ve yanına doğru ilerlemeye başladım.

Hailey: Heey, beni hatırladın mı?

Nash: Iıhm, az önce fotoğraf mı çekilmiştik?

Çok iyi bir bölüm olmadı, ama umarım okurken skılmamışsınızdır. Son bir kaç bölümdür, tam olarak espri denilemeyecek, ama komik olduğunu umduğum şeyler yazıyorum. Fazla ciddiyete gerek yok diye. Eğer saçma geliyorsa, ya da beğeniyorsanız bana söyleyin lütfen Benden bu kadar, görüşmek üzere öpüldünüz.

True Love Story (A Magcon Fan Fiction)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin